12 Haziran seçimleri öncesi yaşanan çok önemli bir gelişme, İskenderpaşa Cemaati’nin oyunun rengi ile ilgili yazılı açıklama oldu. Geçmiş yıllarda MHP ile grubun her hangi bir yakınlığı olmadığı için haberi ilk okuyan ya da duyanlarda tam bir şok etkisi meydana geldi.
Peşinden de herkes kendi meşrebince yorumlar yaptı bu çağrıya.
Üniversite öğrenciliğim Hakyol Vakfı’nın ilgilendiği ev ve yurtlarda geçti. İş hayatımın 15 yıla yakın kısmında grubun önemli kuruluşlarının mühim sorumluluklarını üstlendim. Bu durumu bilen tanıdıklarımdan bazıları arayıp yorum almak istediler.
Yorum yapacak kadar bilgi sahibi değildim. Cemaati bağlayacak bir tek kelimeyi söyleme mevkiinde olmadığım gibi, bugüne kadar yapılan hizmetleri gölgeleyecek ya da devam etmekte olan güzel çalışmalara zarar verebilecek bir yorum yapmak da bize yakışmazdı.
Oyların MHP’ye verilmesi çağrısı sebebiyle yöneltilen ağır eleştirileri ve hakarete varan yorumları doğru bulmuyorum.
Kararı benimsemeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz ama koca bir camiayı üzecek, töhmet altında bırakacak hakaretler yapamazsınız. Bu karara nasıl gelindiğini merak etmek daha faydalıdır, her iki taraf için de. Şok etkisi meydana getireceği çok rahat kestirilebilecek bu açıklamayı yapan merci, elbette muhtemel sonuçları göze almıştır.
Kararın doğruluğunu tartışmayanlar da oyunu Ak Parti’ye vereceğini açıklayanlar da karşı tarafa nezaketle yaklaşmalı. Sizi hışımla arayıp ağır sözler söylemeye hazır olduğunu hissettiğiniz kişilerin, konu izah edildiğinde yumuşadığını görüyorsunuz.
İskenderpaşa camiasının kendilerine yapılan saldırılar karşısında nasıl bir izahta bulunduklarının bilinmesi gerektiğine inanıyorum.
İki yazarın, oyların MHP’ye verilmesi çağrısını yapan kaynağa yakın kişilere ulaşıp bilgi aldığını tespit ettim.
Rota Haber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık ve Timetürk Genel Yayın Danışmanı Kemal Özer’in uzun yazılarından bazı bölümleri istifadenize sunuyorum. Meselenin doğru anlaşılması için yazıların tamamının okunmasında yarar var...
Ünal Tanık:
AK Parti’nin Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunlukla Meclis’e gelmek için bütün varlığını ortaya koyduğu bu dönemde, İskenderpaşa Cemaatinden gelen bu ters vuruşu, kolay anlayabilmek mümkün değildi.
Bu açıklamada anlaşılmayan bir tavır daha vardı. Cemaatler, dernek tarzında bir yapı olmadığı için dışa dönük açıklama pek yapmazlar. Hele hele yazılı hiç açıklama yapılmazken, İskenderpaşa Cemaati, tavrını niçin böyle aleniyete dökmüştü?
(…)
- Kim bilir belki de Cemaat lideri konumundaki Nurettin Coşan, AK Parti ile şahsi derin bir kırgınlık mı yaşanmıştı?
Belki başka ihtimaller de sıralanabilirdi.
Cemaat içerisinde tanıdığım isimlerle irtibata geçip aklıma takılanları doğrudan sormaya karar verdim.
Yaptığım görüşmelerde, bazı isimlerin zaman içerisinde, cemaat bağlarının Esat Coşan Hocaefendiye şahsi muhabbete dönüştüğünü gördüm. Hemen hepsinin de hiçbir cemaat bağı kalmamasına rağmen İskenderpaşa Cemaati hakkında en küçük bir rencide edici ifade kullanmamaları dikkatimi çekti.
(…)
Nurettin Coşan’ın imzası ile açıklanan deklarasyon, MHP ile yürütülmüş bir pazarlık sonucu alınmış bir karar değil. Cemaatin kendi iç değerlendirmesi sonucu verilmiş bir karar.
“MHP lideri Devlet Bahçeli bile açıklananlara şaşırmış olmalı” deniliyor.
Bu camianın başından bu yana MHP ile yolları hiç kesişmemiş. Milli Selamet Partisi’nin kuruluşunda aktif rol almış bir cemaatin sonraları bir dönem Özal’a bile destek verdiği bilinir.
3 Kasım 2002 seçimlerinde AK Parti’ye destek veren cemaat, 1 Mart Tezkeresi sonrasında ters düştü. Yalnız ters düşmekle kalmadı. 7 Ekim 2003 tarihinde Nurettin Coşan bir bildiri yayınladı ve“Müttefikler başka İslam ülkelerini de işgal etmek isterse izin verecek misiniz?” diyerek AK Parti ile köprüleri atmıştı.
Anlaşılacağı üzere, bu cemaatin yazılı bir açıklama yapması MHP desteğinde ilk değil. Daha önce de AK Parti’ye net tavır aldı.
MHP’ye esas destek vermelerinin ardında ise tam bir dervişlik yaklaşımı var. Cemaatçilik değil, diğergamlık var.
Öyle ise İslami camianın tepkisinin çekileceği bilinmesine rağmen bu karar niçin alındı?
“Bir kere camiadan hiç kimse aday olmadı. Bu biline” dendikten sonra yapılan değerlendirme şöyle:
“AK Parti yeniden iktidar olacak. Önümüzdeki 4 yıllık dönemde sivil anayasa yapılacak. Bu Meclis’te CHP olacak. Dahası, bu Meclis’te bağımsızlarla Meclis’e kanal açan BDP de yer alacak.
Bu Meclis yeni Anayasayı yapacaksa, Anayasanın olabildiğince geniş kesimler tarafından hazırlanması gerek. BDP’nin olduğu, MHP’nin olmadığı bir Meclis’in yapacağı Anayasa toplumsal mutabakat sonucu hazırlanmış olmaz.
Dahası MHP Meclis dışı kalırsa, genç tabanı yeniden kontrolden çıkar. Partisini Meclis dışı bırakmış bir genel başkanın sözünü kimse dinlemez.
Biz ülkenin uzun vadeli menfaatlerini düşünerek hareket ediyoruz.”
Muhataplarımın net söylemediği ama farklı isimlerin bir tarafından temas etmelerinden anlıyorum ki, buradan AK Parti’ye de verilmek istenen bir ders var.
AK Parti’nin çok iyi niyetlerle işbaşına geldiği konusunda hemen hepsi hem fikirdi. Ancak, zaman içerisinde kendi taraftarlarını kalkındıran bir hüviyete bürünmüş olması, cemaati fazlasıyla rahatsız etmişe benziyor.
Konuştuğum isimlerden birinin söylediği sözü aynen paylaşmak istiyorum. “Aslında bu biraz da AK Parti’nin kibirli bir tavrına karşı da bir duruş sergiliyor.”
Alevi açılımı, Kürt açılımı hatta Sulukule açılımı bile yapıldı ama dindarların temel taleplerine yönelik neredeyse hiçbir şey yapılmadığı görüşü cemaatte hakim durumda.
Bunlarla ne kastedilmek istediklerini sorduğumda, “Diyanet feryat ediyor. 12-15 yaş Kur’an öğrenmek için çok geç diye. Ne var ki hiçbir adım atılmadı” diye en büyük sorunu dile getirdi.
En çok merak ettiğim noktalardan birisi de, bildiride yer alan ağır ifadeler idi. “Domuz sürüsü”, “hain köpek” ifadeleri kimler için kullanılmıştı. Muhataplarıma bunu da sordum.
“Kesinlikle, kesinlikle” diye başladı cümleye. “Bu ifadelerin muhatabı kesinlikle AK Parti değil. Öyle olsa, o ifadelerin üzerinde yaptığı iyi şeyleri teslim eden ifadeler olur muydu?” diye topu benim tarafıma attı.
Dayanamadığım o kritik soruyu sordum. “İskenderpaşa Cemaati pornoculara destek verdi diye yaftalanmaktan korkmadınız mı?” dedim.
Aynı netlikte cevap verdi:
“Bu ülkeyi değil de kendimizi düşünmüş olsa idik bu yaftalanmayı dikkate alırdık. Biz bugünü düşünmedik. Bu ülkenin bir iç savaşa sürüklenmek istemesinin önüne geçtik. Bizim yaptıklarımızın önemi aradan yıllar geçtikten sonra anlaşılacak.
1 Mart Tezkeresine karşı çıktığımızda, ‘Nakşi şeyhi CHP ile kolkola’ dediler. Sonradan bizim haklılığımız ortaya çıktı. Bunda da öyle olacak. Biz yalnızca bu ülkeyi sürüklenmek istendiği yerden çekip almaya çalışıyoruz. Zaten bu kasetleri çıkaranların da yapmak istediği MHP’yi Meclis dışı bırakarak bir çatışma ortamına sürüklemek.”
Söylenmeyen ama anlatılanların özü, “Böyle bir tablo olmasa biz manevi bir şahsiyeti aslanların önüne atar mıydık” idi.
Kemal Özer:
‘İskenderpaşa Cemaati’ tarafından seçime yönelik olarak “aklını kullan!” başlıklı bir açıklama yapıldı. Böylesi bir açıklama, cemaat tarafından ilk kez yapılmadı. 1990’dan bu yana, cemaat bunu defalarca yaptı.
Bu nedenle bu açıklamalar, ‘İskenderpaşa Cemaati’ni diğer İslamî cemaatlerden bir hayli ayrı kılmakta. Çünkü, İskenderpaşa’nın aksine diğer hiçbir cemaat resmi görüşünü açık seçik veya yazılı ifade etmiyor.
Cemaatin Avustralya’da yaşamaya mahkûm edilmiş lideri Nurettin Coşan’ın yazılı beyanatı, tabiri caizse şok etkisi yaptı ve yapması da gayet doğaldı.
Çünkü bugüne kadar -Yeni Asya cemaatinin Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi, şimdi de Demokrat Parti olmak üzere yaptığı açık destek dışında- hiçbir İslamcı camia, bugüne kadar MHP için aleni destek sunmadı. Bu durum, açıklamayı daha da önemli kılıyor.
(…)
ESAT HOCA VEFAT ETTİ-SAĞDUYU PARTİSİ KURULDU
28 Şubat süreci, merhum Esad Coşan hoca efendiyi sık sık gidip geldiği Avustralya’da yaşamaya mahkûm etmişti. Esad hocanın -suikast olduğu da iddia edilen- bir kazada hayatını kaybetmesinin ardından, yerine oğlu Nurettin Coşan seçilmişti. Ardından da, bugüne kadar hiçbir zaman seçime girmemiş ‘Sağduyu Partisi’ adlı bir parti kuruldu.
"AK PARTİ’YE AÇIK DESTEK VERİLDİ"
Parti ve dolayısıyla cemaat, 2002 seçimlerinde yaptığı yazılı açıklamayla Ak Parti’yi açıktan destekledi. Yapılan destek açıklaması "Ak Parti, farklı seçmen kitlelerin beklentilerinin odaklandığı bir sentezi daha başarılı bir biçimde oluşturarak, diğer partilerden daha avantajlı bir konuma gelmiştir. Bu yüzden bu seçimlere özel desteğimiz Ak Parti'yedir" şeklindeydi.
1 MART TEZKERESİ’NE SERT TEPKİ GÖSTERİLDİ
Ak Parti, 2002 Kasım’ında tek başına iktidar olmuş ve kısa bir süre sonrada ‘1 Mart Tezkeresi’ olarak ünlenen Irak’ın işgaliyle ilgili tezkereyi TBMM’ye getirmişti. Birçok çevre gibi, tezkereye cemaatte sert tepki göstermişti. Cemaat, tezkerenin sahibi Ak Parti’ye ilk tepkisini bu süreçte yapmış ve de sert bir bildiri yayınlamıştı.
(…)
Dünkü açıklama çerçevesinde bilgi almak için cemaate yakınlığı ile tanıdığım bazı kimseleri aradım. Anlaşılan, 1 Mart Tezkeresi milat olmuş, köprüler bu olayda atılmış.
O tarihte, aralarında benimde bulunduğum birçok yazar, düşünür, sivil toplumcu insanlar ABD tarafından fişlenmiş, engellenmiş, tehdit edilmiş, hatta suikast girişimleri olmuştu. Bu tehditlerden nasipdâr olanların arasında, İskenderpaşa Cemaati de yer alıyor.
Hatırlanacağı üzere, uzun süre yurtdışında yaşadığı için paralı askerlik hakkını kullanan Nurettin Coşan’ın bu hakkı iptal edilmiş ve ‘askerlik yapmadı’ sayılmıştı. Hatta Türkiye’ye girişi engellenmiş, cemaat farklı şekillerde baskı altına alınmıştı.
Cemaatteki genel kanaate göre, seçilmesi için açık destek verdikleri Ak Parti, cemaate sahip çıkmamıştı. Tezkerenin sahibi olan ve geçmesi için büyük gayret gösteren Gül ve Erdoğan’da, Coşan’a ve cemaate yapılan haksızlık ve hukuksuzluğa sessiz kalmıştı.
(…)
Son açıklama, cemaatin Ak Parti’ye yönelik ilk açıklaması değil. Ak Parti için 2002’de destek açıklaması yapıldığı gibi, 2007’de isim verilerek bu destek geri çekilir.
EN BÜYÜK SÜPRİZ: MHP’YE VERİLEN KAYGI VERİCİ DESTEK
Son açıklamada en dikkat çekici ifade, MHP’ye verilen destek. Açıklamayla ilgili asıl tartışmada buradan çıkıyor. MHP’ye verilen destek nedeniyle, çok ağır ve bir o kadarda terbiye sınırlarını zorlayan yorumlar yapılıyor.
Peki, ne oldu da cemaat MHP’yi destekleme kararı aldı? Cemaati buna iten neden neydi? İddia edildiği üzere başka cemaatlerde bu seçime mahsus olarak MHP’yi destekleyecekler mi?
MHP açısından da büyük sürpriz olduğu anlaşılan bu destek bir pazarlığın neticesi mi? Hemen herkes böyle olmadığı konusunda hem fikir. Çünkü, cemaatin MHP’yle fikrî bir bağı mümkün değil. Ayrıca MHP listelerinden adayları da yok.
Gelişmeler ilk olarak akla, 1990’da merhum Esad Coşan hoca efendi ile merhum Erbakan hoca arasında yaşanan olayı getiriyor. Gelişmeleri, cemaatteki birçok kişiye sorduğum da, bunun MHP’ye yönelik bir destekten çok, Ak Parti’ye yönelik bir ikaz olduğunu söylediler.
Belirtildiğine göre, açıklama nedeniyle cemaat içinde belirgin bir tartışma yok, bilakis büyük bir destek varmış.
Cemaatin, Ak Parti ile ilgili rahatsızlığı 1 Mart tezkeresinden ibaret olarak gözükmüyor. Cemaat içinde edindiğim izlenime göre; Ak Parti’nin 9 yıla yaklaşan iktidarı dolayısıyla aşırı derecede kibirli olduğu, maddi yozlaşmanın yaşandığı, İslamî duyarlılıkları zayıflatan çok sayıda icraata imza atarak flu, çıkarcı bir toplum hatta çıkarcı İslamî bir insan tipi inşa edildiği, hiçbir uyarı ve ikazı dikkate almadığı, ‘ben bilirim, ben yaparım, herkes beni dinlesin’ kabilinden bir yönetim inşa edildiği kanaati hâkim.
“Bu iktidar döneminde de cemaatimizden bazı kimseler farklı makamlara gelmiş olabilir. Ama bizim amacımız, bizden birilerinin bir yerlere gelmesi değil” denilip ekleniyor; “Başbakanın gelişmeleri doğru okumaması ve başörtüsü sorunu gibi birçok İslamî sorunu çözmemesi hatta ilgilenmemesi rahatsız edici.
(…)
Görüşmelerden edindiğime göre bu açıklama Ak Parti’ye karşı bir kızgınlık içerdiği gibi, açık bir MHP taraftarlığı içermiyor. Sadece ‘MHP’nin baraj altı kalmasını sağlayan oyuna karşı bir taktik’ olarak gösteriliyor.
Yine deniliyor ki, tek oy verilebilir bir parti olarak sadece MHP’yi görmüyoruz. Adları açıklamada geçmese de, Ak Parti dışında oy verilebilecek İslamî duyarlılığa sahip başka partilerde var. Ama onların barajı aşma şansı en azından bu seçimde gözükmüyor.
"KIZGINLIK SADECE BAŞBAKANA DEĞİL" DİYORLAR
Ak Parti’ye kızgınlıkları sadece Başbakan’ın yaklaşımlarıyla da sınırlı değilmiş. Özellikle teşkilatlardaki yapıdan, parti içindeki çıkarcı ve materyalist çevrelerden ve bu çevrelere iltifat edilmesinden rahatsızlar.
Açıklama için“tatlı ve sert” nitelemesi yapılıyor. Bu açıklamanın, ‘gayet açık ve net olduğu, sadece Ak Parti’yi eleştirmediği, kendilerini gayet iyi bilen kimselerin mesajı alacaklarından emin olunduğu, “sus pus olmadan, bangır bangır duyurulması”nı, bizzat Nurettin Coşan’ın ifade ettiğini, bu nedenle de ‘Akra Fm’de sık sık tekrarlandığı belirtiliyor.
Bütün bunlar cemaatin görüş ve düşünceleri. Kuşkusuz takdir kamuoyunun. Ancak gerekçe ne olursa olsun, kavmiyetçilik eksinli tüm partilerin toplumda kabul görmesi zor. Kendi adıma belirteyim ki, hiçbir kavmiyetçi parti benden oy alamaz.
Yine ister beğenilsin, ister beğenilmesin bu açıklama, örgütlü bir yapının takiyye yapmaksızın yaptığı bir çıkış. Özgür ve özgürlükçü bireyler, kişi ya da grupların görüşlerini açıkça dile getirmesine, destek vermesi veya desteğini çekmesine, özgürce karar vermesine kızmamalı. Bilakis herkesin, çıkarcı yaklaşımlar yerine, ender görülür, özgüveni yüksek açıklama ve davranışlar sergilemesine tahammül göstermesi gerekir.
Önemli düşünürlerimizden Ümit Aktaş, ‘Hz Peygamber s.a.v. sonrasında muhalif görüşler bastırılmayıp, tartışılmasına izin verilebilseydi, bugün yaşadığımız bazı sorunlar yaşanmayabilirdi’ diyor. Ümit ağabey çok haklı. Ne yazık ki Müslümanlar, kendi muhalefetlerini tarihin hiçbir döneminde üretemediler. Bugün olduğu gibi iç muhalefete tahammül edemediler.
Bırakınız, başkasının oy verme tercihini; aykırı düşünme özgürlüğünün olmadığı toplumlar gelişmez.
Tahammül, tahammül, tahammül…
Eleştiri, olgunluk ve gelişme.
Yazıların tamamını okumak için;
http://www.rotahaber.com/Iskenderpasa-nicin-kamikazelik-yapti_173343.html
http://www.timeturk.com/tr/makale/kemal-ozer/iskenderpasa-cemaati.html