Bu tarz yazı ilk defa yazıyorum. Siyasetle uzaktan yakından alakam yoktur. Kardeşime ve babama sorarım siyaseti. Onlardan alırım bazen haberleri, olup bitenleri. Yani açıkcası pek alakam yoktur. O zaman nasıl yazıyorsun bu konu hakkında diyenleriniz olacaktır elbette. Bildiğim kadarıyla yazdığımı belirtmek isterim. Sadece bildiğim ve tarta bildiğim kadar yazıyorum. Ya da mantığıma yatan şeylerden bahsedeceğim. Siyasette bir değişim olmuş. Saadet partisi bölünmüş. Ve Saadet Partisi (SP) olağanüstü Büyük Kongresi'nde yeniden genel başkan 84 yaşındaki dedeciğim Erbakan hocam seçilmiş. Milli görüşün kongrelerine zamanında bendeniz de birçok kez katılmıştır. Pek çoşkulu geçer. Bayraklar sallanır, marşlar söylenir, tekbirler getirilir. Adeta bayram havası yaşatılır insanlara. Geçtiğimiz Pazar günü Atatürk spor salonunda da sanırım aynı tablo yaşanmış. Güzel çok güzel, tebrik ediyorum Erbakan hocamı. Hayırlı olsun. İşin güzel tarafı bu kadar!.
Şimdi realiteye dönelim…
Bundan sonra ne olacak?
Pek birşey olmayacak açıkcası. 84 yaşındaki dedeciğim neler yapacak, neleri değistirebilecek? Halis niyetle geldi partisinin başına bundan hiç şüphem yok. Allahû alem.
Yazar arkadaşlarımızdan birisi şöyle söylemiş ben de katılıyorum;
„…Erbakan’ın zekası iktidara gelmelerinin imkansız olduğunu idrak edecek kapasitededir. Ama inşaallah biz geleceğiz diyor. Neden kendisine samimi şekilde inanan ve güvenen gençlere bunu yapıyor?...“
Hocamın zekasını bilenleriniz bilir zehir gibidir. Maşaallah Rabbim daim etsin. Bu konuda ben de kendisini anlayamıyorum. İktidarda olanlara destek vermek yerine, illa iktidara gelebilmek için yapılan konuşmalar verilen uğraşlar ve vaadler. Bunlar boş şeyler değil mi. Ya da ben mi abartıyorum siyaset adamı olmadığımdan!? Olabilir mi acaba?
Bana birşeyler söyleyin…
Muhabbetle efendim