AKLIMA TAKILANLAR GÖZÜME TAKILANLAR
Siz Hiç Yedi Çocuğu Hafız Olan Birini Gördünüzmü?
Rasim Tok HocaBundan yaklaşık 6 yıl kadar önce Zeytinburnunda çalıştığım hastanede çarşaflı ve orta yaşlı bir hanımın ultrason muayenesini yapıyordum. Hastalarıma şikayetlerinin yanında muhtelif sorular sorarım. Bu hanıma da kaç çocuğu olduğunu sordum. Altı çocuğu olduğunu söyledi ve ardından ekledi altısı da hafız demez mi? Hayranlık ve gıpta ile karışık şok oldum. MaşaAllah Allah mübarek etsin dedim. Düşündüm düşündüm 1 değil 2 değil 3 değil 6 sı da hafız. Doğrusu böylesi enderi nadirattan bir durum olması lazımdı. Sonra yanımdaki yardımcım bu hanımın ailesi ile komşu olduklarını ve ailecek görüştüklerini söyledi. Aradan bir zaman geçti bu aklıma takıldı fakat sonra düşündüm bu altı hafız çocuk öyle sıradan bir evde yetişmiş olamaz. Allah böyle bir devleti herkese vermez. Bu ailenin babası saygın ve muhterem birisi olması lazım diye düşündüm. Birgün yardımcımın müezzin olan babasına (Zebur Yılmaz Hocama) bu çocukların babasını sordum. Onun bir ara Rizede Kuran Kursu Hocası olarak görev yaptığını ve İstanbula gelmesinde etkisi olduğunu söyledi. Şu anda Zeytinburnunda Telsiz Çarşı Camiinde İmam Hatip kadrosunda bulunduğunu fakat dört yıllık görevle yurt dışında olduğunu ve 4 ay sonra döneceğini belirtti. Bu mübarek şahsı tanımak istiyordum. T
Türkiyeye döndükten birkaç ay sonra ben de İstanbuldan ayrılmadan birbuçuk ay kadar önce Başakşehir İnsan ve Çevre Derneği olarak Sahih Kaynak Çalışması Programı çerçevesinde bir yatsı namazı sonrası randevulaştık. Biz görüşmemizi video kaydına alacağımız için bu mübarek hocamız da aşırı tevazuundan kendisinin öyle takva sahibi büyük birisi olmadığından bahisle mülakata yanaşmıyordu. Bu nedenle az daha mülakat akim kalıyordu. Neyse Hocamız bize hayatından kesitler aktardı. Bu arada bir yanlışı düzelteyim dedi. Hafız olan çocuklarım 6 değil 7 dedi. Hayranlığımız bir kat daha arttı. En büyük çocuğu kız ve 13 yaşında iken hafız bir trafik kazasında vefat etmiş.Hayatta 4 kız ve 2 erkek çocuğu var.
Hocamızı Karadenizli sanıyordum ama aslen Boşnak olduğunu öğrendik. 7-8 yaşlarında köyde camiye devam ettiğini bir gün 12-13 yaşlarında bir çocuğun köye gelip camide kürsüye çıktığını görünce bu çocuğa imrenmiş. O küçük vaize nerede okuduğunu ve kendisinin de ayni şekilde okuyup vaaz edip edemeyeceğini sormuş. O da okuduğu hocayı ve kendisin de isterse ve okursa vaaz edebileceğini söylemiş. Babasına o çocuk gibi okumak istediğini söylemiş. Babası çiftlikte bir sürü hayvanları olduğunu onlara bakmasını istediğini söylemiş. Neyse ısrarı üzerine babası okuyacağına söz verirse okumaya göndermeyi kabul etmiş. Nihayet istediği gibi o da 12 -13 yaşında kürsüye çıkacak vaaz edecek seviyeye gelir. Hocamız daha sonra muhtelif camilerde ve Kuran Kurslarında görev alır ve hafız yetiştirmeye başlar. Kendisine kaç hafız yetiştirdiğini sorduk. /7 si kendi çocuğu olmak üzere 114 hafız yetiştirdiğini söyledi. Bir soru üzerine kendisinin hafız olmadığını ve bunun içinde bir ukde olarak kaldığını söyledi. Biz de her halde bu nedenle bütün çocuklarıyla birlikte bu kadar hafız yetiştirmiş olduğunu söyledik. Kendisi hafız olsaydı belki bu kadar hafız yetiştirmek için azimli olmayacaktı.
Hocamız kızlarının hepsinin iyi bir evlilik yaptığını ve damatlarının da salih insanlar olduğunu söyledi. Hayatlarının bereketli olduğunu maddi bir sıkıntı yaşamadıklarını söyledi. Ben şahsen Kurana kendini adamış bu hocaefendinin yüzünde sekinet ve nur gördüm, Kendisi ve ailesi üzerinde Allahın hıfz ve himayesini hissettim. Rasim Hoca halen ayni camide imam hatip olarak görevine devam etmektedir.
Kıymetli okuyucu bu 7 hafız babası olmanın ne demek olduğunu bir düşünün. Kıyamet günü hafızların anne ve babaların başında nurdan taçlar olacak. Bu tac bir değil 7 tane Zaten kendisi ehli Kuran. Ayrıca konuşmalarından tasavvufi bir bağı da olduğu anlaşılıyordu. Ne büyük bir devlet. Hafızlar kaç kişiye şefaat edecekler bir düşünün.
Bu yazıyı sizinle paylaşmamın sebebi böyle müstesna insanların örnek olarak tanınmasını sağlamaktır. Toplumun dindar sayısının çoğaldığı fakat genel olarak dünyevileşmenin (sekülerleşmenin) de gittikçe arttığı günümüzde böyle zatların her seviyeden insanımıza (çocuktan emekliye kadar) tanınmasını sağlamaktır. İyi biliyorum ki hocam kendisinin bu şekilde tanıtılmasını tevazuundan ve şöhret afettir düşüncesinden istemeyecektir. Ama bu toplumumuzun böyle değerleri tanımaya ve kendi çocukları için model almaya ve göstermeye ihtiyaçları vardır diye düşünüyorum.
Ayrıca şu hususu da vurgulamak istiyorum. Böyle evlat yetiştirmek muhakkak zor ötesi zor bir iş. Kul Allah yolunda olur ve Allahtan ihlasla istemeyi bilirse mümkün olmayacak iş yoktur.
Allah böyle değerlerimizin sayısını artırsın, bizleri de yolundan ayırmasın.
Bu vesile ile bütün okuyucularımın 1 Muharrem Yeni Hicri Yılını kutluyorum.