Devletlerin Merkez Bankaları var... Bir de ABD'nin Merkez Bankası (FED) var ve bu banka "ABD(halkı ve devleti)"nin değil, "sömürü sermayenin özel bankası"dır. Ulusal "MB"nin hepsi oraya bağlı ve o sayede sermaye dünyayı sömürmeye devam ediyor...
Bir sözlükte FED kısaca şöyle tanımlanıyor: FED'in açılımı "FEDERAL RESERVE BANKS"dir. ABD'de 1913 yılında çıkarılan Federal Reserve yasası ile kurulan sistem içerisinde yer alan bankalardır (dikkat; "millî" değil "özel" bankalar!). Bu sistem (yani sömürü sistemi) içerisindeki bankaların oluşturduğu organizasyon ABD'nin Merkez Bankası FED'i meydana getirmiştir. FED farklı bir yapıyla meydana gelmiş olmasına rağmen bir merkez bankasının sahip olduğu tüm fonksiyonlara sahiptir.
Geçtiğimiz günlerde Ankara'da yapılan bir toplantında (İNTES) kendisine, "Niçin Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası değil de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası?" diye soru sorulduğunu kaydeden T. C. Merkez Bankası Başkanı Yılmaz demiş ki: "Bizim ismimiz Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. "İ"nin olmayışının nedeni de 1930'lu yıllarda Merkez Bankası kurulurken "İ" sıfat belirttiği için, Merkez Bankası'nın bağımsızlığını vurgulamak için "İ" kaldırılmış. Paranın üzerinde Cumhuriyet Merkez Bankası yazar!"
Bu konuda detaylı yorum yapmak yerine tek bir soru soruyorum:
- TCMB kime karşı "BAĞIMSIZ"(!) ve FED (yukarıda özelliklerini yazdığım FED) ile IMF'ye "BAĞIMLILIK" neden; özel banka FED ile IMF kime bağlı ve de bağımlı?!.
"Para" bir topluluğun "kanı"dır, "bankalar" ve "döviz büroları" ise "kan damarları"dır, -önceki yazımda yazdığım gibi- "Merkez Bankası" da bu kan damarları sisteminin "kalbi" mesabesindedir.
İnsanda kalb kanı üretmez, kan vücudun değişik yerlerinde üretilir ve kalb sadece onu vücut içinde dolaştırır.
Oysa insanlıkta para banklarda üretilmektedir; karşılıksız para üretilmektedir. Hastalıklar, ekonomik ve sosyal hastalıklar da işte tam da buradan doğmaktadır.
Merkez Bankaları sürekli karşılıksız para üretir ve ülkenin/dünyanın ekonomisini bozarlar. Açlık ve işsizliğin, dolayısıyla ekonomik ve sosyal sorunların ana kaynağı budur.
Merkez Bankası dört yoldan karşılıksız parayı nasıl çıkarır?
1. Doları satın alır ve Türk Lirasını doların bir destekçisi yapar. Merkez Bankamız Türk ekonomisini değil, sömürü sermayesinin ekonomisini düzenlemeye çalışır. Kötülüğü bu kadarla da kalmamaktadır. Dolar faizle çıkarılmaktadır. Merkez Bankamızda bulunan her sent için sömürü sermayesine faiz ödüyoruz. Yahut doların enflasyonu ile sömürülüyoruz. Bu dış bankalara ödenen faizdir.
2. Ayrıca Merkez Bankası Türk bankalarının bono senetlerini kırar ve onlara para verir. Onlar da o para ile halkı faizle sömürürler. Bu da karşılıksız paradır ve faiz karşılığı ülkede çoğalmaktadır.
3. Merkez Bankası piyasadan tahvil benzeri senetler alarak onlara faiz öder. Böylece ülkenin zenginlerine faiz parasını aktarır. AKP döneminde de bu uygulama aynen devam...
4. Merkez Bankası'nın para çıkarma yollarının dördüncüsü devletin bütçe açıklarını kapatmaktır. Bu para da büyük müteahhitlere ihale bedeli olarak aktarılır. Ülkenin yararına harcansa bile enflasyona sebep olarak yine halkımızın kesesini kemirir.
Görülüyor ki, bugünkü "para"nın çıkış kaynağı "faiz"dir; karşılığı da "faiz"dir ve "bu faizler" de en sonunda sömürü sermayesine gitmektedir. Merkez Bankası'nın görevi ve uygulaması Türk ekonomisi falan değil, sömürü sermayesinin sömürmesidir. Vesselâm...
Bitmedi, devam...