Geçen hafta sabahın erken saatinde bir akika törenine katılmam gerekti. Çünkü Burkina Faso’da akika törenleri önemlidir ve akika sahibi de adaşım... Dışarıda fırtınayla beraber yağmur var. Bana eşlik edecek arkadaşların gecikeceğini düşünmüştüm ama yanılmışım. Normal zamanda geciken arkadaşlar, bugün tam dakikasında hazırlar.
Burada akika törenleri mescitlerde yapılır. Biz de evin yanındaki küçük bir mahalle mescidine girdik. Ön tarafta dört tane hoca oturuyor. Onlardan birisi biz girdiğimizde son cümlelerini söyleyip bitirdi. Sonra diğeri konuşmaya başladı. Konuşmasında Besmele ile ilgili konuşmalar yaptı. Bilgi dağarcığında besmele varmış... Konuşmanın tüm cümlelerini anlayamasam da genel konuyu anlayabiliyorum.
Arkasından genç bir delikanlı konuşmaya başladı. Özelliği neydi de onu öne alıp konuşma hakkı verdiler anlamadım. Dikkatimi ilk çeken kıyafetinin göğüs bölümünde yer alan bir armaydı. Onu okuyamadım. Böylece de onun aidiyetini çözemedim. Burada bunlar ayrıntı değildir. O da besmelenin ayet olup olmaması ve kaç tanesinin ayet olduğu konusundaki tartışmaya girdi. Yani biraz önce konuşan hocaya cevap vermiş oldu. Bu konuşurken diğer hoca, hemen bir Kur’an-ı Kerim aldı ve Neml suresinin ilgili ayetini açıp buldu. Yanındakiyle bir şeyler fısıldaştılar. Yani ortam gerildi.
Artık bombanın pimi çekilmiş oldu. Başka bir mescitte aynı konu daha önce böylesine tartışılmış ve o bölgedeki kavga hala bitmemiş. Mescitten çıktıktan sonra buraya beraber katıldığımız arkadaşlar, böylesi bir konunun açılmasının yanlışlığı üzerine konuşup bu işi yapana da çok kızdılar.
Sonuçta şunu anladım; Müslümanlar vahdeti sevmiyor. Bir ve beraber olmaktan hoşlanmıyorlar. Ayrı olmak, fitne çıkarmak, kavga etmek, tartışmak, onların çok hoşuna gidiyor. Küçük şeylerin peşinde koşmak ve orada nefsini ön plana taşımak asla vaz geçemedikleri şey olmalı... En güzel zamanlarda bile fitneye bir fırsat bulduk.
Bir çocuk doğmuş, bunun mutluluğu paylaşılacak. Burada Müslümanlar toplanmışlar. Bu çocuk ve ailesi için dua edilecek, isim verilecek. Böylesi bir yerde tefrika çıkarmak için insanın aklından zoru olmalı...
Buradaki konuşmaları nasıl anladığımızı merak edenler olabilir. Burkina Faso’da 62 ayrı yerel dil kullanılırmış. Bugüne kadar bu lisanların bir kısmı ile karşılaştık. En çok kullanılan ve bulunduğumuz bölgede yaygın olan Morece diye bir dil. Kaldığımız bu süre içerisinde Morece dilini öğrenemedik. Ancak konuşamasak da içinde bildiğimiz kelime ve terkipler var. Konuşulanların hepsini değilse de bir kısmını anlıyoruz.
İşte bunun için burada biraz da espri olmak üzere iki farklı olayı paylaşayım. Hem de tefrika üzerine konuşup içimizin karasına daha çok ilave olmasın.
Buna ait yaşadığım kazalar da var elbette. Yani anlamış olmanın kazası... Bir grup Kur'an kursu hocasına daha hızlı Kur'an eğitimi vermekle ilgili bir seminer veriyorum. Seminerin sonunda sorularını istedim. Aklına takılan soruları soruyorlar. Tabii seminerin tamamı bir tercüman aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Çünkü onlar Morece konuşuyor. Nihayet bayanın birisi bir soru sordu. Ben içinden birkaç kelimeyi anladım. Anladığım o birkaç kelimeden soruyu da anlamış oldum. Çünkü ben öyle bir sorunun sorulacağını bekliyordum. Zaman dar olduğu için tercümana, “O soruyu tercüme etmene gerek yok. Ben soruyu anladım. Hemen cevabı vereyim” dedim. Oradakiler soruyu anlamış olmama o kadar şaşırdılar ki... Nihayet Bu işi organize eden asıl Hoca buna benim anlamış olmama güvenemedi ve bana “ne sordu? Soruyu söyler misin?” dedi. Ben de Arapça olarak ona soruyu aktarınca çok şaşırdı.
Bu durum onlar için tehlikeli bir durum. Çünkü onlar benim bütün Moreceyi anladığımı zannediyorlar. Takdir edersiniz ki bizim yanımızda bizim hoşumuza gitmeyecek bir şey de söylemiş olabilirler. Onların anlaşılmış olması tabii ki hoşlarına gitmez. Bu nedenle Arapça ve Fransızcayı pek kullanmazlar.
Bir başka sefer araçta bir yere gidiyoruz. Bizim şoför bir hata yaptı. Kasisli bir yola çok hızlıca girdi. Yanımdaki yerli arkadaş Morece olarak onu uyardı. Ben de ona yaptığı bu haklı uyarı için teşekkür ettim. (Onunla kendi aramızda Arapça olarak konuşuyoruz) Ben onu tasdik edince gözleri fal taşı gibi açıldı. “Sen Morece’yi nasıl anladın?” diye sordu. Ben de ona “Senin ne dediğini anlamadım ancak, bu olaya ne diyeceğini bildiğim için sana teşekkür ettim” dedim. Ne kadar rahatladı bilemem...
Hâsılı camideki pimi çekilen bombayı da böyle anlamış oldum.
Sonuçta bütün Müslümanların can simidi olarak sarıldığı ortak bir değeri olan besmele üzerinden tefrika çıkaran, camide Müslümanları birbirine düşüren akıllının(!) aklına ne demeli...