Önce Slobodan Miloseviç yakalandı… Lahey Adalet Divanında yargılanmasına başlanmıştı ki kısa bir süre sonra intihar etti.. Ardından Radovan Karadziç… En sonunda da General Ratko Mladiç.. 1992-95 yılları arasına yüzbinlerce Boşnağın ölümünden sorumlu Sırp Çetnik çetesinin ele başları birer birer yakalandı…
Ratko Mladiç’i bir çoğumuz Srebrenitza katliamından sonra yapmış olduğu : Türklerden ve Müslümanlardan intikamımızı aldık sözleriyle hatırlıyoruz.
15 000 kişinin öldürüldüğü Srebrenitza katliamı; Srebrenitza’da başlayıp Tuzla’da son bulan güzergah üzerinde birkaç gün gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşti.
1992 -95 yılları arasında Bosnayı kan gölüne çeviren, onbinlerce kadının ırzına geçilmesine neden olan, yüzbinlerce kişinin ölümünden sorumlu Sırp Çetnik ordusunun komutanı general Ratko Mladiç’in "kin kusan" açıklamaları o dönemde hepimizin tüylerini diken diken etmişti…
Srebrenitza katliamının yaşandığı bu yola Boşnaklar “ölüm yolu” diyorlar. Her yıl Temmuz ayında o günün anısına 110 km'lik mesafe 3 gün içinde dünyanın dört bir yanından gelen aktivistlerin katılımıyla kat ediliyor.
Srebrenitza’da akü fabrikasının içinde başlayan trajedi Tuzla’da son buluyor..
7 yaşındaki küçük çocuklardan başlayıp, ölmek üzere olan ihtiyar insanlara varıncaya kadar tüm erkekleri dehşet verici bir katliama kurban gitmesine neden olmuş insanlık müseveddesi bir alçağın yakalanmış olması olayın mağdurları açısından sevindirici .
Tabiki öncesinde Srebrenitza'yı önce silahsızlandırıp sonrasında savunmasız Boşnaklar’ı Sırp Çetnik güçlerine teslim eden Birleşmiş Milletler Hollanda askerlerini de unutmamak lazım…
O dönemde esir alınan bir avuç Hollandalı ile 15 000 Boşnak "takas" edilirken Tüm Avrupa olup bitenlere sadece seyirci kalmakla yetinmişti.
Bosna Savaşı’nın son yılında olan bu hazin olaydan sonra" Dayton anlaşması" gibi adaletsiz bir anlaşma Avrupa liderleri ve Amerikan Başkanının baskısı altında Aliya İzzet Begoviç’e imzalattırılmıştı.
Aliya İzzet Begoviç o dönemde bu anlaşmanın kendisinde yarattığı rahatsızlığı şu sözleriyle ifade ediyordu: Önümde iki seçenek vardı; bunlardan bir tanesi adaletten tamamen uzak böyle bir anlaşmaya imza atmak ama daha da kötüsü ülkeme savaşa devam ediyoruz diye dönmek.
Aliya İzzet Begoviç en iyi savaş en kötü barıştan daha iyidir diye düşünmüş olacak ki Dayton anlaşmasını istemese de imzalamak zorunda kaldı.
Onbinlerce Boşnak kadına tecavüz edip sonrasında hamile kalan kadınları düşük yapmalarına engel olmak için "tecrit "ortamlarında tutup sonrasında sağlıklı koşullarda doğum yapmalarını sağlayan, Bosnayı 3 yıl içinde tanınmayacak hale getiren, yüzbinlerce masum insanın ölmesine neden olan tüm savaş suçlularının tutuklandıklarını görebilmeyi umut ediyorum.
Keşke idam cezası kaldırılmamış olsaydı ...En azından böyle durumlar için …