Bu hududu kimler çizmiş gönlüme,
Dar geliyor, dar geliyor kardaşım.
Abdurrahim Karakoç
Şam, Şam-ı Şerif, Bilad-ı Şam… Bağrında peygamberleri, ehli beyti, sahabeleri, evliyaullahı barındıran, tarih kokulu güzel belde. Ulemasının, evliyasının eksik olmadığı, acılarla yoğrulmuş, gözyaşlarına boğulmuş mübarek belde…
Halep, İdlip, Hama, Humus, Şam, Busra… Ziyaretine doyulmayan, asırlar öncesinden akıp gelen hazzı, coşkuyu iliklerinize kadar hissettiğiniz İslam kokulu topraklar.
Yıllardır olduğu gibi şimdi gündemde yine Suriye var. Hemen yanı başımızda bulunan, Müslümanların gafletinden, müstemlekecilerin oyunlarıyla ayrı düştüğümüz Suriye. Kardeş insanlar, kardeş ülke.
2009 yılında gitmiştim Suriye’ye. Kendi memleketimde gibi dolaşmıştım Hamidiye çarşısını, Süleymaniye Külliyesini, Rükneddin Mahallesini… Çoğunluğu Şam olmak üzere bir hafta vakit geçirdim. O zamanki gözlemim Şam bizden otuz- kırk yıl geride idi. Çocukluğumda ve ilk gençlik yıllarımda yaşadığım ve gördüğüm esnaf ve küçük imalat işletmelerini müşahede etmek beni çok heyecanlandırmış, esnafın önünde dakikalarca izlemiştim. Şimdi senelerden buyana süren ağır bombardımanlar kim bilir bu güzel beldeyi ne hale getirmiş, kim bilir kaç yıl daha geri sürüklemiştir. Hele makam ve mezhep ihtirasları uğruna kıyılan bunca masum canlar, yerinden yurdundan edilen, yollarda, denizlerde, ırmaklarda yitirilen kadınlar, çocuklar, vatansız bırakılan milyonlarca gözü yaşlı çaresiz komşularımızdan nasıl bahsedelim. Merhum Cahit Zarifoğlu Hama Katliamını Kerbeleya benzetmiş yıllar önce:
Demek bitmedi kerbela,
Hama kerbelası dehrin.
Suriyeliler hem gurbette, hem kendi vatanlarında çok acılar çekti, çok mahrumiyet yaşadı. Hala da yaşamaya devam ediyorlar.
Sevincimiz odur ki iki haftadır şanlı bir mücadele ile zalimlerin elinden Suriye şehirleri kurtarıldı. Onların sevincine ekran başında biz de katıldık, mücadelelerine dualarımızla ortak olmaya çalıştık. Ekranlarda sevinçle ve gözyaşıyla buluşan ailelerin sevinci bizlerde de mutluluk oluşturdu. O güzel beldeler gözümüzün önünde canlandı. Hasret duyduk.
Şimdi hayati öneme sahip konu sahada büyük bedellerle kazanılan mücadelenin, masalarda kaybedilmemesi. Grup ihtirasıyla iç çatışmaya tutuşup, tekrar acı günlere dönülmemesi için yüreğimi tutuyorum. Şer güçlerin, müstemlekeci ülkelerin oyunları asla bitmez. Libya ve Irak’ta olanları göz önüne alarak oyuna gelmemeli. Suriye’yi kendi vatandaşı hep beraber yönetsin. Zalim Esed rejimine son verildi. Deryayı geçip kendi nefislerinde boğulmasınlar diye umut ve dua ediyorum.
Bilad-ı Şam bizim gönül hudutlarımız içinde. Gönlümüz sınırları, tüm Müslüman kardeşlerimizi içinde barındırıyor. Artık zaman Halep Kalesinden Şam-ı Şerife doğru seyrana dalıp, Humus’ta Seyfullah Halid Bin Velid’e varmak, Şam’da Emevi Camiinde şükür namazına durmak zamanı. Orada Ehli Beyt, Efendimizin torunları, nice sahabeyi kiram var. Resulullahın yokluğunda Medine’de kalamayan Bilal-i Habeşi var, Ebud Derda, Ebu Hüreyre, Ümmü Mektum var. Orada nice evliya ve ulema, Muhyiddin İbni Arabi, Halidi Bağdadi var…
Mücahitlerin zaferini tebrik ediyorum. Allah zaferlerini daim etsin. Temenni ve niyaz ederim ki Bilad-ı Şamı ziyaret etmek, Golan Tepelerinden Kudüs’e girmek nasip olur…
Sebahattin BİLGİÇ