Kuzuların Sessizliği’nden (1991) bu tarafa, gizemli rollerin aranılan adamı Anthony Hopkins’in başrolünü üstlendiği Solace hakkında ilginç bir notla yazıma başlayayım.
Filmin, New Line Cinema tarafından alınan senaryosu, aslında Se7en (1995)’ın devam filmi olarak tasarlanmış ve projenin adı Ei8ht olarak düşünülmüş. Filmin ana karakteri ise Se7en’daki Dedektif William Somerset olacakmış. Ancak bu proje Se7en’ın yönetmeni David Fincher’in olumsuz karşılaması nedeniyle iptal edilmiş.
Bu bilgiyi özellikle verdim. Çünkü filmi izlerken ister istemez Solace’ın, kült filmlerin yönetmeni David Fincher’in elinde nasıl bir film olurdu diye düşünmedim değil. İlginç bir konunun yüzeysel bir anlatımla heba edilmesine tanıklık ettim doğrusu.
Geride hiçbir iz bırakmadan cinayet işleyen bir seri katilin üçüncü cinayetiyle başlıyor film. Olayı araştırmakla görevli iki ajan, herhangi bir ilerleme kaydedemeyince FBI’dan kendi isteği ile emekli olmuş John Clancy (Anthony Hopkins)’ten yardım isterler. Katil, cinayetlerle birlikte gizemli bir not bırakır: “Ben kimim? Ne yaparım? Nasıl yaşarım?” gibi.
Filmin en önemli handikabı yönetmenin kafa karışıklığı olmuş. Çünkü yönetmen finalde izleyenleri şaşırtayım diye düşünürken, filmin diyaloglarının ve görsel anlatımının yetersizliğini görememiş. Gizem adı altında çekilen bir filmden en azından biraz gerilim, biraz gizem beklemek hakkımız sanırım. Yönetmen bu eksikliği fazla abartmamak şartıyla erotizmle doldurayım diye düşünmüş ama doğrusunu isterseniz bunu da becerememiş. İşin komik yanı ise, dikkatli izleyiciler için filmin sonu da sürpriz sayılmaz.
Kafa karışıklığı konusunu biraz daha açayım: Film, mistik öğeler yardımı ile gerçek cinayetleri çözmek, ölümcül hasta olduğu bilinen insanların kendi rızası dışında öldürülmesini tartışmak, gerilim ve erotizm arasında bir karar vermek gibi konularda hangi yönü seçeceğini bilememiş, hepsinden biraz olsun diye karar verilince de hiçbir konu tam oturmamış ve havada kalmış. Bence film, yönü baştan karar verilerek çekilseydi daha oturaklı bir sonuç ortaya çıkardı diye düşünüyorum.
Colin Farrell, ilginç bir aktör. Oynadığı filmlerde, canlandırdığı karakterlere kendine has bir tarzla yorum getiriyor. Ama sıradan filmlerin, iyi aktörü olma dışında bir şans bulabilmiş de değil. Kült bir filmde kendisini izleyemeyeceğiz galiba.
Filmin, gizem vaat ediyor gibi gözükmesi bir yanılsamadan ibaret. Bu gizem medyumluktan öteye gerçekleşmeyince, bir müddet sonra sıkılmaya başlıyorsunuz. Anthony Hopkins ve güzel ajan Katherine Cowles (Abbie Cornish) sayesinde vasatı aşan bir filmden bahsediyorum.
İlginç bir konu, harika oyuncular, iyi kotarılmış oyunlar ama yetersiz bir yönetmenin elinde maalesef harcanmış bir film Solace.
Künye
Orijinal Adı: Solace
Senaryo: Sean Bailey, Ted Griffin
Tür: Gerilim, Fantastik, Polisiye
Ülke: ABD
Süre: 102 dak.
Yapım: Eden Rock Media, New Line Cinema
Yapımcı: Thomas Augsberger, Claudia Bluemhuber, Tripp Vinson, Beau Flynn, Matthias Emcke
Ortak Yapımcı: Wendy Jacobson, Adam Yoelin
Türk Dağıtımcı: Pinema
Basın Sorumlusu: Etienne Lerbret
Görüntü Yönetmeni: Brendan Galvin
Kurgu: Lucas Gonzaga
Sanat Yönetmeni: Cameron Beasley
Cast Direktörü: Deborah Aguila, Tricia Wood
Oyuncular: Anthony Hopkins (Dr. John Clancy), Colin Farrell (Charles Ambrose), Jeffrey Dean Morgan (Joe Merrivether), Abbie Cornish (Katherine Cowles), Matt Gerald (Agent Sloman), Jose Pablo Cantillo (Agent Sawyer), Marley Shelton (Laura Merrivether)
Yönetmen: Afonso Poyart