Suriyeliler geri dönmeye hazırlanıyorlar

Recep KOÇAK

Yüzünde inanmışlık, masumiyet ve hüznü bir arada gördüm. “Anneniz babanız hayatta mı?” diye sordum. Gözleri doldu, “Annemi kısa bir süre önce kaybettik” dedi. Annesi hem genç denebilecek bir yaşta hem de çok kısa süren bir rahatsızlık sonunda vefat etmiş. Ne mutlu o anneye ki, rahmet olsun o anneye ki Allah’ın rızası yolunda koşan bir evlat yetiştirdikten sonra göçmüş bu dünyadan.

Bizim Radyo’da Yakup Tutum’la birlikte hazırlayıp sunduğumuz Yarım Elma programında bu hafta Suriyeli muhacir kardeşlerimizin durumunu konuştuk. Konuğumuz ise kısa bir süre önce açılan Kadimûn Okulları’nın 9 kişilik kurucu heyetinden Mütevelli Heyeti Başkanı Ula Ragiboğlu Hanım idi.

İstanbul’da hizmet veren okulun öğrenci sayısı bu yıl 2000’i geçmiş. Kadimûn Okulları’nın isminin açılımında, Türkiye’de geçici bir süre kaldıktan sonra Suriye’ye geri dönüleceğinin anlam ve hedefi bulunuyor. Ula Hanım, “Bütün öğrencilerimizi geri dönecekleri şuuru içeresinde yetiştiriyoruz. Onların her biri Suriye’nin farklı bir bölgelerinden geliyor. Geri döndüklerinde de bütün Suriye’ye yayılacak ve çeşitli alanlarda hizmet verecekler” diyor.

Okula, sadece son dönemde Türkiye’ye geçici olarak gelmiş muhacir ailelerin çocukları kabul ediliyor. Öğrencilerden ücret alınmıyor. İstanbul’un çeşitli semtlerinden servislerle ulaşım sağlanıyor. Öğrencilerin tamamı Suriyeli olduğu gibi öğretmen kadrosu da Suriyelilerden oluşuyor.

Ula Hanım’ın da içinde bulunduğu 9 kişilik idealist ekip bir süre önce Suriye Eğitim Hizmetleri ve İstişare Derneği’ni de kurmuşlar. Dernek ve Kadimûn Okulları birbirini destekliyor.

Kendilerine ulaşacak desteği dernekleri adına kabul edip eğitim hizmetleri için harcayabiliyorlar.

Ula Hanım’a Suriye’deki son durumu nasıl gördüğünü de sordum. O, yaşanan büyük acıların farkında. Özgür bir Suriye’nin inşasının önünde hangi büyük engellerin bulunduğunu, bu hedefe ulaşmak için ödenmesi gereken bedellerin ne kadar büyük olduğunu biliyor ve zorlukların farkında. Başka ülkelerde bağımsızlık için ödenen büyük bedelleri hatırlatıyor, “Suriyeliler ayağa kalktı, hedeflerine ulaşmadan da evlerine dönmeyecekler” diyor.

Suriye müfredatına göre okuttukları öğrencilere Türkçe de öğretiliyormuş. Geçici bir süre için de olsa yaşadıkları Türkiye’ye adapte olmakta zorluk yaşamamaları için tedbirler almışlar.

Suriye’ye geri dönecekleri günle ilgili bir hayalini şöyle dile getirdi Ula Hanım; “Ülkemize döndüğümüzde Ürdün’de, Lübnan’da, Mısır’da ve dünyanın çeşitli ülkelerinde muhacir hayatı yaşamış Suriyeliler bir araya geldiklerinde Suriye dışında geçen yılları konuşacaklar. İstiyorum ki, Türkiye’den dönenlerin anlattıkları diğerlerini çok şaşırtsın ve en büyük ilgi ve desteğin Türkiye’deki Suriyelilere gösterildiği ortaya çıksın. Öğrencilerimiz bir ömür boyu Türkiye’yi konuşsunlar, kardeşlerimizin desteklerini anlata anlata bitiremesinler..”

Suriye’de 100 binden fazla insan vatanları ve özgürlükleri için canını verdi. Zalim Esed yönetimi kendi halkını öldürmeye devam ediyor. Kullanılan kimyasal silahla Beşar Esed’in zulmünü nerelere kadar götürebileceği görüldü.

Atılan son adımla masum çocuklar yataklarında can verdi. Yaşlılar, kadınlar ve engelliler dünyanın gözü önünde katledildi.

Tecrübe ile biliniyor ki, “Zulm ile âbâd olanın âhiri berbad olur.” Beşar Esed Arap baharı denilen son süreçten ders çıkarmamışa benziyor. Bu kadar insanın kanını döktükten sonra rahat yatağında ölemeyeceğini, Kaddafi’nin, Saddam’ın ya da bir başka diktatörün sonunun onu beklediğini biliyor olmalı.

Beşar Esed’i nasıl bir akıbetin beklediği meçhul değil. Hor, zelil, hakir ve ibretlik bir son onu da yakalayacaktır.

Bilinmeyen husus, o akıbetin ne zaman ve kimler eliyle ona yaşatılacağıdır.

Dünya Beşar Esed’in zulmünü hiç bir şey olmamış gibi daha fazla seyredemez. Ölen masumların çığlıkları mutlaka birilerinin vicdanına ulaşacak ve onları harekete geçirecektir.

Bize düşen ise ülkemizde bulunan yaklaşık 500 bin Suriyeli muhacir kardeşimize “ensar” olduğumuzu göstermektir.

Ula Hanım ve arkadaşlarını çıktıkları kutlu yolculukta yalnız bırakmayalım. Suriye’nin yarınlarına hazırlık yapan, bin bir güçlük ve fedakârlıkla öğrenci yetiştiren, tırnaklarıyla kazırcasına zorlukları göğüsleyen misafirlerimizi kendi başlarına bırakmak bize yakışmaz.

Bir gün kendi ülkelerine dönecek Suriyelilere bizi soracaklar. Cevabı birlikte hazırlayalım. Kardeşliğin güzel örneklerini vermeye devam etmenin zamanıdır.

 

recep.kocakk@gmail.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.