Ergenekon, Balyoz, PKK üçlüsü şimdilerde çıkarları için şeytan üçgeni kurmuş durumda.
Halkın oyu ile seçilmiş parti ve bağımsızlar bu oyuna alet ediliyor. Belki de çok iyimser yaklaşıyoruz, kasten yapıyorlar demeliyiz.
1999 yılında Fazilet Partisi Milletvekili Merve Kavakçı’ya mecliste yemin ettirmeyen, halkın iradesini hiçe sayan Meclis İradesi bu sefer de halkın iradesine karşı gelerek vazifelerine karşı protesto hazırlığındalar.
Niçin:
Olmayacağını bile bile aday gösterdikleri Ergenekon tutuklusu vekilleri için.
Bile bile aday gösterilen balyoz sanığı için,
Bile bile hüküm giydiği halde aday olan bağımsız vekiller için.
Seçim kanundan kaçış olmamalı.
Seçim cezanın affı yolunu açmamalı.
O zaman seçimlere giremeyen, tutuklu veya hükümlüleri 2. kere cezalandırmak demektir ki hukuk devletinde böyle bir şey olamaz.
BDP tarafından desteklenen vekillerin her biri bağımsız olarak meclise girdiklerine göre, her biri bağımsız hareket etmekte serbesttir. Kanuni süresinde yemin etmemeleri durumunda tamamının vekillikleri aynen Merve Kavakçı’ya uygulandığı gibi düşürülmelidir.
Merve Kavakçı’ya sadece başörtüsü ile meclise girdi diye yapmadık hakaret bırakılmadı.
Kanunen yemin edilmediği zaman vekillik süreci başlamıyor ise, meclis genel kurulunda görüşülmeli ve vekillikleri düşmelidir.
Akıl, mantık bunu işaret ediyor.
Eğer CHP’de boykota katılır kanuni süresinde yemin etmezler ise bu vekillerin de vekillikleri düşmeli.
Bir önemli husus, bu durumdan dolayı seçim yenilenme sürecine girer ise protestocu vekillere yeniden seçilme yolu kapatılmalıdır.
Kendilerine halk tarafından verilen görevi yapmayan vekil bir daha seçilememeli, halk tarafından desteklenmemelidir.
Yoksa bu kaos bir türlü bitmez.
Bu kaosu sürdürmek isteyenler neyin peşinde ise; halk ve Yüksek Seçim Kururlu tarafından görülmeli, yeni seçim sürecinde bu vekillerin seçilmeleri kesinlikle engellenmelidir.
Halk protestocuları ve halka rağmen kural ihlali yapanları cezalandırmalıdır.
Seçilmek ne kadar hak ise, seçmek de o kadar haktır.
Eğer son seçim yeni bir seçim sürecine sürüklenir ise bu durum halka anlatılmalı ve ülkenin önünü tıkayanlar temsil hakkından mahrum bırakılmalıdır.
Referandumdan fellik fellik kaçanlar şimdi kanun çıkartalım diye kıvranıyorlar. Hayır diye feryat edenler çözüm mecliste diye feryat ediyorlar.
Çözüm zaten mecliste idi. El birliği ile daha pek çok düzenlemenin önünü kapatınız.
Parti kapatma yasası ile yapılmak istenen düzenleme suçun kişiselliği ilkesini barındırıyor idi, mecliste kabul edilmediği için referanduma götürülemedi.
Çözüm istiyorsanız mecliste halk tarafından verilen görevinizi yerine getirir, problemli olan kanunları görüşürsünüz.
12 Haziran seçimi yeni bir anayasa parolası ile yapıldı ve seçim sonucu bu parolanın işlemesini istiyor.
Değiştirin darbe anayasasını.
Sivil bir anayasamız olsun. Sadece vekillere değil tüm ülkeye huzur gelsin.
Haydi elinizi taşın altına koyun.
Darbeden nemalananların hevesi kursağında kalsın.
Ahmet TÜRKAN - Habername
******