Arap Birliği'nin "Suriye'ye müdahale planı"ın ön adımı niteliğindeki kararları şöyle: 1- Suriyeli yetkililerin Arap ülkelerine seyahatlerinin yasaklanması, mal varlıklarının dondurulması.
2- Suriye Merkez Bankası'yla ilişkilerin durdurulması.
3- Suriye halkını etkileyen stratejik malların dışında hükümetle devlet düzeyinde ticaretin durdurulması.
4- Suriye hükümeti mal varlıklarının dondurulması.
5- Suriye ile parasal ilişkilerin durdurulması.
6- Suriye Ticaret Bankası ile işlemlerin durdurulması.
7- Yurtdışında çalışan Suriyelilerin ailelerine gönderdikleri havaleler ile Suriye'deki Arapların gönderdiklerinin dışında tüm havale ve ticari akreditlerin denetimlerinin Arap merkez bankalarından talep edilmesi.
8- Arap ülkelerinin Suriye topraklarındaki projelerinin finansmanının dondurulması.
9- Teknik icra komitesinin bir hafta içinde Suriye'ye çift yönlü havayolu seyahatlerinin durdurulması için tarih belirlemesi.
Suriye yönetimini kilitleyecek, sistemi işlemez hale getirecek müthiş sert bir ambargo kararı bu. Ancak Hizbullah öncülüğündeki Lübnan yönetimi bu kararı uygulamayacak. Irak da uygulamayacak... İki ülke Suriye'nin sınırdaşı ve ambargo bir işe yaramayacak. Yarasa bile, bu kadar sert baskıya rağmen bile Şam yönetimi geri adım atmayacak.
Türkiye; yaptırımları belki de en sert uygulayacak ülkelerden biri olacak. Ankara'nın her ne kadar, "Suriye halkına zarar verilmemesi, komşuluk hassasiyeti, zamanlama kriteri" gibi öncelikleri olsa da "mal varlığını dondurma" maddesini hemen uygulaması bekleniyor. Buna göre; Esad ailesi ile ABD ve AB'nin belirlediği seksen üst düzey yöneticinin malvarlığı öncelikli olarak dondurulacak. İkili ticari ilişkiler, Türkiye'nin öncelikleri doğrultusunda belki geciktirilerek durdurulacak.
Arap Birliği kararları doğrultusunda bankacılık işlemleri durdurulacak, projeler askıya alınacak. Su konusunda ise şimdilik bir yaptırım öngörülmediği belirtiliyor.
Şimdi; Rus ve ABD donanmaları Suriye açıklarında, yani Doğu Akdeniz'de. Türkiye-Arap birliği Suriye yönetimini çökertmek için tam bir işbirliği içinde. İran ve Hizbullah sertleşiyor. Irak Suriye ile yakınlaşıyor. Ambargoya karşı Şam'ı koruma kalkanı da belirginleşiyor.
Arap Birliği kararından hemen sonra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Suriye'de bugüne kadar yaşananları "insanlığa karşı suç" kategorisine aldı. Yani Şam yönetimi insanlığa karşı suç işlemekle itham edilecek. Bunun sonuçlarını tahmin etmek zor değil.
Yine bu karardan sonra Fransa'dan Türkiye'ye bir davet geldi: Fransa, Suriye konusunda atılacak adımların ele alınacağı AB dışişleri bakanları toplantısına Türkiye'nin de katılmasını istedi. Fransa'nın, Arap Birliği kararının Güvenlik Konseyi'ni harekete geçirmesini umduğunu açıklarken, insani koridor açılması yönündeki teklifine tekrar vurgu yapması dikkat çekici.
Ambargo bu rejimi çökertemez ve çatışmayı yaygınlaştırır. İç savaşın yoğunlaştırılması aslında planın bir parçası. Ama çatışmanın bölgesel nitelik almasından endişe edilir. Yaptırım kararıyla bir yere varılamayacak. Bu yüzden esas hedefin bu kararla amaçlandığını düşünmek yanıltıcı olur. Yaptırım kararı, Suriye planının bir aşaması sadece. Nihayetinde bir dış müdahale gelecek ve herkes buna hazır olsun. "Hayır, böyle bir şey olmayacak" şeklindeki resmi açıklamaları şahsen pek inandırıcı bulmuyorum.
Geçtiğimiz hafta, Suriye ile ilgili bir plandan söz etmiştik. Her gelişme, aşağı yukarı o plan çerçevesinde geliştiğini gösteriyor. Neydi o plan? Bakalım ve Arap Birliği kararıyla bir kez daha okuyalım...
1- Suriye pasaportları tanınmayacak. Yeni pasaportlar hazırlanacak ve Suriyelilere verilecek. Tabi ABD istihbarat mensuplarına da. Arap devletleri, yeni pasaportlara sahip olmayan Suriye vatandaşlarının ülkelerine girişine izin vermeyecek.
2- Suriye'nin Arap zirvesi talebi reddedilecek.
3- Bazı Arap ülkeleri, Türkiye ile ortak toplantılar sonrası, Suriye'deki çözüme ilişkin Arap inisiyatifinin çöktüğünü ilan edecek.
4- Suriye muhalefeti birleştirilecek, ardından "Geçici Suriye Yönetimi" kurulacak. Yeni hükümetin merkezi Ankara ya da Doha olacak.
5- Bazı ülkelerdeki Suriye diplomatik misyonlarına saldırılar gerçekleşecek. Elçiliklere girilecek, gizli belgeler ele geçirilecek. Muhalefet diplomatik temsilcilikleri ele geçirmiş olacak. Elçilikler "Geçici Suriye yönetimi"nin temsilcilikleri olacak.
6- Suriye İnsan Hakları Konseyi'nin verilerinden hareketle, Birleşmiş Milletler, Suriye yöneticileri hakkında savaş suçlusu kararı çıkartacak. Konu Güvenlik Konseyi'ne gidecek ve bugünkü Suriye yönetimi savaş suçlusu ilan edilecek. (Yukarıdaki BM kararına dikkat..)
7- NATO savunma bakanları toplanacak. Suriye dosyası Türkiye'ye havale edilecek. Türk birlikleri Suriye içlerine doğru harekete geçecek ve tampon bölge oluşturacak. (ABD, Fransa, Türkiye ve Arap ülkeleri sonunda tampon bölge konusunda anlaştı.)
8- Tampon bölgenin derinliği 5 ile 15 kilometre arası olacak. Sınırın Türkiye tarafında ve tampon bölgede yabancı güçler ve Suriye muhalefetine bağlı birlikler konuşlandırılacak. Muhalifler silahlandırılacak. Bu arada iç savaş yoğunlaşacak, dünya genelinde bir hassasiyet oluşacak.
9- Bingazi modeli Suriye'de de uygulanacak. Silahlı güçler ve ordudan ayrılan askerler ülke içindeki etkinliklerini artıracak, belli merkezleri ya da köyleri kontrol altına alacak.
10- Suriye'nin uydu bağlantıları kesilecek. Televizyon yayınları engellenecek.
11- Son adım olarak da, Beşşar Esad'a suikast düzenlenecek.
Peki bütün bunlar ne demek? Kıvırmaya gerek yok, Suriye'ye müdahale edilecek ve yönetim devrilecek. Karar çoktan verildi, plan aşama aşama uygulanıyor. Çatışma, terör, ya da başka krizler, bu hedefin teferruatları olarak öngörülüyor. Yeni bir savaş geliyor...