1988 yılında Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrencisiyiz. İstanbul Hukuk Fakültesi’ndeki arkadaşların “teklif” isimli bir hukuk dergi çıkarmaya başladıklarını öğreniyoruz. İlk sayısı 15 Şubat 1988 tarihinde yayımlanan derginin kapak sayfasında logonun hemen altında “Aylık Hukuk ve Aktüalite Dergisi” yazıyor. Tabi böyle bir çalışma hukuk fakültesi öğrencileri olarak bizleri acaip heyecanlandırıyordu. Zira o yıllarda onlarca dergi var yayın hayatında, çoğumuz bu dergilerin abonesi, okuyucusu bir kısmımızın da zaman zaman yazıları yayınlanıyor. Öğrenci arkadaşlarımızla hemen bir ekip oluşturuyor, derginin Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ve diğer fakültelerde dağıtım işini organize etmek için toplantılar yapıyoruz. Diğer fakültelerdeki bazı arkadaşlar da en az bizim kadar dergiyi seviyor ve benimsiyorlar. Böylece görev taksimi tamamlanıyor ve işe koyuluyoruz. Her yeni sayı çıktıkça sanırım otobüs yahut da trenle Konya'ya geliyor. Dergileri geldiği büyük bir sevinçle alıp dağıtıyorduk.
Öte yandan teklif’i hangi fakültede kim dağıtacak, onlara dergi başına ne kadar ücret ve satmaları için kaç adet vereceğiz, tek tek tespit ediyoruz. Sonrasında şehirde dergiyi satış için bırakabileceğimiz kitapçı ve kırtasiyeleri belirliyoruz. Mesela Ribat Yayınevine, Çalışkan Kardeşlerin sahibi olduğu Enes Yayınlarına ayrıca Akademi Kitabevi, Atlas Kitabevine ve şu an isimlerini hatırlamadığım başkaca yerlere de bırakıyoruz dergileri. Her yeni sayı geldikçe (matbaadan çıkan derginin kokusu o kadar güzel ki sanki günlerdir aç olan birisinin yemek kokusuna olan ilgisi gibi bizi de bu koku ayrıca celp ediyor) derginin kapağını fotokopi ile çoğaltıp, satış için bıraktığımız yerlerin camına yapıştırıyoruz. Akademi Kitabevinin sahibi dikkatli ve titiz birisi. Kitapçının camına yapıştırılacak ilan önce delgeçle açılıyor ve sadece o kısmından yapıştırıldığı için camda bant izi olmuyor.
Bir yandan da dergiyi hukuk fakültesinde kendi arkadaşlarımıza tanıtıyor, onları abone yapmaya çalışıyoruz. Abone olmasa da teklif’i okuyan ve ilgilenenler oluyor ve tabii bundan da ayrı bir sevinç duyuyoruz. Bu arada sanırım bir yıl kadar sonra bizim fakültedeki arkadaşlar da, teklif dergisinin yayınlarından etkilenip, “Takdir” adını verdikleri bir hukuk dergisi çıkarmaya başlıyorlar. Tabii bizim dergimiz hem İstanbul'a basılıyor olması hem de yazarların ve yazıların içeriği dikkate alındığında onların dergisinden bir hayli önde. Arkadaşlar arasında, “teklif dergisinin taklitlerinden sakının lütfen” diye espiri yapıyoruz.
Ayrıca teklif dergisi için Konya’da temsilcilik açılması konusunu öğrenciler olarak aramızda müzakere ediyoruz. Temsilcilik açılırsa yer kiralanacak, masraflar olacak nasıl karşılayacağız diye düşünüyoruz. O tarihlerde Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde çalışan, İstanbul Hukuk Fakültesi’nin uzatmalı öğrencisi bir ağabey de bu toplantıların müdavimi. Hemen her konuya geniş bilgi birikimi ve vukufiyeti sebebiyle anlattığı bir nükte ya da anısı da oluyor. Kendisi aynı zamanda bir vakfın Konya Şubesinde de öğrenci çalışmalarıyla ilgileniyor ve bir çok konuda yükümüzü çekiyordu. Bana göre biraz otoriter bir tavır sergiliyor gibiyse de her zaman bizleri dinliyor ve çalışmalarımız için yol gösteriyordu.
Nihayet toplantılar olumlu netice veriyor, Kayalıpark'a civarında Konya Postanesine 30 metre mesafede, yeni yapılan Varışlı İşhanı’nın ikinci katında genişçe bir mekan kiralamıştık.
Açılış için Büyükşehir Belediyesi’nden ruhsat, ve ruhsatı almak için de İtfaiye Daire Başkanlığına da müracaat etmemiz gerekiyormuş. İtfaiyedekiler bir yangın söndürücüsü aldığımızda mekana gelip ruhsat için onay veriyor. Bu arada işhanı esnafı buranın adını “Saray İşhanı” olarak değiştirmişler. Bize gelip, kartvizit yahut basılı kağıt vb. adres içeren kayıtlarınıza ne kadar masraf yaptıysanız, ödeyelim. Zira işhanının adı değiştiğinden mağduriyetiniz olabilir yeniden evrak bastırmak için diye teklifte bulunduklarında, muhatap kabul edilmek ve zararın tazmini için yaptıkları şık teklifleri sebebiyle onore olmuştuk. Yaklaşık 60 metrekare büyüklüğündeki yere, masa ve sandalyeler alınıyor. Seminer vb. çalışmalar için gerekli başkaca eşyalar da temin ediliyor bu arada. Bir gün okul dönüşü dergi temsilciliğine geldiğimde, ortalığın bembeyaz bir tozla kaplandığını görüyorum. Burası adeta bizim Çoğulhan Kasabasındaki akarsu ile çalışan iki değirmenden birisi gibi geliyor bana. Ne olduğunu soruyorum, arkadaşlar gülmekten cevap veremiyorlar. Meğer arkadaşın birisi, bu yangın söndürücüsü nasıl çalışıyor diye merak saikiyle mandalına basmış ve 10 kg büyüklüğündeki yangın söndürücüsü tamamen boşaldığı için de ortalık değirmene dönmüş…
Teklif Dergisi Konya Temsilciliği olarak adlandırdığımız bu yere, çoğunluğu hukuk fakültesinden olmakla birlikte diğer fakülte ve yüksekokullardan da arkadaşlarımız geliyorlar. Bu durum haliyle bizim için bir prestij meselesi oluyor. Temsilcilikte hangi gün kimler nöbetçi olacak, mekanı açık bulunduracak, gelenlerle ilgilenecek, dergi satacak vs. Nöbet çizelgesini oluştururken, arkadaşlarımızın ders durumu da gözden geçirilerek görevlendirmeler yapıyoruz. En önemlisi de derginin jeneriğinde Konya Temsilciliği olarak adresi yer alıyor. Bu husus olaya ayrı bir hava veriyor tabi. Her neyse konuyu fazlaca dağıttık galiba.
Öte yandan Teklif Dergisi Konya Temsilciliği olarak kültürel programlar da planlıyoruz. Nitekim bu kapsamda, “Kültür ve Teknoloji” adıyla o tarihte daha büyük bir mekan olmadığı için Alaaddin Tepesinde bulunan düğün salonunda bir konferansta konuşmacı olarak Doç. Dr. Şahin Uçar’ı dinliyoruz. Tabi konferansa katılım ücretliydi. Biletlerin satışından iyi bir gelir elde ettiğimizi de hatırlıyorum, rakamı unutmuş olsam da…
Bu arada Teklif Dergisinin yayın kurulu toplantılarına katılmak için birkaç kez İstanbul'a geldiğimizi hatırlıyorum temsilci arkadaşımla. İlk seyahatimizde tren yolculuğuyla İstanbul'a ulaşmış, Haydarpaşa’daki son durakta indikten sonra vapurla Eminönü’ne oradan da Edirnekapı otobüsüne binerek Fatih Belediyesinin önündeki durakta inmiştik. İstanbul’a gelirken o güne kadar satılan dergilerin parasını da nakit olarak yanımızda götürdüğümüzü hatırlıyorum. Sonrasında ise satılan dergilerden temsilcilik komisyonunu mahsup edip bakiyesini derginin sahibi arkadaşımızın posta çeki hesabına ödüyorduk. Bu seyahatlerin birinde de parayı mali işlere bakan başka bir arkadaş teslim etmemiz gerektiği söylendi. Elimdeki ajandanın ödeme yaptığım güne ait sayfasına “… adet dergi bedeli … TL aldım”, diyerek adını ve soyadını yazıp altını imzalamasını istiyorum arkadaşımdan. Tabi muzaffer önce, “Sezai bana güvenmiyor musun, imzaya ne gerek var!” diyor, ısrarım üzerine de “… aldım” kelimesini “… aldım mı?" şeklinde değiştirip muzip bir gülüşle imzalıyordu.
İstanbul’a geldiğimizde isimlerini yazılarından hatırladığımız ama bir kısmıyla daha önceden karşılaşmadığımız arkadaşlarla tanışıyoruz. Dergi yazarlarından, “Ahmet Ümran”, “Arif Emin”, “Büşra Tamgüney”, “Faruk Ziya”, “Mustafa Molla”, “Mehmet Demiröz”, “Haluk Amaçlı”, “Kemal Bursalı”, “Sabit Eymen” ve diğer bazı isimler meğer müstear imiş.
Derginin ilk sayısındaki yazarlar ise bugün için hukuk, siyaset ve akademi camiasında bilinen kişiler konumunda. Jenerikte adı müessese müdürü olarak yazan arkadaşımız yıllar sonra, “Müessese Müdürü ünvanı havalıydı da yaptığımız iş, misafirleri karşılayıp uğurlama ve çay -çorba ikramı ve Haşema’nın üretim sürecini takipten ibaretti” diyordu.
1988-1991 yılları arasında 36 sayı olarak yayınlanan dergi, gerek hukuk camiasında gerekse siyasi ve edebi alandaki gençlerin geniş bir kesimini etkilemişti. Birinci sayısı 15 Şubat 1988’de çıkmış, son sayısı da Şubat 1991 yılında yayınlanmıştı. İstanbul’da katıldığımız bir yayın kurulu toplantısında, 765 sayılı Türk Ceza Kanunun, meşhur 141., 142. ve 163.maddelerinin yürürlükten kaldırılmasının tartışıldığı dönem öncesine rastlamıştı. Toplantıdakilerin büyük çoğunluğu, anılan maddelerin kaldırılmasıyla pek bir şeyin değişmeyeceğini iddia ediyorlardı. Oysa ben aynı kanaatte değildim. Müzakereler sonrasında derginin sahibi derginin sahibine, “Arkadaşlar gibi düşünmüyorum. Bu sebeple yazmayacağım.”, dediğimde, kabul etmemiş ve konu hakkında ne düşünüyorsam aynen kaleme almamı tavsiye etmişti. Yanlış hatırlamıyorsam ilgili sayıda 141., 142. ve 163.maddelerin kaldırılmasının doğru olacağına dair bir tek benim yazım yayınlanmıştı.
Gelelim Teklif dergisinin Konya temsilciliğinin faaliyetlerine. Konya merkezinde bürosu olan avukatlardan kimleri ziyaret edip, dergimizi tanıtıp abone yapabileceğimizi Kemal ağabeyle konuşuyorduk. Süreç içerisinde, yanımıza derginin o tarihe kadar yayımlanmış sayılarından birer örnek de alarak birkaç avukat ziyaret ediyorduk. Aklımda kaldığı kadarıyla, 8-10 avukat arkadaşı abone yapmıştık. Konya'da hukuk camiasının yakından tanıdığı bir avukatın ziyaretine ise uzatmalı hukuk öğrencisi başka bir ağabey ile gitmiş ve teklif’ten bahsedip abone yapmıştık. Abone yaptığımız avukat bey o zamanlarda, Konya'nın meşhur avukatlarından olduğu için kallavi bir bürosu ve kendi odasının da nadide bir mobilyası vardı. Avukat bey abone olmaya olmuştu lakin parasını bir hafta sonra uğrayıp almamı istemişti.
Bir yıllık dergi abone bedelinin sonraki hafta ödenmesi teklifi garibime gitse de önemli değildi. Nihayetinde tanınan bir avukatı da abone etmiştik dergimize, bu bize yeter de artardı. Sonraki hafta parayı tahsile gittiğimde de almak mümkün olmadı. Nihayet ikinci hafta uğradığımda abone bedelini alabildim. Lakin keşke tahsil etmek için uğramasaydım avukatın ofisine diye düşünüyordum yanından ayrılırken. Nihayet ikinci kez ofisine uğradığımda avukat parayı uzatırken, “Benim dergi okuyacak vaktim de okumaya ihtiyacım da yoktu. Lakin siz arkadaşınızla ofisimize geldiğiniz için abone oldum” demişti. Bu cümleden o kadar etkilenmişim ki, avukatlığa başladığımdan bu yana kim bir dergi aboneliği teklifinde bulunursa, okusam da okumasam da geri çevirmiyorum.
Olayın sevindirici tarafı ise avukat beyle, bu abonelikten yaklaşık bir yıl sonrasında başka bir yerde karşılaştığımızda, “Delikanlı iyi ki teklif dergisine bizi abone yaptınız. Kamu Yönetiminde okuyan kızım çok beğendi. Her sayısının yayınlanmasını sabırsızlıkla bekliyor verdi bana teşekkür ediyor.”, demesiydi…
*Yazıdaki bazı bilgiler, İslamcı Dergiler Platformu -İDP- kayıtlarından derlenmiştir. Teklif - İDP - İslamcı Dergiler Projesi (idp.org.tr)