İki araç İstanbul Maltepe’de karşı karşıya geliyor. Yol tartışması kavgaya dönüşüyor. Kavga sonunda genç bir adam bıçaklanarak öldürülüyor.
Dün akşam haberlerde görüntülerini izlediğimiz ama benzerleri ile son zamanlarda sürekli karşılaştığımız bu haber hepimize çok şey söylüyor.
Gideceği yere 5 dakika sonra varmaya razı olsa problem kökten çözülecek. Ama acelesi var adamın. Yüksek süratle yolda zikzaklar çizerek defalarca trafik ihlali yapıyor, çok sayıda sürücünün ile birlikte kendi hayatını da tehlikeye atıyor.
Nedir bu telaş? Nedendir bu acele? Bu sabırsızlığa sebep nedir?
Dünya ciddi bir ekonomik krizin etkisi altında.
Türkiye de bu krizden payına düşeni fazlası ile almış durumda. Faturalarını ödeyemeyen aile reisleri gergin.
Kiralarını aylardır veremedikleri için ev sahibi ile karşılaşmaktan kaçınan aileler mahcup.
Aylardır aradığı işi bir türlü bulamayan işsiz adamın sinirleri harap olmuş durumda.
Bu ülkenin kanaat önderleri, öğretmenler, anneler, babalar, parti liderleri gerginliği yatıştıracak mesajlar vermeli.
Akraba ve arkadaş çevremizde bulunan işsizlerin evlerinde nasıl büyük bir sıkıntının yaşanıyor olabileceğini merak edip onlarla yakından ilgilenmeliyiz.
Bugüne kadar işsiz akrabalarımızı ihmal etmiş, borçlu arkadaşımızın rahatlaması için yapabileceklerimizin çok azını ortaya koymuş olabiliriz.
Ama bugün epeyce bir vatandaşımız için bıçak kemiğe dayanmış görünüyor.
Bunu anlamak için bir günlük haberleri okumanız, izlemeniz fazlasıyla yeterlidir.
2002 yılı eylül ya da ekim ayında büyükşehir statüsünde bir ilimize gitmiştim. Bülent Ecevit hükümetinin son günleri idi ve 2001 ekonomik krizinin etkileri devam ediyordu.
Yaptığım görüşmede Sosyal Yardımlaşma Vakfı yetkilisine söz konusu ilimizde kaç fakir aile bulunduğunu sordum. Yetkili şunları söyledi:”Bizim il merkezimizde gerçek ihtiyaçlı 1500 aile var. Fakat Ankara’dan yardım dağıtımlarını artırmamız için talimat ve para geliyor. Kriterlerimizi rahatlattık ve 7500 aileye ulaştık.”
Devletin ilgili birimleri bugün de giderek artan gerginliği azaltacak destek çalışmalarına ağırlık, öncelik ve hız vermeli.
Geçmişte yaşadığımız ekonomik krizleri derin yaralar almadan atlatabilmiştik.
Vatandaşın sokaklara dökülmeyişini, işyerlerinin yağmalanmamasını -benzer durumlarda büyük sosyal patlamaların görüldüğü ülkelerdeki örnekleri hatırladığımızda- sağlam aile yapımıza ve genlerimizde var olan dayanışma ruhuna bağlamıştık.
Bugün dünden bir fark var. Bu ülkede dayanışma ruhu birkaç oy fazla almak için bazı siyasi partilerce seçim çalışmaları boyunca hırpalandı.
Birkaç kuruş daha fazla kazanmak için bu ülkenin aynı zamanda işadamı bazı medya patronları bir yardım kuruluşu üzerinden aylarca linç kampanyası yürüttü.
O siyasiler ve medya patronları güven köprülerinin yıkılması anlamına gelen her hamlede, attıkları her adımda bu ülkenin sosyal yapısını, dayanışma ruhunu, yardımlaşma anlayışını da zedelediler, zayıflattılar.
CHP yönetimi partililerini öyle gerdi, öyle kışkırttı ki, İstanbul Kâğıthane’de, Karabük ve Ankara Polatlı’da Deniz Feneri Derneği yardım araçları saldırıya uğradı. Saldırganlar kendilerinin CHP’li olduklarını açıkça haykırmaktan çekinmediler.
32. Gün programında CHP’li bir şahıs Deniz Feneri yardımlarının azalmasına sebep oldukları için sevincini coşku ile dile getiriyor, “Oh olsun, çok mutluyuz” diyordu.
Bugünkü tablo ile kimse övünemez.
CHP Lideri Baykal seçim sonrasında gittiği Antalya’da yine Deniz Feneri’ni konuşmuş. CHP’li yetkililer Deniz Feneri üzerinden prim yapma gayretinden artık vazgeçip ülkemizdeki gerginliğin azalmasına hizmet etmeliler.
Gerginlikten sadece sınırlı bir çevre, bir dernek zarar görmez. Bütün bir ülke, sosyal dokumuz ve geleceğimiz bu sorumsuz çıkışlardan olumsuz etkilenir.
Ülkemizin huzur ve güveni için hepimizin yapabileceği işler vardır. Devlet, sivil toplum kuruluşları ve kişiler üzerine düşeni yapmalı ve ekonomik sıkıntıdan her an patlama noktasına doğru ilerleyen ailelerimize kol kanat gerilmeli.
Genel gergin atmosferin devamı ya da daha da çekilmez hale gelmesine kimse katkı sağlamamalı. Bunu yapan herkes, kendisinin de soluduğu atmosferin oksijenini azaltmış olacaktır.