Türkiye’nin yiğidi gitti ve giderken de arkasından büyük bir üzüntü ve gözyaşı bıraktı. Sadece kendi fikrinde ve düşüncesinde olanlar değil tüm Türkiye O’nun için üzüldü ve ağladı.
O öldükten sonra acabalar da bıraktı. O’nun ölümünün ardından çok sorular var. Öldü mü yoksa altında başka çıbanlar da mı var?
28 Mart 2009 tarihli Zaman Gazetesi'ndeki köşesinde Ali Bulaç’ın helikopter kazasıyla ilgili sorduğu birçok soruları var. Bunlar özet olarak şöyle;
1. Yazıcıoğlu helikoptere binmek istemediğini “Beni öldürmek mi istiyorsunuz?” diyerek belirttiği halde neden binmişti? Zorladılar mı?
2. Helikopter pek güvenli olmadığı söylenirken niye bir araştırma yapılmadı?
3. Helikopter Yazıcıoğlu ve yanındakileri almadan önce başka bir yere uğramış. Acaba yakıt için mi gitti yoksa başka bir şey mi vardı?
4. Helikopter düştükten sonra hep medyada bilgi kirliliği vardı. Bir ara Kayseri valisi Yazıcıoğlu’nun hastaneye yattığına dair bilgi verildi. Bu bilgi kirliliğinin altında acaba aramalara geç başlanılması mı istendi?
5. Niçin 47 saat sonra enkaza ulaşıldı? Bu kadar teknoloji varken, kilometrelerce uzaktan bir adamın kılını bile görebilecek kadar yüksek bir teknolojiye sahipken niye enkaz yeri tepsi edilemedi? 112’den bir bayan dakikalarca muhabirle görüşmüş olmasına rağmen. Hadi onu bırakın niçin başka kaynaklardan yardım alınmadı ve BBP’liler ile koruyucuların ve köylülerin dediklerine niye kulak verilmedi?
Enkazın aranmasında büyük bir zaaf vardı. Belki bunda devletin suçu yoktu ama hata ve ihmali çoktu.
Öyle ya da böyle sonuçta bir yiğidi ve arkadaşlarını toprağa vereceğiz.
Günümüzde herkes bir senaryo çizerken ben de bu yazımda fantastik bir senaryo çizeyim dedim.
Merhum Yazıcıoğlu’nun öldürülmesinin ardından hâlâ bitmemiş olan Ergenekon Terör Örgütü mü var? Örgütün güç gösterisi midir? Halen ulaşılmamış bir numara var. O numara acaba yurt dışında mıdır?
Ayrıca seçim öncesi bir kaos oluşturmak mı istediler? Hatta seçimi ertelemek ya da içine şaibe mi düşürmeyi mi düşündüler?
Bakın siz bizim bütün pisliklerimizi ifşa ettiniz ama bir helikopteri bulamıyor musunuz demek istiyorlar?
Ve biz hâlâ bitmedik ayaktayız demeye mi getiriyorlar?
Bizim fikrimizde olmayanları biz harcamasını biliriz mi diyerek başkalarına korku mu salmaya çalışıyorlar. Yazıcıoğlu da onların karşıt fikrindeydi ve 28 Şubat’a karşı dik duruşunu göstermişti.
Ey Erdoğan kendine dikkat et tehdidinde mi bulunuyorlar?
Galiba Türkiye büyük bir süreçten geçecek. Gelecek çok şeylere gebe. Onun için devlet büyüklerinin tedbiri elden bırakmamaları gereklidir. Önemli bir ikinci ölüm haberi Türkiye’nin gidişatını bozabilir.
Bu da benim fantezilerim. Bakalım neler olur? Bekleyelim ve görelim..!