Baştan söyliyeyim bu bir duygusal yazıdır. Her genç gibi benimde gençliğimde resimleri mütevazı odamın duvarlarını süsleyen bir idolüm vardı. İstanbul'da doğmama rağmen üç büyükler yerine, o zamanlar ligi kasırga gibi kasıp kavuran Trabzonspor'a gönül vermiştim. O efsane kadro içerisinde de Türk futbolünün efsanevi kaptanı Şenol Güneş'in yeri bambaşkaydı benim için.
Öyleki Trabzonspor'un maçlarını kazanmasından ziyade Şenol Güneş'in ne kadar az gol yiyeceğini daha çok takip ederdim. (Bu arada Türkiye Liginde en uzun süre gol yememe rekoru da halen Şenol Güneş'e aittir)
Şenol Güneş'in gerek futbolculuğundaki, ve gerekse antrenörlüğündeki başarılarını daha önce yazmıştım. Kısaca hatırlatacak olursam herkesin bildiği gibi Milli Takımımızı Dünya üçüncüsü yaparak tüm dünyadan adından söz ettiren ve aktif futbolculuğunda da 9 yılda 6 şampiyonluk 3 ikincilik elde eden o tarihi kadronun kaptanı olarak Trabzon'un ve ülkemizin gururu olmuştu.
Saha içindeki bu tarihi başarılarının yanı sıra Şenol Güneş saha dışında da gerçek bir şampiyon. Döneminin üniversite mezunu tek futbolcusu olan Şenol Güneş aynı zamanda bir eğitimci, elçi ve gönül adamıdır. 2002 deki Dünya Kupasında kendisine hayran olan Kore'lilerin ısrarını kıramayarak gittiği Kore'de üç yıl sonunda muhteşem bir şekilde yolcu edilmesi; onun aynı zamanda gönülleri de fethettiğinin açık bir belirtisiydi.
Çocukluğumun idolüyle ilk karşılaşmamız 1987 yılında olmuştu. 1990 yılında da kendisiyle İSLAM Mecmuası için bir ropörtaj yapmıştım. 2003 yılında ise Moldova ile oynanacak milli maçtan bir gün önce Ümraniye Nevzat Demir Tesislerinde mili takım kapmını ziyarete gitmiş ve görevlilere Şenol Güneş'in bendenizi araması için telefon numaramı vermiştim.
Gece 12 de telefon geldiğinde ablacığım şaşırmış ve inanamamıştı oysa Şenol Güneş'in geç vakitte de olsa arayacağını ablama tembih etmiş ve beni uyandırmasını söylemiştim. Güneş'in Kore'de geçirdiği üç yılda maçlarını takip etmek için neredeyse Kore'ce öğrenecektim. Trabzonspor'un Broos macerasından sonra Şenol Güneş'in Hami, Fatih Tekke ve Gökdenizle birlikte takımın başına geçmesini ısrarla söylemiştim.
Yöneticiler sesimi taa ABD'den duymuş olacaklarki; Şenol Güneş'i yeniden takımın başına geçirdiler. Kendisini hem tebrik etmek, hem de hafta sonu oynayacakları Fenerbahçe maçı öncesinde düşüncemi ve başarı dileklerimi iletmek üzere Trabzonspor Kulubüne telefon açtım. Telefona çıkan görevliye ABD'den aradığımı ve Şenol Güneş'le görüşmek istediğimi söyledim. Asbaşkan Hayrettin Hacısalihoğlu ile toplantı halinde olduğunu söyleyen görevliye telefon numaramı bıraktım ve Şenol Güneş'in beni aramasını belirttim. Görevli kişi kendisi sizi tanır mı dediğinde 20 yıldır tanır dedim.
33 yıldır takip ettiğim ve 22 yıldır tanıdığım Şenol Güneş; bir kez daha beni mahcup etmedi. Bugün (Perşembe) bendenizi (ABD) aradı. Kendisini yeniden Trabzonspor'un başına geçmesinden dolayı tebrik ettim ve Fenerbahçe maçında 1-0 öne geçtikten sonra defansa ağırlık vermelerini istedim.
Türkiye'de son yirmi yıla damga vuran üç Teknik Direktör kim dersek cevaplar şüphesiz Şenol Güneş, Fatih Terim ve Mustafa Denizli olur.
Fatih Terim en son yardımcısı ve Türk futbolünün diğer bir efsane ve en efendi oyuncularından olan Oğuz Çetin'in de eleştirdiği gibi ekibine sahip çıkmayan, sadece kendi egosunu ve başarısını düşünen, yerli yabancı önüne gelen basın mensuplarını fırçalayan (ağza alınmayacak küfürler eden) ben ders almam veririm diyen, korkunç maaşı milletvekillerince eleştirildiğinde mecliste 550 vekil var ama bir tane fatih terim var diyen, en zayıf gruptan milli takımımızı dünya kupasına götüremeyen birisi.
Mustafa Denizli ise üç İstanbul takımında şansıyla yakaladığı şampiyonlukluklarla birliklte başörtülü öğrencilerin durumu kendisine sorulduğunda BAŞÖRTÜLÜLER İRAN'A GİTSİN diye veciz bir şekilde problemi çözen, ancak kaderin bir cilvesi olarak kendi İran'a giden ve zoru her gördüğünde istifayı basan, Beşiktaş ve Fenerbahçe ile çıktığı Şampiyonlar liginde sıfırlar çeken (Manchester United başarısı için tebrikler) ehlikeyf bir Çeşme'li emektar.
Şenol Güneş ise başta da söylediğim gibi saha dışında da başarıyı isteyen bir gönül adamı. En son kendisinden önce görev yapan ve gönderilen teknik direktör Broos'un aleyhinde konuşan Futbolcularının yanlış yaptığını ve Trabzonspor'a hizmet eden herkesin saygıyı hakettiğini hatırlatarak bir kez daha büyüyen bir eğitici.
Dostlar sizce Fatih Terim, Mustafa Denizli, Daum, Rijkaard, Yılmaz Vural ve diğer anlı şanlı antrenörler hayranlarını gece 12 de ararlar mı?
Şenol Güneş'e pazar günkü Fenerbahçe maçında başarılar diliyor, daha nice yıllar Trabzonspor'a ve Türk futbolüne saha içinde ve saha dışında üstün hizmetlerde bulunmasını diliyoruz.
Karşı kıyıdan selamlarımla....