Türkiye kısa zamanda tarım ve hayvancılıkta kendine "yeten", hatta bunları "ihraç" eden bir ülkeden, "tarım ve hayvancılıkta kendine yetmeyen", bu ürünlerle birlikte pek çok gıdaları "ithal" eden bir ülkeye dönüştürüldü. Bu süreç "Kemal Derviş Kanunları" ile iyice hızlandırıldı ve kanuni alt yapısı oluşturuldu. Dokuzuncu yılına giren AK Parti iktidarı bu sömürgeci uygulamayı aynen devam ettiriyor...
Tesbit olarak meselenin özü ve özeti bu kadar!
Türkiye kısa zamanda bu hale getirildi... AK Parti iktidarı devam ediyor... Onlara bakılırsa kendilerince "hizmete devam" diyorlar ama kime?!.
Tarım ve hayvancılığımızdaki çöküş ve batışın bazı detayları aşağıda...
...
Tarım ve hayvancılık üreticilerinin sorunları hep ana gündemlerin dışında bırakılıyor. Halbuki sadece tarım ülkesi olduğumuz geçmiş dönemlerdeki gibi günümüzde de tarım kesimi çok önemli bir iş alanı, istihdamın yüzde 26'sını oluşturuyor. Tarım ve hayvancılık sektöründeki üreticilerin meseleleri iktidarla birlikte her nedense gerek yandaş medyada gerekse çıkar paralelliği içindeki candaş medyada yer bulamıyor bir türlü. Acaba neden?!. Varsa yoksa borsa çıktı, döviz düştü, ihracat patladı, kalkınma yüzdesi ve milli gelirimiz şu kadar arttı vs teraneleri ile faizci kumarhane vahşi kapitalizminin kurnazlık, fırsatçılık, kap-kaççılık, al-satçılık, üçkağıtçılık yani "üçkağıt ekonomisi" aldatmacaları, balonları ve pembe haberleri!.. İthalattaki patlamaları, cari açıkları, bütçe dengesizliklerini, her türlü faizli kredi ve yine faizli kredi kartı borçlarının sebebiyet verdiği ipotek, iflas, icra, haciz ve intiharlarıyla dağılan aile ve iş yerlerini gören yok!!!
Halbuki yoksulluğun da, işsizliğin de, istihdamın da, yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşabilmemizin de, tarımda yeniden kendi kendimize yetebilmenin de yolu tarım ve hayvancılık sektörünün sağlıklı ve istikrarlı gelişmesinden geçiyor...
Geçmesine geçiyor ama...
H H H
2002-2010 yılları arasındaki tabloyu ayrıca aşağıda vereceğim. Tabloda gübre, mazot, sulama vs tarım üretimindeki girdi rakamları var. Bu rakamlar Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) tarafından tespit edilmiş. TZD de, TÜİK ve bayi verileri ile DSİ'nin her yıl ürün bazında sulama ücret tarifelerinin Resmi Gazete'de yayınlanan rakamlarını kullanılarak bu tabloyu hazırlamış. AKP iktidarı döneminde buğday fiyatı 1 düzeyinde artarken, gübre, mazot, sulama gibi temel girdilerin maliyet artışı ortalama % 200 civarında gerçekleşmiş!.. AKP iktidara geldiğinde 2002 yılında 1 kg buğday ile 1.09 kg üre gübresi alınabilirken, bugün 1 kg buğday ile sadece 0.66 gr üre gübresi alınabiliyor. 2002 yılında 45.58 kg buğday karşılığı ile 1 dekar alan sulanabilirken, 2009 yılında 70.18 kg buğday ile 1 dekar alan ancak sulanabiliyor. Buğday fiyatlarında 2002-2010 yılları arasındaki artıştan, P daha fazla artan girdi maliyetleri, tarım ve hayvancılığımızdaki fakirleşmeyi, çöküntüyü ve batmayı açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Son olarak "FAİZ BATIRIR, KÖY SATTIRIR!" yazılarımda yazdığım üzere; faizci vahşi kapitalizm uygulamalarıyla iyice yoksullaşmış, çiftine-çubuğuna icra gelmiş, faizci bankalara tarlasını, arazisini, nerdeyse bütün köyünü ipotek etmiş tarım ve hayvancılık sektöründeki üreticilerimiz tamamen sahipsiz ve çaresiz bir durumda; bekliyor...
Ne/yi bekliyor? Tarım ve hayvancılık sektörlerindeki üreticilerin meselelerini kim, ne zaman, nasıl dile getirip sahip çıkacak diye sabırla ve tevekkülle bekliyorlar... Yani "Adil (Ekonomik) Düzen"i getirip uygulayacak olanları bekliyor... Ve's-selâm...
2002 2010 Artış
Oranı
Buğday (TL/kg) 0.26 0.55 1
Üre (TL/kg) 0.176 0.66 '5
DAP (TL/kg) 0.354 1.00 2
Kompoze 20/20 (TL/kg) 0.254 0.72 3
Mazot (TL/lt) 1.25 3.15 2
Sulama (TL/ dekar) 11.85 38.60 "6