Türkiye zor zamanda bir seçim süresi yaşadı. Hep birlikte tercihlerimizi yaptık. Seç,m sonuçlarına bakınca üç aşağı beş yukarı tablo pek değişmedi.
Basında izlediğimiz kadarı ile herkes kendi görüşüne göre yorumlar sergiledi. Yok efendim bu iktidara sarı kartmış, yok efendim bu iktidarın yerinde sağlam durduğunu gösteriyormuş v.s., v.s., devam edip durdu. Seçilenlere hayırlı olsun, seçilemeyenlere geçmiş olsun.
Global krizi İktidar partisinin üstüne yıkmaya çalışanlardan, ne yapalım kriz vardı böyle oldu diyenlere kadar bir çok tablo serildi.
Her seçimden sonra yaşanan gerginlikler bu seçimde de yaşandı. Kaybedenler kaybetmenin üzüntüsü ile temsil ettikleri makam odalarının eşyalarını bile sahiplenip evine götürdü. Devredecek bir şey bırakmadı. Gerçekten komik ve bir o kadar da vahim durum.
Bana yar olmayanı başkasına yar etmem mantığı veya çılgın aşık felsefesi deyin.
***
Seçimlerden sonra hızlı bir siyasi koşuşturma başladı. G-20 ardından NATO Genel sekreterinin seçilmesi, bu hafta ise ABD Başkanı Sayın Barak Obama’nın Ülkemizi ziyareti.
G- 20 toplantıları sonucu Dünya ekonomilerine pompalanacağı açıklanan devasa kredi.
Kime nasıl yarar, kimin canını nasıl acıtır onu zaman gösterecek. Payımıza düşecek krediyi alırken hem iyi sayalım, hem de şartları gözden kaçırmayalım.
Biz bu kadar kredi veririz….
Ancaaaakkkkk….. yaklaşımlarını yemeyelim.
Çünkü o kredileri bedava vermeyeceklerdir. Vardır kendilerine göre hesapları.
NATO genel sekreteri seçimlerinde Sayın Cumhurbaşkanı’mızın yaklaşımını Davos yaklaşımı gibi değerlendiren, ve ezilmişlik psikozundan bir türlü kutulamayan Muhalefetin önde gelen Sayın yöneticilerine ve başta Sayın Onur Öymen’e şunu söylemek istiyorum.
Cesur oynamadığımız her maçı kaybetmiştik. Maçları ara sıra yine kaybediyoruz ama artık cesur oynayıp kazanmayı da biliyoruz.
Bu davranışta ne gibi eziklik hissediyorsunuz pek anlamak mümkün değil ama maalesef zamanında Türkiye’yi bu zihniyetle temsil etmiş olmanız çok vahimdir.
***
Sayın ABD Başkanı Ülkemizi ziyaret ediyor. Bu konuda da pek çok yorumlar yapılıyor. Herkesin yorumu kendisine ait olduğu gibi benim yorumumda bana ait. Bu Türkiye siyasetini bağlamaz. Çünkü ben Türkiye adına konuşmuyorum. Sayın Başkan için aslında O Müslüman diyenler var, yok Hristiyan diyenler var. Ne olduğu kendisini ilgilendirir. Başkan oldu diye ahiret hesabından da kurtulmadı. Müslüman ise seviniriz. Belki İslam ahlakı onu insafa getirir akan kanlara, kanayan yaralara merhem olur.
Her şeyden önce O ABD Başkanı. Kişisel tercihleri kendini bağlar. ABD çıkarları için burada. ABD’nin Orta Doğuda oynadığı rolün baş aktörü. Kendi rolümüzü unutup baş aktörü seyre dalmadan işimize bakmalıyız.
Bizim rolümüz nedir. Performansımız nasıldır. Onları gözden kaçırmayalım.
Ağaçlara bakarken ormanı görememek durumuna düşmeyelim.
Orta doğuda kan akmaya devam ediyor. Filistin içten içe kanamaya devam ediyor. Zulüm devam ediyor.
İki gülücüğe bu dramları unutmayalım. NATO zirvesindeki, Davos’ta ki ciddi siyasetimizi devam ettirelim. Kararlılığımızı unutup işi muhabbete dökersek yandığımızın resmidir. O zaman Sayın Öymen ben zamanında demiştim der ve kötü siyaset başımıza kakınç oluverir.
***
Global kriz son hızla devam ediyor. Tedbirlerin sürekli gözden geçirilip ekonomimizi rahatlatmamız lazım. ÖTV indirimi ile araçlarını değiştirmeye koşanlara bir ikaz mahiyetinde soruyorum.
3-5.000 lira indirim için mi koşturuyorsunuz. Paranız ve ihtiyacınız varsa zaten almalı idiniz. 50.000 TL’lik aracın 45.000 TL’ye inmiş olması ekonomide ne gibi değişiklik yaptı da koştura koştura araç almaya gidiyorsunuz.
ÖTV’nin bu kadar uçuk olması zaten ayrı problem.
Peki araç satamıyoruz battık diyen sektör, nasıl oluyor da 15 gün gibi kısa bir zamanda stokları tüketip zam yapmaya kalkıyor.
Bunları sakince düşünelim, kendi kendimize attığımız kazığın boyutunu belki anlarız.
Demek ki başka problemler var. İşin ahlaki boyutunu daha anlayamadık.
Bu gidişle G-20 sonrası gelme ihtimali olan kredide birilerinin cebine girer ve açlar aç, toklar tok olmaya devam eder. Sen yoluna ben yoluma davası sürer gider.
Ahmet TÜRKAN