Sanatçı Kemal İnci’nin Yeşilcam Anıları isimli son eserini kendisinden imzalı almak Akhisar Kitap Fuarında nasip oldu.
İnsanın ekrandan tanıdığı biriyle söyleşi yaparak kitabını alabilmesi gerçekten müthiş bir şey… Türk sineması ile büyüyen bir nesilden gelen ben, kitabı okumak için inanın sabırsızlandım.
Yedinci baskısı Pandora yayınlarından çıkan eseri, yazar Kemal İnci tabiri caizse bütün samimiyetiyle yazmış. Daha önce bir şiir kitabını okuyuşuyla buluşturan sanatçımız bu kitabında sadece anılarını değil okuyan, anlayan, düşünen herkes için birçok noktaya değinmiş. Bu kitap sadece sinemayı sevenlerin değil, herhangi bir amacı olan herkese ders verecek nitelikte. Yazar, şair, sanatçıların da mutlaka okuması gereken bir eser. Çünkü… Onu sonra anlatayım.
Mizampaj ve kapak tasarımı Maskot Ajans tarafından yapılan kitap 304 sayfadan oluşuyor. Ben uzun ve sıkıcı tasvirlerin aksine direkt konuya giren kitapları çok severim. Bu eserde de beş buçuk yaşında iken annesi ile gittiği King Kong filminde gözlerini fal taşı gibi açıp makinadan gelen ışığa baktığını, salondaki heyecanından herkesi rahatsız ettiğini ama aldırmadığını, sinemaya büyülendiğini ve o filmin dönüm noktası olduğunu ilk sayfada anlatarak bir giriş yapılmış.
Ben küçükken öğretmencilik oynardım, Sayın Kemal İnci’de mahalle çocukları için kendi icadı olan karton kutular, ağabeyinin renkli çizgi romanları, ablası Sıdıka’nın ipleri ve akla hayale gelmeyecek malzemeler ile hazırladığı film şeridini mahalle çocuklarına sinema olarak sunuyor. Peki bu sunum, bu çaba sinema aşkının küçük yaşta başladığının kanıtı değil de nedir? Annelerin rahatlıkla yanına gönderdiği çocuklara yaptığı bu gösterilerle sinemaya ilk adımını atan İnci, biriktirdiği parasıyla sürekli film izleyen zaman zaman farklı şehirlerde yaşamak zorunda da kalsa İstanbul’da yaşamayı Yeşilçam için seven, her fırsatta kendisini o sokakta bulan bir genç… Tanıştığı kişiler ondaki bu sevgiyi gördükçe onu yavaş yavaş nasıl bağırlarına basıyor ve yardımcı oluyorlar okudukça düşünüyor ve “İnsan amacına ulaşmak için ne çok fedakârlık yapıyor. İnsan hayalleri uğruna nelere göğüs geriyor? Biliyorsunuz ki hiçbir insan oturduğu yerde başarı elde edemiyor. Çaba, azim, sabır nasıl olur anlıyorsunuz,” diyorsunuz. Samuel Smiles’in dediği gibi; “Dünyada insana yardım eden şey, tesadüf değil, azim ve sebattır.
Kitabı okurken “Aaaa, demek bu böyle oluyormuş, bu filmi seyretmiştim hatırlıyorum, demek Bilal İnci onun kardeşiymiş, Fatma Girik’i on beş yaşında tanıyıp yardımcı olan oymuş, gibi binlerce cümleyle birlikte ara ara ve daha çok sonlara doğru konulmuş siyah beyaz, kitaba hakkını veren nostaljik resimlere de bakıp dinlendiğimi ifade etmeliyim. Kitabı okurken kaç film seyrettim, kaç kişiyle samimi oldum tahmin edemezsiniz.
Figüran bulmanın bile önemli bir iş olduğunu hiç düşünmemiştim doğrusu. "Ya sana zahmet şu sokaktan simit diye bağırarak geçiver, al şu tepsiyi de başına" denilen herkes geçmeye hazır diye düşünürdüm. O ile torpil gerektiren, plan program gerektiren ciddiyet isteyen bir işmiş. Figüranlıktan yükselttiklerini, Hülya Koçyiğit, Erol Taş gibi birçok ismi sayfalarda okudukça daha yakından tanıdım. Eh, eskiden magazin programı yoktu, sadece iyiler akılda kalırdı. O yönetmenlikten oyunculuğa geçen farklı bir yöntemle sinemada bulunan, yaptığı dört besteden biri olan "Yıldızlar Rıhtımı" tam yirmi sekiz sanatçı tarafından okunan bir senarist, yapımcı, güftekar, oyuncu, tiyatrocu.
Biz izlediğimiz filmlerde oyuncunun rol yaptığı karaktere sahip olduğuna inanırız. Erol Taş’a olan nefretimiz (!) Hülya Koçyiğit’e olan sevgimiz hep bundandır. Sanatçımız Kemal İnci’nin İkinci Bahar dizisindeki o sabırlı, anlayışlı, zengin müteahhit rolü benim için unutulmazlar arasındadır. Ah ne üzülürdüm o diziyi seyrederken…
Tiyatro deneyimleri, ışık ve kameramanlık, asistanlık, yapımcılık ara ara oyunculuk derken kendisini hayal ettiği yerde bulan ve henüz küçükken on kuruşa izlettiği karton sinemasını gerçek yaşama uyarlamaya başaran hikâyesini okurken “Hayallerimden vazgeçemem” diye bir karar almanız kaçınılmaz.
Yarım kalan bir çünkü vardı; daha ne olsun diyorum,
Keşke hepimizin başkalarına şevk ve azim verecek böyle bir eseri olsa…
İyi ki okumuşum dediğim kitaplardan biriydi. Nice baskılara diyelim.