Bu memlekette bazı güçler; düşünen, aklını kullanan, uyanık ve ahlâkî değerleriyle kuşanmış bir millet istemiyor. Çünkü, zulûm üzerine kurulu düzenlerinin karşısında durabilecek en büyük potansiyel gücün akl-ı selîm düşünen bir Türkiye olduğunun farkındalar.
Bu milletin tarih boyunca idaresi altında tuttuğu onlarca farklı milletten, renkten, ırktan, dilden oluşan insanı nedenli büyük bir başarıyla yönettiğini, yönettiği her coğrafyaya en önce adalet götürdüğünü gördükçe, kırmızı görmüş boğa gibi şiddetlenip, yine böyle bir şey yaşamamak için her türlü yöntemi deniyorlar.
Türkiye’ nin potansiyel gücünü kinetize edebilecek yegâne unsurun Kur’ an olduğunu adları gibi biliyorlar.
Bunun içindir ki, bütün plânlarını Kur’ an’ sız bir Türkiye üzerine inşaa ediyorlar.
Gürültü çıkarıyorlar.
Her gece peygamberin penceresinin önünde gizli gizli Kur’ an dinlemeye giden Mekke’ nin o kodaman müşriklerinin birbirlerine fısıldadığı ; “Ey Mekkeliler, burada Kur’ an dinlediğimiz duyulursa sonumuz olur. Kur’ an mesajının duyulması sonumuz olacağından, çıkarabildiğiniz kadar gürültü çıkarın.” cümleleri ne kadar da tanıdık, bildik geliyor.
"Adet değişmez, alet değişir".
Bir zamanlar gürültüyü davullarla, teflerle çıkaranlar, şimdilerde trende uyarak farklı yöntemler kullanıyorlar.
***
Fakülte yıllarımı hatırlıyorum da…
Bahar şenlikleri denen zırvalar gözümün önüne geliyor.
Dersten çıkıyorsunuz ve dersliğinin önünde koca koca standlar. Bilmem hangi biracı, şampanyacı firmanın standları.
1.90’ lık cicili bicili kızlar “Buyurun siz de beleş zehirimizden tatmaz mısınız?” diyorlar.
Gürültü çıkarıyorlar.
Sonra gözünüz, gözünüze sokarcasına sağa sola astıkları “Limitsiz İçki, Sınırsız Eğlence” li falanca filanın konserine ait devasa broşürlere takılıyor.
Gürültü çıkarmaya devam ediyorlar.
Sokağa çıkıyorsunuz.
İsmi millî ama cismi millî olmayan “Millî Takım” ın maç reklamları gözünüze ilişiyor.
Sponsor olan biracı firma gururla (!) sunuyor.
Adam nasıl gururlanmasın ki; milleti zehirlemekten kazandığı milyonları basmış, ülkenin en önemli spor takımının sponsoru olmuş. Bu da yetmemiş, kendi adını taşıyan basketbol takımıyla Türk basketbolunun en büyük destekçisi (!) olmuş.
Mevzu, Türkiye olunca spor ve alkol birleşebiliyor.
***
Şimdinin Ebu Cehilleri ne kadar da şanslıymış meğer.
Gürültü çıkaracak o kadar çok yer var ki…
Televizyonlar, stadyumlar, spor salonları, konser salonları, okullar…
Hepsinde de hedef kitle aynı; çocuklarımız, gençlerimiz.
Bu milletin yarınlarını dinamitliyorlar.
Bu milleti uyuşturuyorlar.
***
Tam bu noktada şu soru akla gelebilir:
Peki, uyuşturan suçlu da, uyuşan suçsuz mu?
Elbette uyuşan da suçlu.
Çorap alırken 9 dükkan dolaşıp; televizyon karşısında, stadyumlarda, salonlarda uyuşmanın, hayatı israf etmenin izah edilebilir bir yanı yoktur.
Peki bu karanlık güçler bu milletin yarınlarını dinamitlerken biz neler yapıyoruz?
Ne olacak, salak salak alkışlıyoruz.
***
İnsanlık; uyanmaya ve uyandırmaya çalışmaya, hiçbir dönemde, bugünkü kadar ihtiyaç duymamıştı.
Uyuşmuş zihinlerimizin Kur’ an’ la dirildiği , yüreklerde ve zihinlerde Kur’ an ahlâkının hüküm sürdüğü bir ülkede buluşma duasıyla…
Kalpleri evirip çevirene emanet olunuz.