Somali korsanları, PKK ve Blacwater

xxx65566

Nedir bu korsanlık meselesi? Güney Çin Denizi'nde, Hint Okyanusu'nda, Afrika açıklarında ağır silahlarla donanmış korsanlar gemileri kaçırıyor, milyonlarca dolarlık fidyeler istiyor, kıtalararası ticareti tehdit ediyor, NATO güçleri bu gemileri kurtarmaya çalışıyor, belli bölgeler donanma güçleri tarafından adeta kuşatılıyor, ama korsanlığın önüne geçilemiyor.

Küresel ekonominin iç içe geçtiği, siyasi ve askeri denetimden muaf neredeyse hiçbir toprak ve deniz bölgesinin kalmadığı dünyada yaşıyoruz. Sanki küresel olağanüstü hal uygulanıyor. Uluslararası güvenlikle hiç ilgisi olmayan bölgeler bile denetim altında tutuluyor. ABD yönetiminin Marmara Denizi'nde gemileri arama izni almak için Türkiye'de başvurduğunu hatırlayalım. Bu bir gösterge... Hiçbir güvenlik sorunu olmayan bölgeler bile kendi başına bırakılmazken yeryüzünün çok stratejik noktalarında hem de uluslararası askeri gücün denetlediği bölgelerde korsanlık faaliyetlerinin bu hızla yayılması düşündürücü.

Somali'den söz ediyorum. Son olarak bir Panama gemisi Somali açıklarında kaçırıldı. Daha önce Türk gemisi Neslihan kaçırılmıştı. Ondan önce içinde 33 tank ve silahlar bulunan bir Ukrayna gemisi yine korsanların eline düştü. Silahların Güney Sudan'a gönderildiği iddia edildi. Dahası gemideki silahların İsrail'le bağlantısının olduğunu öne sürenler bile çıktı.

Aynı bölgede bugüne kadar 80'e yakın gemi kaçırıldı. Bu gemilerden bir çoğu hala korsanların elinde. Türkiye'nin de katkıda bulunduğu NATO güçleri bölgede güvenliği sağlamaya çalışıyor ama göründüğü kadarıyla yeterli olmuyor.

Biraz geçmişe gidelim. Somali bölgesinden önce Hint Okyanusu'nda ve Pasifik'te korsanlık başlamıştı. Özellikle 11 Eylül ve Afganistan işgali öncesi giderek artan korsan faaliyetleri sonra birden kesildi. Faaliyetlerin durmasından sonra başka bir “korsanlık” deşifre oldu. ABD'nin hayalet gemileri. Yani işkence gemileri. Yani karakol gemileri. Yani sayısız insanı kaçırıp hapsettikleri, sorguladıkları gemiler… O insanlara ne olduğu hala bilinmiyor.

Aynı durum yılda 20 binden fazla geminin geçiş yaptığı Somali bölgesinde, Kızıldeniz'in çıkış bölgesinde başladı. Kızıldeniz, Yemen ile Somali'nin kontrol ettiği bölge dünyanın en önemli ticaret ve enerji boğazlarından biri. Bu yüzden ABD, 11 Eylül'den sonra bölgede bir donanma gücü tutmaya başladı. Cibuti adeta ABD'nin donanma üssü gibi. NATO üyesi ülkeler de aynı bölgede denetim yapıyor. Ama nedense korsanlık önlenemiyor.

Hatırlamaya devam edelim:

2006 Haziran ayından bir haber: “Somalili İslamcılar, başkent Mogadişu'nun kontrolünü ele geçirdi. Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın Somali kolu olan İslami Birlik Başkanı Şeyh Şerif Ahmed, Magadişu'nun kendi kontrolleri altında olduğunu ve çarpışmaların sona erdiğini açıkladı.”

ABD, 1993 yılında Somali'ye binlerce askerin katıldığı kanlı bir operasyon yapmıştı. Ama korkunç bir facia yaşadı. Tam bir fiyaskoydu. Bu operasyon için “Black Hawk Dawn” adında bir film bile çevrildi. Amaç, her zamanki gibi, insani bir müdahaleydi! Oysa beş ABD firması Somali topraklarının üçte ikisini petrol ve doğalgaz sondajları için neredeyse kapatmıştı. Operasyon, bu şirketlerin çıkarlarını güvence altına almak için yapıldı.

1993'teki operasyon bir başka şekliyle yeniden başlatıldı, şirketlerin önü açılacaktı. Birkaç ay sonra, o dönemde ABD'nin Irak ordusunun başında bulunan General John Abizaid, Etiyopya'ya gitti. Ziyaretin üzerinden birkaç gün geçmişti ki, ABD'nin finanse edip eğittiği 15 bin kişilik Etiyopya askeri Somali'ye saldırıya başladı. Hem de ABD özel birliklerinin öncülüğünde.

Somali petrol zengini bir ülke değil. Bilinen rezervi 200 milyar metreküp doğal gaz. Ama ülkenin çok zengin petrol ve doğalgaz kaynakları barındırdığı, hem Ortadoğu petrollerinin geçiş yolu üzerinde bulunması hem de kendi zenginlikleri nedeniyle ABD için yeni bir fırsat oluşturduğu biliniyor. Conoco, Amaco, Chevron, Phllips gibi ABD petrol şirketleri ülkenin bir an önce kontrol altına alınmasını ve sondajların başlamasını istiyordu. Bunun sonucu olarak ABD ülkedeki savaş ağalarını hem askeri hem de finansal olarak desteklemeye başlamış, George Soros'un kurduğu “Uluslar arası Kriz Grubu” da sahnede yerini almıştı.

Böylesine hassas, bu kadar yoğun askeri trafiğin yaşandığı yerde korsanlar gemileri kaçırıyor bugün. Anlaşılır gibi değil. Peki kim bu korsanlar ve gerçekten fidye için mi yapıyorlar bunu? Bence olay bu kadar basit değil.

Irak'taki işgal güçlerinin içinde paralı askerlerin, güvenlik şirketlerinin rolünü biliyoruz. On binlerce paralı askerin neler yaptığını. İçlerinden en önemlisi olan Blackwater şirketi Somali açıklarında korsanlarla mücadele için görevlendirildi. Bu şirketin olduğu her yerde pis işler yapılır. Katliamlar, insanlık suçları işlenir. ABD ordusunun kirli işlerini havale ettiği bir şirkettir. Felluce katliamının sebebi ve sorumluları da onlardı. Irak'ta kaybolan 190 bin silahın nerelere dağıtıldığını bilen, dağıtımı yönetenler de onlar. Bu silahların bir kısmını PKK'ya aktaran da Blackwater şirketiydi.

Şimdi Blackwater Somali açıklarında korsanlarla savaşacak. O zaman bölgede önümüzdeki dönemde çok ciddi gelişmeler olacak demektir. Bekleyip görelim