(Serde kardeşlik varya.Bu nedenle mağlüpleri sevinidirecek bir yazı yazmak boynumuza borç oldu)
Bu Seçimin tartışmasız galibi çatı! (Yani, 12 parti ve bazı önemli STK lar. Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Türker, Baş, Destici, Uysal , Çetin Açıkgöz, Ekmeleddin ve F.Glen.) Bu Seçimin Tek mağlubü: RECEP TAYYİP ERDOĞAN!
Niye? Çünkü galip dediğimiz kişiler hiç bir şey kaybetmedi, kaybetmeyecek. Ne Kılıçdaroğlu, ne Bahçeli , ne Destici, ne Türker, ne Baş, ne Uysal, ne Açıkgöz... (amma da çokmuşlar, yaz yaz bitmiyor) ne parti başkanlığını bırakacaklar ne de kaybettikleri için maddi manevi bir ceza görecekler. F.Gülende, " ben bunlara destek verdim onlar kaybettiler. Dolayısı ile bende kaybettim. O zaman bende hizmetin başından çekileyim" demiyecek. Ekmeledddin Hoca kaybetmediği gibi kazanacak da. yarın şöyle bir şey derse şaşırmayın. "Bu yüzde 38 oy benim oyum. Çünkü bu yüzde 38, çatıyı oluşturan partilerin oylarından az. Çatıda 14 parti var. Ve onların toplamı yüzde 45 ediyor. benim aldığım oy Yüzde 38 olduğuna göre bu 38 benimdir. İki aylık bir çalışma ile 38 almışsam bir kaç yılda neler yapmam!?"
Kaybeden niye Erdoğan? Çünkü Erdoğan (amcamın deyimi ile"O kişi"), Bir Cumhurbaşkanlığı kazandı ama, Başbakanlığı, Ak Parti Genel Başkanlığını, İstanbul Milletvekilliğini kaybetti. Üç kaybedip! bir kazanan zararda mı kârda mı?
Yazıya böyle bir espiri ile başlamamın nedeni muhalefetin ve onları destekleyen bazı kanalların, yazarların, yorumcuların insanı çok güldüren yaklaşımları.Onlar halkı hem güldürüyorlar hem de karamsarlığa itiyorlar.Güldürmeleri iyi de karamasırlığa sürüklemeleri kötü. Niye? Toplumu yese sürüklüyorlarda ondan.
Demokrasilerin en büyük özelliği iktidarın halk eliyle değiştirilebilmesi olanağı sunması. Fakat bizim muhalefet ve İktidara karşı olan basın, stk, ve toplum önderi olan kişilerin gözleri, kalpleri, ve dimağları kin ve garazla öyle dolmuş ki sağlıklı düşünme, doğru analiz yapma yeteneğini kaybetmişler. Suçu hiç kendilerinde bulmuyorlar. Hala suçlu olarak seçimin gerçek galibini gösteriyorlar. mealen şöyle diyorlar: "Eşitsizlik var." Elbette olacak. zaten eşit olsa maç berabere biter. Erdoğan oruç demedi, öndeyim demedi, sıcak demedi, yurt içi demedi, Almanya, Avusturya demedi... Gece gündüz meydanlarda mitingler, TV lerde programlar yaptı. Çok çalıştı, müthiş reklamlar yaptırdı, iyi organize oldu. Sesi kısılana kadar konuştu, enerjisi bitene kadar koştu.( Bu konuda Ekemeleddin İhsanoğlunun nasıl bir durumda olduğunu en iyi 5 n 1 k nın sunucusu Cüneyt Özdemir anlattı. CNN de canlı yayınlanan programı İhsanoğlu 40. dakikada bitirimiş...) Üstelik Erdoğanın heybesinde bu çalışmalardan başka 40 yıllık bir siyasi çalışmanın, 12 yıllık bir iktidarın, asırlık bir tecrübenin meyveleri de vardı.
Erdoğan, tek başına bir çok engeli aşa aşa gelip yaklaştığı zirveye adım atarken, karşısında O'nu buraya çıkmaktan alıkoymak için çalışan grup,(çatı) yedi mızıkacıları andırıyordu. Şefleri olmayan bu grubun çaldığı parçalarda ne bir ahenk vardı ne de sazlar akortlu idi. En solcusundan en sağcısına, hocasından, şeyhine, Almanyasından Amerikasına... kadar çok değişik ve birbirine zıt unsurların birlikteliği Erdoğana zafer sundu. "Horozu çok olan köyün sabahı erken olur , "nerde birlik orda dirlik" "nerde çokluk ...." diyen ataların sözü bir kez daha kanıtlandı.
Çatıcılar şu nedenle de kazandılar: Mazallah İhsanoğlu kazansaydı. 14 Lider, zaferi kutlamak için bir çatıya (Muhtemelen MHP veya CHP binasının çatılarından birine) çıkacaklardı.Niye Çatı? Çünkü hem onlara zaferi kazandıran kelime bu (çatı) olduğundan hem de Tayyip Bey zafer konuşmasını hep balkondan yapıyor ya. Muzafferler de zaferlerini daha yüksek bir yerde kutlamak isteyeceklerdi de ondan. Kimisi yaşlı kimisi hasta, kimisi şeyh kimisi hoca bu aziz büyüklerimizin çatıya tırmanmaları zor olacaktı. Kimbilir belki de çatı bu ağırlığa dayanamayıp çökecek... Tövbe Tövbe... Herşey de vardır bir hayır.
( Ha, bir de Erdoğanın bu seçimde hem reklamlarda hemde seçim kürsülerinde sık sık kullandığı şiirin bir mısrasında da dile getirildiği gibi: "kaderin üstünde bir kader, hesabın ötesinde bir hesap vardır." Kullar elinden geleni yapacak, fakat son söz her zaman Kudret ve kuvvet sahibi Allahü tealanın olacaktır. Nokta.)