Türkiye, 12 Haziran’da seçime hazırlanıyor ya…
Seçme ve Seçilme hakkına sahip, herkes sandığa gidecek ve 24. Dönem milletvekillerini sandıktan çıkararak “TBMM”’ye uğurlayacak…
Yine, milletvekili adaylarının afişlerinde yer alacak olan en güzel sloganlar dökülecek cadde sokak…
Sabah adım attığımızda sokaklara, her biri gözlerimizin içine bakacaklar ve “Beni al, onu alma” diyecekler…
Biz de içimizden mırıldanacağız; “Neden sen?!...”
—“Niye?...
—Kimin adayısın sen?...
—“Uygulamaları”, “tüzükleriyle” sürekli “çatışma” halinde olan“partinin” mi?...
—Her zaman“il başkanına” göre“şekilden şekile giren” “teşkilatın” mı?...
—Her yönetim “değişiminde” “listeleri” “il başkanı” ve “avanesinin” daha çok “candan” sevdikleri ve yakınları ile bezenmiş“delegelerin” mi?...
—Hep“genel başkanların” sanki gözlerine“perde” çekmekle “görevli” “referans çetelerinin” “talepleri(!)” sonucu “genel merkezlerin” mi?...
—“Kazan- Kazancı” “Patronların” mı?...
—“Köyden inen” “Şehir Ağalarının” mı?...
—“İktidarların iktidarları” “Baronların” mı?...
—“Sığ”ların mı?...
—“Derin”lerin mi?...
—Yoksa gerçekten içinden çıkarak geldiğin ve hiçbir zaman horlamadığın, dertleriyle dertlendiğin “halkın” mı?...
—Senin “özelliğin” ne?...
-- Neden “sen”?!...
“Sen kimin adayısın?!...”
—“Desem”, “kelle-kulağı yerinde” “posterinden” duvarlara “yapıştığın” gibi,“halkın gönlüne” de yapışabilirmisin?!...
*
Evvelden, sokaklar da bir heyecan, bir telaş olurdu…
Meydanlar davul- zurna sesleriyle çınlardı…
Parti genel merkezleri, taşra teşkilatlarına kadar “iğne atsan yere düşmezdi”!…
Ya şimdi…?
Evvelden, “milletin vekili” olmanın “yolunun” “milletin gönlünden” geçtiği bilinirdi!…
Şimdi, “Nereden” geçtiğini bilmeyen yok!...
Evvelden, “söz muteber, sahibi er kişiydi”!...”
Şimdi…?
….
*
Yani, çok zaman geçmedi “evvelin” üzerinden!…
“Değişim-dönüşüm” derken, sanırım “değerlerdi” “değiştirip-dönüştürdüklerimiz!…”
*
Sağolsun, Ankara’ya her yolu düştüğünde arar, uğrar, uzunca sohbet ederiz “İzzet ağabeyle”…
Geçtiğimiz günlerdeki gelişinde de işte tam bunlar üzerine konuştuk, “evveli” yad ederek…
Bir ara, “İzzet Başkanım, seçimlerle ilgili düşüncelerin neler, Milletvekilliği adaylığını düşünüyormusun? dedim…
“Okuyabilene”, kurduğu cümleler, “kalemin yaz dediği”, aşağıdaki satır aralarında gizliydi...
O, “evvel zamanlardan” beridir, “yaşadığı şehrin insanlarıyla arasında kurduğu gönül köprüsü yıkılmayanlardan…”
Yaşamı içinde halkı adına aldığı görevleri her zaman başarılarla süslediği “misyon adamlığı” bir yana, o “insan kimliğini” kaybetmeyen, “küçük büyük herkesin İzzet Altuntaş ağabeyi…”
“Hayatın” ve Türkiye’nin “sendikal” ve “siyasetinin” geçmiş “fırtınalı” tarihinin içinden “kirlenmeden” çıkıp gelen biri olarak, hala “taş üstüne bir taş daha koymanın derdinde”…
Uzun süredir de Balkan ve Rumeli Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Vekilliği’ni sürdürüyor…
Aslında küçük bir söz, bir tavırla yıkılıp gidecek olan ama fakat hassasiyet ve samimiyeti ile “kılı yararak” “mimarlığı” ve“işçiliği kutsal” “yıkılmaz” “gönül köprüleri” kuran“mimarları” kutluyorum…
*
“Olacaksa”, “oluyorsa”, “milletin vekilleri”;“asıllarıyla” aralarında “gönül köprüleri kuran mimarlar” olmalı!...