Sayın Akkaş'ın tenkit ve sorularına cevap veriyorduk: "Masum insanların canına ve malına zarar veren terörü siyasi veya başka bir amaçla kullanmak caiz değildir. Bir masumun canının tehlikeye atabilmek için "kesin ve genel bir zaruretin" bulunması şarttır. Ülkeye düşman saldırınca zarar kesindir ve geneldir (bütün halka aittir), işte bu sebeple insanlar canlarını tehlikeye atarak savaşa girerler. Müslüman esirleri siper edinerek bir İslam kalesinin kapısına doğru ilerleyen düşmana karşı –masum Müslümanların zarar görecekleri ortada olduğu halde- ateş açmak işte bu yüzden (kesin ve genel zaruret sebebiyle) caizdir. (İNTİHAR BOMBACILARININ 'ARADA MÜSLÜMANLAR DA OLUYOR' ŞİKAYETLERİNE KARŞI KULLANDIKLARI AÇIKLAMA DA BUDUR.)"
Bu paragrafın ilk cümlesini okumamış gibi yazıyorsunuz. Meşru savaş ve savunma ile terörü birbirine karıştırmak, birine ait meşruiyet delilini ötekine taşımak kabul edilemez. Bir ülke içinde iktidar mücadelesi yapanların terörü kullanmaları lanetlenecek bir davranıştır, ama ülkeyi işgal eden düşmanı dışarı atmak için yapılan her türlü makul ve meşru müdafaa cihaddır; cihadda Müslümanlar da ölür.
"İslam'da bütün müminlerin dini anlama ve uygulama yükümlülüğü vardır. Yeterli bilgi edinememiş olanlar bilenlere sorarak (istifta) dini öğrenir (fetva) ve uygularlar (amel).
"Bir konuda bütün müctehidler aynı şeyi söylemiş olurlarsa icma oluşur ve buna muhalefet edilemez. İcma dışında bir fetva diğerini ortadan kaldıramaz. Hristiyanlıkta –sıradan hristiyanlardan farklı- din adamları vardır, bunlar toplanırlar (konsil) dini kararlar alırlar, daha önce alınmış kararları da değiştirebilirler. İslam'da ne ruhaniler konsili vardır ne de imtiyazlı din adamları. Bilen konuşur, yazar, fetva verir, bilmeyen de bilenden öğrenir ve uygular. Bir alim fetvası ile bir başka alimin fetvasını geçersiz kılamaz. Her müctehid (alim) kendi ictihadı ile amel eder, halk da dilediği alime sorar ve öğrenir.
"Bu kurallar açısından bakıldığında vaktiyle İbm Teymiyye'nin verdiği "cihad fetvasını" (İslam ülkesine saldıran veya işgal eden düşmana karşı cihadın farz olduğu fetvasını) herhangi bir zamanda başka bir alim veya alimler gurubu bir araya gelerek kaldıramazlar. Yeni bir fetva verirlerse bu da onların fetvası olur, ilim ve ahlakça ehil iseler dileyen onlarınkini, dileyen de başka alimlerinkini alır ve uygular. (DOLAYISI İLE ŞU ANDA BiLE, TERÖRİST EYLEMLERİ BİR ZAMANLAR BİR 'ALiM' TARAFINDAN VERİLMİŞ BiR FETVAYA DAYANDIRMAK HER ZAMAN MÜMKÜNDÜR ÇÜNKÜ 1500 YILLIK GEÇMIŞTE UYGUN BiR FETVA BULMAK KESiNLiKLE OLASIDIR. ZATEN ŞU ANDA DA YAPILANLAR iÇiN DiNi GEREKCELER ÖNE SÜRÜLMÜYOR MU?)"
Cihada değil de teröre fetva veren bir alime rastlamadım. İbn Teymiyye'nin fetvası terör değil, cihad fetvasıdır, Mardin'i ve diğer İslam şehirlerini işgal eden, yağmalayan, katliam yapan kafirlerle iş birliği yapmayı mahkum ediyor ve müminleri cihada çağırıyor. Bu ve benzeri fetvaların teröre dayanak yapılması mümkün değildir.