Sevgili Okuyucular bugün son devrin bir başka büyük Alimi ve Mürşidi Kamili Merhum Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan Hocamızın 75. Doğum günü dolayısıyla siyaset hakkında birkaç görüşünü yazmaya çalışacağım.
Genelde muhafazakar kesimde Milli Selamet Partisinden kalma bir anlayış hakimdi. Seçimde dindar ve ehliyetli kimse ona oy verilir kazansın veya kazanmasın önemli değil, bizden vebal gider düşüncesi geçerli idi. Es’ad Coşan Hocamız % 99 u Müslüman bir ülkede neden masonlar solcular iktidar oluyor da İslamcı bir parti nasıl oluyor da %9 dan yukarı çıkamıyor diye eleştiriyor, Milli Görüş çizgisinin siyaset anlayışını tenkid ediyordu. Necmettin Erbakan Mehmed Zahid Kotku Rahmetullahi Aleyhin desteği ve manevi yardımı ile siyaset sahnesine başarılı bir çıkış yapmıştı. Ancak daha sonra N.Erbakanın siyasi mücadele her şeydir, seçimle iktidara gelirsek bütün meseleler çözülür sıkıntılar hallolur; Alimler amirlere(ulema ümeraya) biat etmelidir; muhafazakar gruplar ve cemaatler bize oy vermek zorundadır, oy vermeyen siyonizmin maşasıdır gibi beyan ve ifadeleri fikir ve görüşleri Milli Selamet Partisinin ve devamı partilere empoze etmesi, cemaatlar ve gruplar tarafından tepkiyle karşılandı. Bu nedenle Milli Görüş çizgisi milleti kucaklayamadı. Parti ile cemaat ayrışmaya başladı. Hocaefendi ise Alimler veresetül enbiya yani alimler peygamberlerin varisleridir, amirler değil diyordu. Emirlerin hatasını yanlışını kim düzeltecek diyordu.
Turgut Özalla da Ortak Pazar nedeniyle ayrı düşünüyordu. Hocaefendi Ortak Pazara girmemizi istemiyordu.
Hocaefendi hiçbir şekilde ne partiye ne de devlete boyun eğmiyordu. Dergahın her görüşte insana açık olması gerektiğinden partilerüstü konumda idi. İmamı Rabbaninin verdiği mücadelenin aynısını veriyordu. Alim olmanın gereği sultanlara sultaya tabi olmayı reddediyordu. Zalime tebessüm etmeye korkuyorum diyordu. Emperyalizmin tehlikeli gördüğü hareketleri kontrol etmek için liderlerini satın aldığını, alamadığını ortadan kaldırdığını veya etkisizleştirdiğini söylüyordu. Emperyalizmin bu oyunlarına ve baskılarına karşı Müslümanları uyarıyor bize de ‘’İcabında beni de dinlemeyin. Sizin bana tam bağlı olduğunuzu görürlerse sizi istedikleri gibi yönlendirmem için beni sıkıştırırlar bana baskı yaparlar diyordu. İki kiloluk bir salkım üzüm bütün taneleri ile sapından kolayca tutularak götürülebilir. Bir çoban koca bir sürüyü kolayca güdebilir. Sürü olmayın. Müstakil karar verebilmelisiniz. Ağabeylerinize tabi olmayın dinlemeyin hepiniz İsrailli askerlere taş atan çocuk generaller gibi olun ki sizi kontrol altına alamasınlar diyordu. Müslümanları daha aktif ve daha sosyal olmaya medeni cesaretlerini artırmaya çalışıyordu.
İslam barış dinidir sevgi hoşgörü dinidir diyenlere kızarak Ne demek hoş görü, İslam günahı edepsizliği hoşgörmez, küfürle batılla savaş dinidir. Hakkı tutup yerden kaldırma dinidir. İslamda Hakkın hakimiyeti için savaşılır. Peygamber Efendimiz ben rahmet ve harb peygamberiyim demiyormu diyordu. Burada sevgi ve hoşgörü ifadesinin yanlış kullanıldığını ifade ediyordu.
1991 seçimleri sırasında Esad Hocamız safra
kesesi ameliyatı olmuştu. Hastanede bulunduğu sırada Anadoludan ziyarete gelen arkadaşlar seçimde nasıl hareket edelim diye soruyorlardı.
Hocamız bu soruya cevaben bulunduğunuz il veya ilçede duruma bakın. Aranızda istişare edin. Güngörmüş alimlere danışın. Hayırlı ve iyi bir adayın seçilmesi ne kadar önemli ise hayırsız ve kötü bir adayın da seçilmesini engellemek o kadar önemlidir. Seçilme şansı olmayan iyi bir adayı seçeceğiz diye kötü bir adamın seçilmesine yol açmayın demişti. Ayrıca o dönem listede tercih imkanı vardı. Arka sıradaki bir aday tercih oyları ile seçilebiliyordu. Hocamızın yönlendirmeleri ile birçok seçim bölgesinde tercihle arka sıradaki iyi adaylar seçilebildi, ön sıradaki adaylar da tercih edilmeyince seçimi kaybetti. Nitekim Tayyip Erdoğan da ilk milletvekilliği seçimini ön sırada olmasına rağmen tercihli oylarla kaybetmişti. Bu kayıp onun Belediye Başkanlığı yolunu açmıştı. Bize şer görünen olaylar aslında hayırdır denilecek bir olay olmuştu. Seçime az bir zaman kala tercih sistemini çalıştırıp parti liderlerinin istediği adayların seçilemeyip istemediği adaylar seçilince 1995 seçimlerinde tercih sistemi kaldırıldı.
Şunu söylemeden geçemiyeceğim dikkatimi çeken Hocaefendimiz bu bence dahiyane görüşleri çalakalem ayaküstü denilecek tarzda söylemişti. Buradan Esad Hocamızın feraset ve makamı hakkında bir fikir verir diye düşünüyorum. O zamana kadar doğru yapıyoruz diye ne kadar çok yanlış yapmışız? Bir çok seçim bölgesinde dindar birini seçeceğiz diye solcu veya inançsız adayların seçilmesine sebep olunmuştu. Siyasetle her şeyin hallolacağına inandırılmıştık.
Ayrıca oy vermekle herkes mesuliyetten kurtulduğunu düşünüyor, inanıyordu. Hocamız oy verdiğiniz seçilen kişileri takip edin sözlerini yerine getirip getirmediğine bakın. Çalışmalarını kontrol edin başarılarını takdir edin, başarılı değilse hesap sorun diyordu.
Dananın Kuyruğu
1994 Mahalli Seçimler öncesindeyiz. Tayyip Erdoğan İstanbulda Melih Gökçek Ankarada Refah Partisinden ve Burhan Özfatura da İzmirde DYP den Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldular. Es’ad Coşan (RA) Hocamız İslam Dergisindeki Başmakalesinde ‘’Bu seçimde dananın kuyruğu kopacak’’ diye yazdı. Ben de arkadaşlarıma dedim ki bu üç aday seçimi kazanacak. (Burhan Özfatura da dindar bir aday idi) Yoksa başka türlü dananın kuyruğu kopmaz dedim. Nitekim öyle oldu. Bu Hocamızın öngörüsü ve değişik ifade tarzı idi. Çoğu kimse Tayyip Beyin İstanbul Belediye Başkanlığını kazanacağını tahmin etmiyordu. Diğerleri için de Ankarada ve İzmirde seçimi kazanmaları beklenmiyordu.
Sevgili Dostlar Hakiki bir Alim ve Mürşidi Kamil olan Hocamızı sizlere anlatmak aslında beni çok aşıyor. Ancak gönlüme gelen ve kalemimin yazdığı dilimin döndüğü kadar birkaç hususu sizlerle paylaştım. Kusurumuz varsa affola. Allah mübarek Üstadımıza lutfu keremiyle muamele eylesin.