Başbakan Erdoğan, bir AVM açılışında bakkallar meselesini anlatırken, 'kapanırsa kapansınlar' demeye getirmiş ya; bizim gibi herkes bu söze karşı çıkmakta... Biz sadece karşı çıkmakla kalmadık, son birkaç sene içinde önce bakkallarla ilgili uygulamalı önerilerde bulunduk... Minik bir mahalle bakkalı kurup işlettik... Bu vesileyle çok önemli bilgi ve deneyimler elde ettik... Bu bilgi ve deneyimlerimizi ulaşabildiğimiz esnaf birlik başkanlarına bakkallar birliği derneklerinin yöneticilerine ilettik... İlk görüşmede ilgilenir gibi yaptılar...
Sonra sustular, ilgiyi kestiler; hâlâ susuyorlar ve ilgilenmiyorlar!..
***
Bu gibi gelişmeler karşısında olay nedir, neden böyle oluyor diye düşünmeye başladık ve bazı sonuçlara ulaştık.
Önce sonuç mahiyetindeki bu tesbitler üzerinde duralım.
-Tekel sermaye herhangi bir yerde bir kuruluş ortaya çıkarsa önce onu yerinde ezer.
-Ezemezse; para ile destekler ve o kuruluşu kendisinin istediği bir kuruluşa çevirir.
-Bunu da başaramazsa; o kuruluşu büyütür, büyükçe bir teşkilat hâline getirir. Sonra o teşkilatın yöneticilerini satın alır ve teşkilatı tamamen kendi amaçları için kullanır.
-Bunu da yapamazsa; teşkilatın başına bilgisiz, beceriksiz, korkak ve ne yapacağını bilemez cahil yöneticiler getirir. Böylece o teşkilat mefluç vaziyete getirilir. Tekel sermaye için bunun faydası; o teşkilat vardır diye herkes ümidini ona bağlar ve avunup durur...
Türkiye'de ve dünyada, tekel konumundaki bütün kuruluşlar bu statüye tâbidir. Bu statüye uymayan bir kuruluş olursa, ihbarlarla ve şikâyetlerle devleti ona saldırtarak o kuruluşu çökertirler. Şöyle bir düşünün bakalım; hukuktan itibaren, ekonomi kuruluşları ve hizmet sektörü başta olmak üzere, hemen hemen her alan böylesi bir tekel işgalinde değil mi?
Bu durumda başka birilerinin bakkalları ayakta tutma ve onları yaşatma gücü yoktur.
İş tamamen başa kalmıştır. Bakkallar kendi sorunlarını yine bizzat kendileri çözmelidirler. Hem de yeniden yapılanarak ve yine kendileri kendi aralarında yeni birliktelikler ve "birlikler" oluşturarak bunu yapacaklardır. Başka çözüm yolu yok!
***
Neler yapılmalı? Bakkallar bir araya gelip neler yapmalı?
Her şeyden önce bizzat halkımız köyündeki, mahallesindeki, semtindeki, sokağındaki bakkallarına sahip çıkmalı. Bunu sağlamak için önce halkın bilinçlendirilmesi gerekmekte.
Her yörede bir bakkal, örnek ve öncü olmaya ahdetmiş bir bakkal ortaya çıkmalı ve müşterilerini bilinçlendirmeli. Bunu ancak kendisinin fiyatları süper marketlerin fiyatlarına eşit olduğu zaman sağlayabilir. Bunun için "Adil Ekonomik Düzen" bilgisi gerekmekte. Bu konuda bizde kırk yıllık bir bilgi birikimi ve yabana atılmayacak uygulama tecrübesi vardır.
"Örnek bir bakkal"ı kurup işlettikten sonra, mahallesinde "BAKKALLAR BİRLİĞİ" oluşturup sömürüden kurtulma sürecine ve dayanışmasına girilmeli...
Küçük küçük "kooperatifler"le önce İstanbul, sonra Türkiye, sonra dünya bu sisteme geçmeli...
Kooperatifler küçük olduklarından dolayı, tekel sömürü sermayesi onların her biriyle tek tek uğraşamaz; uğraşsa bile baş edemez.
Halkın asıl gücü, birlikteliğin ana kuvveti işte buradadır.
Sermaye, makroda kendisinin zararı olmadığı için küçük kooperatiflerle uğraşmaktan vazgeçer. Bakkalları ortadan kaldıracağına bakkalları sömürmeyi yeğlemeyi tercih eder; yararlanır ama sömüremez. Her şeyde olduğu gibi bu konuda da "denge" vardır. Böylece "yeni bir ekonomik dünya düzeni" kurulur. İnsanlık sermayenin var olduğu, varlığını sürdürdğ ama diğerlerini sömüremediği bir düzene geçmiş olur.
Birlikteliğin, birlikte olmanın, bakkallar birliği kurmanın daha başka detayları vardır ve bu gibi bazı önemli detaylar da bundan sonraki yazımın konusudur.