Tahran ve İstanbul!

xxx11

Tahran ve İstanbul!

İkisi de cazibe merkezi!

İkisi de nüfus patlaması yaşıyor!

İkisi de deprem kuşağında bulunuyor!

Hasılı ortak yanları çok!

Bir deprem anında bu iki şehir de büyük kayıplar vermeye mahkum!

Her iki şehrin yetkilileri de bu tehlikeyi biliyorlar ve olası bir depremin zararlarını en aza indirebilmek için gayret gösteriyorlar!

Bize göre Tahran'ın muhtemel bir depremi en az zarar ile atlatabilmesi için yapılan çalışmalar İstanbul için yapılan çalışmalardan daha makul ve mantıklı!

İranlı yetkililer Tahran'ı cazibe merkezi olmaktan çıkarmaya çabalıyor!

Ne kadar başarılı olabilirler bilmiyoruz ama Tahrancazibe merkezi olmaktan ne kadar çıkarırlarsa o kadar başarılı olacakları aşikar!

15 milyon nüfuslu bir Tahran yerine 10 milyon hatta daha az nüfuslu bir Tahran oluşturmak elbette akıllıca bir iştir!

Evet, deprem bölgesindeki yapılar depreme dayanıklı hale getirmek lazımdır ama böyle fay hatlarına yakın şehirlerin nüfuslarını azaltmak çok daha doğru bir harekettir!

Yapılar yine depreme dayanıklı olmalıdır ama nüfus ne kadar az olursa deprem sonrası uğranılacak zarar da o kadar az olacaktır!

Bu konuda İstanbul'u Tahran kadar şanslı görmüyoruz! Zira İstanbul'u cazibe merkezi olmaktan çıkarmak gibi bir gayrete tanık olmuyoruz!

Aksine İstanbul nüfusunu daha da arttıracak girişimlerin ardı arkası kesilmiyor!

Şehrin göbeğinde gökdelenler inşası için çalışılıyor!

İstanbul'un cazibe merkezi olmaktan çıkmasının yolu kuşkusuz başka cazibe merkezleri oluşturmaktan geçiyor!

Merkezi hükümetin ise böyle bir çabası yok!

Çabayı bırakın böyle bir niyet de ortalıkta görünmüyor! Ama Tahran'ın cazibe merkezi olmaktan çıkarılması için İran'daki yönetimin özel bir çalışması var!

Yeni cazibe merkezleri oluşturmaya çabalıyorlar. Bu tabloya baktığımız zaman "Keşke İstanbul da Tahran kadar şanslı olsaydı" demekten kendimizi alamıyoruz!

Keşke Türkiye'deki yönetim de İstanbul'u cazibe merkezi olmaktan çıkarmanın arayışı içinde olsaydı!

Mesela sanayi için başka cazibe merkezleri oluşturabilse, ticaret için başka cazibe merkezleri oluşturulabilse!

İstanbul bir kültür ve turizm kenti haline dönüştürülerek nüfusu yarı yarıya azaltılabilse fena mı olur? Elbette fena olmaz da bunun olması için de önce niyet lazım! Bu niyetten ise ortalıkta eser yok!

Herkes İstanbul'un üzerine üzerine gidiyor! Herkes İstanbul'un üzerine çullanıyor! Sanki olası bir depremde uğranılacak kaybın tavan yapması için çalışılıyor gibi hava esiyor!