Şişman kediler faaliyete geçti bile

xxx78

Yoksa kapatılma davasının sonunda Ak Parti'nin alacağı biçimi görmeden merkezi yeniden dizayn etmeye mi karar verildi?

Toplum mühendislerinden beklenen, Türk siyasetini yeniden dizayn etmeleri; Ak Parti'yle ilgili kapatma davası mühendisliğe soyunanlara bu imkânı sağlıyor. İşte görüyorsunuz: Bir yandan başarıyı sırt-sırta vererek sağlamış Ak Parti kurucusu iki önemli şahsiyetin arasına kara kedi sokmaya çalışıyor, bir yandan da 'elde var bir' saydıkları kapatma kararı sonrası kendi başlarına kalacağını hesap ettikleri milletvekillerine bir 'baş' arıyorlar.

Daha ölmediği halde Ak Parti mirasını şimdiden paylaşmaya başladı toplum mühendisleri...

CHP'ye (hatta belki MHP'ye de) tırpan atmalarını bekliyorduk, ama bunun için kapatma davasının sonuca erişmesini bekleyeceklerini düşünüyorduk. Deniz Baykal ve yakın kadrosu 'sol muhalefet' görevini iyi götüremiyor; daha da önemlisi 'iktidar alternatifi' olmaktan hayli uzak görünüyorlar. Oysa Ak Parti'nin Meclis kadrosunun dağılıp tabanının şaşkınlık içine düşeceği varsayılan karar-sonrası tabloda 'iktidara alternatif' bir partiye ihtiyaç olacak.

Siyaseti yeniden biçimlendirmeye kalkışanlar bir erken -hatta baskın- seçim ihtimaline karşı merkezin solunu da eş zamanlı düzenlemeye karar vermişe benziyorlar. Hesapları, partisi kapatılan ve bir ara seçimle Meclis'e dönemeyeceği açıklanan Tayyip Erdoğan'ın “Ya herro, ya merro” diyerek ülkeyi derhal seçime götürebileceği... Böyle bir durumda siyasetin sol cephesi de yeni görüntüsüyle hazır bulunmalı diye düşünüyor olmalılar.

Yeniden dizayn girişiminin adresini hayli zamandır biliyoruz: TÜSİAD... Gönüllerinde yatan aslanın kendi içlerinden birini siyasete soyundurup ülke yönetiminde söz sahibi yapmak olduğu çok belli; ancak o noktaya kadar zorlanacak bir toplum mühendisliğinin ters tepebileceği endişesi taşıyorlar. Bu durumda yapabilecekleri de, ortaya sürebilecekleri isimler de sınırlı.

Gözlerinizi kapatsanız ve “Kim olabilir?” diye düşünseniz, TÜSİAD'ın sahneye çıkarmaya niyetlendiği önemli şahsiyeti tahmin edebilirsiniz: Kemal Derviş... TÜSİAD 2008'in ilk Yüksek İstişare Konseyi toplantısını bu yıl ilk kez geniş tabanlı bir buluşma zemini haline dönüştürdü. İstanbul Dükalığı tarafından geleneksel olarak horlanan hemen her kuruluşun lideri dün yapılan istişare toplantısına davetliydi. TOBB, TİSK gibi işadamları örgütlerinin liderleri yanında DİSK'in başkanı da yer aldı istişare toplantısında. TÜRK-İŞ'in eski başkanı da çağrılıydı.

Türkiye'nin içinden geçtiği sıkıntılı dönemde sivil toplum örgütü liderlerinin bir araya gelip siyasete çıkış aramalarında garipsenecek bir yön elbette yok; sürpriz bir konuğun da katılacağını duymasaydık bu çabayı alkışlanacak bir arayış olarak görebilirdik de. Ancak hem TÜSİAD'ın yeni bir iktidar arayışı ayyuka çıktığı için, hem de Kemal Derviş'in 'sürpriz konuk' olarak davet edilmesi yüzünden, bu toplantıya farklı bir gözle bakmak gerekiyor.

UNDP gibi dalları budakları her yere uzanan itibarlı bir uluslararası kuruluşun tepe yöneticiliğini bırakır da vaktiyle bir kenarından bulaştığı yerli siyasete yeniden “Merhaba” der mi Kemal Derviş? 2002 seçimini de 'Derviş faktörü' üzerinden istedikleri sonucu almak amacıyla kullanmak istemişti İstanbul Dükalığı, 'sürpriz konuk' sağını solunu şaşırıp yanlış yere kapak atarak o zaman kendilerini hayal kırıklığına uğratmıştı. Kendisini yakından tanıyanlar bugün de “Derviş bu zahmetli işe soyunmaz” görüşünde.

Kendisi soyunmazsa bile katılanlara akıllar verebilir Kemal Derviş. O toplantıya katılanlardan bir lider adayı çıkarmak üzere ısrarcı olabilir. Hatta TÜSİAD'ın 'merkezin solunu yeniden düzenleme' amaçlı kalkışması, dünkü toplantıyla, 'merkezi Ak Parti'den kurtarma' hamlesine dönüşebilir. Sağı ve soluyla merkezin dizaynı gibi iki iş birden eş zamanlı kotarılarak...

Toplantının kendisi önemli değil de arayışın anlamı dikkatle not edilmeye değer: İstanbul Dükalığı TÜSİAD eliyle siyasete el koymaya kararlı görünüyor. Bakalım, yaklaşık 300 aileden oluşan TÜSİAD camiası 16,5 milyon oyu geçersiz kılacak bir formülle istediği sonucu almayı başaracak mı?