Suriye Muhalefeti Başarılı Olabilecek mi?

Aytekin ATASOYU

Bir devrimin gerçekleşebilmesi için içerden gelen baskıya paralel olarak dışarıdan da güçlü bir baskı gelmelidir. Böyle bir baskıyı arkasına alamayan iç baskıların sonuca ulaşması zordur. Çünkü şu veya bu şekilde bu baskı mevcut iktidarlar tarafından çok sert yöntemlerle de olsa bastırılır. Dışarıdan gelen baskı, içerdeki baskıya iktidarların vereceği tepkinin dozajını belirler. Nitekim Mısır ve Tunus’taki olaylarda Uluslar arası camiadan gelen baskı ile bu ülkelerdeki iktidarlar gösterileri sonlandırmak için sert tedbirleri uygulayamadılar. Bahreyn de mevcut bir durum tersinde kendini gösterdi. Uluslar arası camiadan ciddi bir baskı görmeyen Bahreyn’e kendi güçleri dışında bir başka ülke olan Suudi Arabistan kuvvetleri ülkeye girdi ve gösterileri bastırdı.

Bahreyn örneğinde de görüleceği gibi içte oluşan baskı dıştan gelecek bir baskıyla birleşmezse sonuç genellikle başarısız oluyor. Tam tersi Mısır örneği de bize gösteriyor ki içteki baskı dışarıdaki baskıyla birleşince uluslararası bir meşruiyet kazanıyor ve sonuç başarılı oluyor.

Bu bağlamda Suriye’deki gösteriler Mısırdaki gibi başarılı olabilecek mi? Sorusuna yanıt arayacak olursak; buna evet demek son derece güç.

Birincisi, Suriye’de şu aşamada çok güçlü bir iç baskı yok. Mısırda devrimin sembolü tahrir meydanı idi. Tahrir Meydanına hâkim olan psikolojik üstünlüğü elinde bulunduruyordu. Zaten Mısırdaki tüm olayları dünya Tahrirdeki havadan analiz ediyordu. Suriye’de organize olmakta ciddi sorunlar yaşayan muhalifler henüz ‘tahrir’ gibi bir sembol dolaysıyla da psikolojik bir eşik üretebilmiş değiller.

İkincisi uluslar arası camiada tamamıyla Esat karşıtı oluşturulmuş bir baskı mevcut değil.

Üçüncüsü, Esat yönetimi daha olaylar başlamadan reform sözü verdi ve bazı adımlar atılmaya başlanıyor. Mesela ağustosta seçimler yapılacak. Bu adımlar içte oluşacak baskıyı hafifletse de tamamıyla dindirmeye yetmeyecektir. Esat yönetimi olayların tırmanmasını önlemek istiyorsa daha fazla adım atmak zorunda.

Dördüncüsü, Türkiye Suriye de demokratik bir çözüm için ciddi çaba sarf ediyor.

Türkiye’nin önerileri Suriye de hem iktidar hem de muhalifler tarafından önemseniyor. Yani Türkiye’nin çabaları bir çeşit sigorta işlevi görüyor. Bir başka nokta ise Türkiye’nin çabaları dışarıda oluşabilecek baskıları dizginliyor. Özelliklede NATO kanadından gelecek baskıları Türkiye oynadığı rolle minimize ediyor.

Beşincisi, Birleşmiş Milletler nezdinde önceki kararlara ek olarak Suriye aleyhine alınabilecek kararlar, Iraktaki ABD varlığına karşı Suriye’yi bir denge olarak gören Rusya ve Çin tarafından engelliyor. Buda uluslar arası Arenada Şam yönetiminin elini güçlendiriyor.

Altıncısı, Libya’ya müdahale eden batı bunun için Arap birliğinin desteğini almıştı. Şu aşamada Arap birliği Suriye ye yapılacak bir müdahaleyi meşru görmüyor.

Suriye de yakın zamanda Mısırdakine benzer bir devrim bu nedenlerden dolayı pek olası gözükmese de Şam yönetiminin mevcut durumu muhafaza etmesi hiç olası değil.

Şam yönetimi reformlara devam etmeli, demokrasinin gereklerini yerine getirmek için hızlı adımlar atmalıdır. Aksi takdirde hem içteki baskı hem de dıştaki baskı giderek artacaktır. Bu iki baskının birleşmesi sonucunda ise Esat’ın akıbeti mübarek ve Bin Ali’den çok farklı olmayacaktır.

Tarih özneleri kayda geçirirken gelecek nesillerin geçmişe bakışını da şekillendirir. Beşar Esat Suriye tarihinde, Arap tarihinde, İslam tarihinde ve siyasi tarihte nasıl bir özne olacak ve gelecek nesiller onu nasıl anacak? Esat bunu atacağı adımlarla ortaya koyacak. Ya tarihe halkına zulmeden kötü bir özne yâda gelecek nesillerin minnetle yad ettiği bir özne olarak geçecektir.

Herkesin umudu da bu yöndedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.