Ama asıl diğer bir konu var ki, içinde samimiyetin, inancın, itimatın, vefanın her dem toplum tarafından sorgulandığı ve vicdanlarda yargılanıp mahkum edildiği bir konu bu
Adı ne olursa olsun bir makama, bir mevkiye gelenlerin ne yazıktır ki, davranışlarının adeta bir kısır döngü içinde acımasızca eleştirdikleri bir öncekilerin tekrarı olduğunu görmekte gecikmezsiniz
Adam, bırakın oylarıyla güvenleriyle göreve geldiği halkına sırtını çevirmeyi, başından bu yana birlikte yürüdüğü yolda, hiç yanında görmediği, bilmediği hatta karşı kulvardaki insanlara ram olmuş da, kader birliği yapıp birlikte adım attığı, siyaset hayatında omuzlarında yükseldiği arkadaşlarının, dostlarının uzaklarına düşmüş Etrafınızda bunun sayısız örneklerini görürsünüz
Geçtiğimiz günlerde geldiğim Samsun'da, bir dostumun dükkanında sohbet ederken yoldan eski bir belediye başkanı geçiyordu Yol üzerinde çay ocağı var Bu çay ocağı,hemen hemen her partiden insanların uğrak yeri, insanlarının Samsun'da siyaset yapan simalara yabancı olmadığı, politikanın fazlasıyla konuşulduğu, bildiğim bir yer O belediye başkanını herkes gördü ama biri kalkıp ta Sayın başkanım buyurun bir çayımızı için demedi!..Üstelik gördükleri halde, gözlerini başka tarafa kaçırmalarını görmek içimi burktu İnsan kazanamamanın dışında her şeyi kazanmış olsa da, belediye başkanlığı yapmış birinin koca bir hizmet dönemini beyhude geçirmiş olduğunu görmek beni daha da üzdü Ne acı değil mi?..
İnanın, döneminde benzer yolu izlemiş-yahut izleyen eski,yeni milletvekilleri için de, siyasetin değişik kademlerinde görev yapmış olanlar için de durum bundan farklı değil
Hassasiyetlerinin içinden savunarak geldiğiniz insanınızın değerlerini, değerlerinizle birlikte bir bir terk ederek, sonunda yine halkınızın ayaklarının dibine vurulmuş bir güvercin gibi çırpınarak düşmek, ne yaman bir çelişkinin içler acısı sonudur
Sorsak, isminden vefayla, övgüyle, Bu insan,görevinin hakkını vermiştir arkadaş! diyerek üzerinde ittifak edilen, siyasetin içinde olanların yada siyasete ilgi duyanların idolü, ekolü olmuş dünden bugüne kaç isim sayabilir yahut hatırlayabilirsiniz?..Saydıklarınız ve hatırladıklarınız bir elin parmaklarını geçer mi?...
Unutmamalı ki, dün elleri sıkılıp, yüzleri öpülerek çıkılan, bugün sırt çevirip burun kıvrılan, gönül kazanmak yerine, tekme atmanın yeğlenildiği yerden inildiğinde, o zaman da sırt çevirip burun kıvırma ve tekme atma sırası halka geliyor Halkın tekmesi de böyle oluyor demek ki
Tıpkı denizde ayağın altından kumların çekilmesi gibi, bir gün eldeki imkanları gidince yine eski dostlarının yanında teselli arayan çok insan gördü bu millet
Bugün canınızı yakan dikenler, dün ya temizlemedikleriniz, ya da ektiklerinizdir sözü her şeyi anlatmaya yetiyor aslında
Siz yeter ki, dikenleri temizleyin, yenilerini ekmeyin de, yarın canınızı yakarsa da Balık bilmezse, Halık bilir der geçer, gam yemezsiniz
Neticede, bir siyaset adamı için,Besmeleyle başladığı siyaset hayatını deyim yerindeyse Şeytan ayetleriyle bitirmiş olması kendi ve toplumu adına ne hazin bir öyküdür
Siyaset; niyetlerde ve davranışlarda bu kısır döngüyü, bu bir öncekilerin tekrarlarını tersine çevirecek Yarın, Nasıl bilirdiniz?sorusunu, halkının malını kendi malı, canını kendi canı gibi bilen, dürüstlüğü, aklı, alçakgönüllülüğü,insanına ve toplumuna olan sevgisi, saygısı, kabul gören hizmetleri, şefkati, merhameti, kısacası insanlığıyla gönlünü fethettiği halkının, bir an bile tereddüt etmeden gönülden samimiyet içinde İyi bilirdik diye cevap vereceği Cüzdanıyla-vicdanını karıştırmayan Asli mecrasına dönerek, kendini, ciğerlerine doldurduğu temiz havayla siyaset meydanında mertçe güreş tutacak babayiğitlerini arıyor