3.5 sene önce ABD’nin en küçük, en elit, ve en zengin eyaletlerinden biri ve de Kennedy’lerin eyaleti olan Massacchusetts’in kuzeyinde tam bir ay boyunca (Nisan Ayı) her gün yağmur yağdı. Güneş mübarek yüzünü bir ay o bölgede sakladı.
Yağış miktarları hemen hergün %100 99 a varan oranda birçok televizyon kanalıyla vatandaşa duyuruldu. Birçok dereler taştı. Birçok işyeri ve evleri su bastı. Bazı yerlere 10 gün kadar elektirik verilemedi.
Yetkililer son yüzyılın en çok yağış alan Nisan ayı diye açıklamada bulundular. ABD’nin kuzeyindeki en büyük nehirlerden ilan Merrimack Nehri, yakınındaki (dibindeki değil dikkat edin) birçok ev ve işyerleri nehrin Selamını! Almak zorunda kaldı.
Sevgili okuyucularım
Bütün bu afeti gören ve yaşayan bir kardeşiniz olarak İstanbul ve Tekirdağ’daki afetten metrekareye düşen yağmur olarak çok daha büyük olan bu selin Türkiye’dekinden en büyük farkı neydi biliyormusunuz? HİÇBİR ALLAHIN KULU ÖLMEDİ.
Massacchusetts eyaletinde Türklerin en çok yaşadığı yer olan Methuen ve Lawrence’deki Türkler bu büyük selde ölmezken; Çatalca ve Silivrideki Türkler GÖZGÖRE GÖRE ölüme gittiler. Helede o minibüs içerisindeki zavallı kadınlarımız.
Bu ne dünyalık hırsı. O korkunç yağmurun geleceği bilindiği halde, o gün ne olurdu işyerleri bir günlüğüne kapatılsaydı da herkes başının çaresine baksaydı.
Yağmur ve sel biliyoruzki deprem gibi değil. Pekala önceden hem de çok iyi bir şekilde biliniyor. Niçin gereken tedbir alınmıyor? İnsanlarımız niçin televizyonlardan, internet sitelerinden eğitilmiyorlar? Yoksa şu lanet olası Brezilya dizilerini geçen o beş para etmez dizilerden tv sahipleri fırsat mı bulamıyor bu önemli haberleri önceden vermeyi.
Acaba afet olsun, insanlar ölsün bize de iş çıksın diye mi düşünüyorlar? Yağmacılara ne demeli? Dünyanın her tarafında bu tür afetlerden sonra yağmacıların olacağı aşikar. Öyleyse Devlet o yağmacılara niçin engel olamıyor. Devasa devlet binaları yapılacağına, AKUT gibi hazır kıta afet ekipleri niçin hazır tutulmuyor?
Dostlar sorular çok. Lakin Başbakanın afet sonrasında en hoşuma giden sözü DERENİN İNTİKAMI ACI OLUR lafıydı. Evet doğru, dere yanındaki evleri alıp götürüyor. Ancak sevgili Başbakanımız, sizin belediye başkanlığınız da dahil 25 yıldır İstanbulun dereleri ve tepeleri imara açılarak bu afetlere zemin hazırlanmadı mı?
İşin garibi olmayacak yerlerde ev yapılmasına ses çıkarmayan bir yapımız var (Hangi parti olursa olsun hiç farketmiyor) Beykoz Tokatköy’deki gibi orman kenarındaki ıslah edilmiş onlarca arazi 2B statüsünde diye yıllarca imar yasağı altında öylece bekliyor.
Ahir Kelam
Sayın Başbakanımız
Gelin radikal bir karar alın. Osmanlı ecdadımız gibi yeni yerleşim yerlerini düzovaya yaptırmayın, eğer yapılacaksa altyapısı bitmeden inşaata asla müsaade etmeyin. Başta Beykoz olmak üzere Orman kenarında yıllarca bekleyen bayır arazileri imara açınki bu tür afetlere karşı üzücü hadiseler yaşanmamış olsun.
Ülkemiz coğrafi konumu itibarıyla hemen her mevsim değişik afetlere maruz kalıyor. Bu kadar güçlendiğimiz bir dönemde hazır kıta bir ekibimizin olmamamsı size dokunmuyor mu? Bırakın devlet dairelerinde birer kişi eksik olsun (zaten fazlalık yok mu) ama lütfen ciddi bir afet ekibi kurun ki analar ağlamasın.
Karşı kıyıdan baki selamlarımla.
NOT Ölenlere yüce Mevlamızdan bu mubarek Ramazan ayı hürmetine rahmetler diliyor, Rabbımızdan bizleri korumasını diliyorum.