Müslümanlar arasında bilinen şekilde selâmlaşmanın hicretten sonraki yıllarda olduğunu söylüyorlar. Resûl-i Ekrem’i öldürmek maksadıyla Mekke’den Medine’ye gelen Umeyr b. Vehb el-Kureşî’nin, Resûlullah’ı o dönemin âdetine göre, “Sabahınız hoş olsun” diyerek selâmlaması üzerine Allah’ın Resulü şöyle demiştir: “Allah bize lutufta bulunarak seninkinden daha hayırlı olan ve cennet ehli tarafından da kullanılan ‘es-selâm’ sözüyle selâmlaşmayı öğretti” (İbn Hişâm, II, 661-662).
Selamün aleyküm Müslüman kardeşlerim.
“Selamün aleyküm” kavramıyla ilgili bir yazı yazmak kaç zamandır aklımdaydı.
Selam kelimesi Arapçadır. İslam kelimesiyle selam kelimesi aynı kökten gelir. Gördüğünüz gibi kelimelerin bile kökü var. Kök önemli. Otu çek köküne bak demişler. Öyleyse biz de kelimelerin kökenine inelim.
İslam ile selam aynı kökten geliyor demiştik. Kökün aslı astarı se-le-me’dir. Üç harftir. Sin, lam ve mim. Aklıma hemen Ümmü Seleme validemiz geldi. Peygamber Efendimiz Aleyhisselamın eşi Ümmü Seleme. Allah’ın rahmeti ve selamı onun üzerine olsun. Seleme Arapça şöyle yazılır: سلم Harfleri tek tek ayırırsak; س sin, ل lam, م mim.
Seleme’nin anlamı güvende olmak, rahatlık, huzur ve mutluluk. Sağlık, sıhhat, afiyet. Hasılı ne kadar güzel ve hoş şey varsa hepsi selemenin içindedir. İşte bir Müslüman bir Müslümana selam verdiğinde yani selamün aleyküm dediğinde, esenlik ve rahat hep sana olsun demiş oluyor. Fakat dikkat edin, Allahu Teala bu muhteşem kelimeleri sadece Müslüman olanlara hasretmiştir.
Selamı veren kişi de alan kişi de Müslüman olacak. Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Hz. Muhammed Aleyhisselam’ı Peygamber olarak kabul etmeyen kişilere selamün aleyküm denilmez. Onlara Allah’ın selamı verilmez. Başka selamlama şekliyle selamlamanız gerekir. Peygamber Efendimiz kafiristan liderlerine gönderdiği mektuplara hep şöyle başlattırırdı: “Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun.” Efendimizin bu mektuplarını okurken yüzüme bir gülümseme yayılır. Bu ifadede ne kadar çok incelikler vardır ona gülümserim. Çünkü mektubu okuyan şahıs hidayete tabi olursa selam zaten üzerine olacaktır. Yoksa o selam ona erişmeyecektir. Şimdi “Selamün aleyküm” sözünü duyduğunda beğenmeyen şu zâtlara bakınız. Adı belki Müslüman adıdır hatta belki kendisi de Müslümandır. Fakat selamün aleykümü beğenmez. Allah’ın Müslümanlara ikram ettiği bu selamı eliyle geri iter. Belki layık değildir de ondan. Hatta üzülerek söylüyorum, bizim ülkemizde belki Müslüman olduğundan bile utananlar vardır. Halbuki bütün bunları bilse cahilliğinden utanır. Zavallı şu köhne dünya için kaç tane dil öğrenir fakat selamün aleykümün anlamını bilmez. Öğrenmek için gayrette etmez. Halbuki selamün aleyküm, dünyanın esenliğini de ahiretin esenliğini de içinde barındırmaktadır. Bir zamanlar ben de bilmiyordum bunları. Allah nasip etti öğrendim. Öğrendikçe hayretler içinde kaldım. Çok güzelmiş çünkü. Elhamdülillah Allahım. İyiki müslümanım. Beni Müslüman olarak yaşat ve Müslüman olarak öldür. İslam, yüreğimde ve göğsümde onurla taşıdığım etiketim, kimliğim. Elhamdülillahi alâ nimeti’l İslam! Yarabbi, ümmeti Muhammed’i cehilden kurtar.
Bir gün Efendimiz Aleyhisselam’ın yanına bir adam gelmiş. Ya Resulallah bana İslam’ı öğret demiş. Peygamberimiz Aleyhisselam o şahsa şöyle söylemiş: “Bildiklerini yap, bilmediklerini Allah sana öğretir.”
Demekki öğrenmenin yolu da bildiklerini yapmaktan geliyormuş.
Bu güzel kelimeler yani selamün aleyküm Allahın ve Rasülünün çok sevdiği kelimelerdir. Rabbimiz Kur’an-i Kerim’de muhterem kişileri selam ile yâd eder. Merak eden inceleyebilir. Mesela Yasin suresinde cennet ehli için Rabbimiz, “Selamün kavlen min rabbirrahim.” der.
Ne demek?
Onlara Rablerinden bir selam sözü vardır. Selam kavli, selam sözü. Bu cennetin güzelliğinden bile güzel bir ikramdır. Zaten cennetteki ikramların hepsi birbirinden güzeldir.
Yahudiler bir gün Peygamberimize geldiler ve kelime oyunu yaparak, guya, selamün aleyküm der gibi yaptılar. Fakat sâm aleykum dediler. Sâm ölüm demekmiş. Efendimize “ölüm üzerine olsun” dediler yani sâm aleyküm dediler. Peygamberimiz de onlara aleyküm dedi. Oradaki Müslümanlar durumu farkettiler ve, Ya Resulallah sana sâm aleyküm dedi bu Yahudiler dediler. Peygamberimiz de, ben de onlara aleyküm dedim ya dedi. Yani sizin üzerinize olsun dedim ya dedi. Yahudiler çokça kelime oyunu yaparlardı. Kur’an’da bunların örnekleri vardır.
Selam esenlik ve güvendir. Rahatlık ve nimettir. İnsanoğlunun hoşuna gidecek her şey selam kelimesinin içindedir. Peygamberimiz Aleyhisselam, “Size selam verene siz daha güzeliyle selam verin demiştir. Bir bedevi kendisine selamün aleyküm diyen birine şöyle karşılık vermiştir. Ve aleyküm selam verahmetullahi ve berekâtühû ve ihsânühû ve ikrâmühû. Efendimiz Aleyhisselam bedevinin bu sözleri için en güzel ve en geniş kapsamlı selamın bu olduğunu söylemiştir. Bu her bir kelimenin içi o kadar zengindir ki… selam, rahmet, bereket, ihsan ve ikram. Peygamberimiz her güzel şeyin bunların içinde olduğunu bildirmiştir. Elhamdülillahi âlâ nimeti’l İslam. İslam böyle güzeldir işte. Onun güzelliğini ancak ilim sahipleri görebilir. Öyle bir ilim ki sadece kitaplardan öğrenilmez. Allah ilme ruh vermiştir. Herkesin öğrendiği bilgide bu ruh yoktur. Allah ancak imanda samimi olanların ilmine ruh verir.
Aslında bütün bunları senet ve delilleriyle yazmak iyidir. Peygamberimizin sözlerini harfiyyen yazmak iyidir. Ama bu her zaman mümkün olmuyor. Aklımızda kalanları yazıyoruz. Unutur ve yanılırsak Rabbimiz bizi affetsin.
Bugün 12 Rebîülevvel. Saatim 23.53. Mevlid Kandili. Sevgili Peygamberimizin doğum günü bugün. Binlerce salât ve selam üzerine olsun. Rabbim yolundan ayırmasın. Sevgisini kalplerimize nakşeylesin. Ona tam uyanlardan eylesin. Sözlerin en güzelini o söylemiştir. Hadisleri ruha şifadır. Çiçek bahçesidir. Burda sözleriyle gönlümüzü hoş ettiğimiz Peygamberim. Acep ahirette sana yakın olur muyuz? Senden uzağa düşenin işi bitmiştir. Allah dünyada ahirette bizi senden ayırmasın.