Seçimi Kaybedenleri Kaybetmeyelim ki Statüko Kazanmasın

Aytekin ATASOYU

Türkiye 12 Haziranda gerçekleştirilen seçimle alnının akıyla bir demokrasi sınavından daha çıktı.

CHP’ye göre oylar bir önceki seçime nispetle yüzde olarak 5 puan arttı ve  CHP vekil sayısını artıran tek parti oldu. Yani 12 Haziran seçimlerinde alınan sonucu CHP yönetimi başarılı bir sonuç olarak görmektedir!

MHP yönetimi bir takım güçlerin tüm hesaplarını 12 Haziran sonrası MHP’siz bir meclis üzerine yaptığını fakat MHP’nin barajı geçerek ülke üzerinde oynanan oyunları boşa çıkardığını söyledi. MHP yönetimi, kamuoyunda MHP aleyhine estirilen tüm rüzgâra rağmen MHP oylarında büyük bir düşüş olmadığını ve bu yönüyle MHP’nin seçimlerden başarılı bir şekilde çıktığını söyledi. Yani MHP yönetimine göre 12 Haziran’da MHP sandıktan başarılı olarak çıkmıştır!

Bağımsızları destekleyen BDP bir önceki döneme kıyasla vekil sayısını 22 den 36 ya çıkardı. Vekil sayısında yüzde 50’den fazla bir artış sağlandı.  Yani seçimin bir başka başarılı partisi BDP.

Saadet partisine oy verenler bizim amacımız barajı değil sıratı geçmek onun için bu sonuç bizim açımızdan bir başarısızlık değil diyorlar. Bu söyleme göre Saadet partisi seçimlerde ortaya çıkan sonucu başarısızlık olarak görmüyor!

İktidar partisi AK Parti üç seçim üst üste oylarını artırıp yüzde 50 gibi kırılması zor bir rekora imza atarak tek başına iktidar olmayı başarmıştır. Ak Parti meclise girmeyi başarmış diğer partiler gibi bu seçimin kazananları arasındadır.

Yani seçim sonuçlarına partilerden gelen tepkilere bakılırsa bu seçimin hiç kaybedeni yok. Herkes bir şekilde sandıktan başarılı çıkmıştır!

Parti yöneticilerinin açıklamalarının aksine demokratik kriterler açısından seçimin galibi şüphesiz AK Partidir. Ak parti bu başarısını dokuz yıllık iktidarında uyguladığı reformlara ve bu reformlar sonucu ortaya çıkan demokratik atmosfere borçludur. Ak Partinin zaferinin altında yatan nedenleri muhalefet partileri kömür edebiyatı ile açıklaya dursun, Ak Partinin iktidara gelmesiyle birlikte sürekli kan kaybeden statüko ve bunun derin adamları Ak Partinin başarısının altında yatan gerçeği gördü. Bu çevreler Ak partinin önünü nasıl keseriz ve Ak Partiyi bu reformları daha da ileriye götürmekten nasıl alıkoyarız diye seçim öncesi her türlü hesabı yaptı. Demokratik yollarla reformları engelleyemeyen statükonun derin adamları Yüksek Seçim Kurulu’nun ortaya koyduğu yeni vekil dağılımı ile AK Partiyi kritik eşik olan 330 sayısının altında tutmayı başardı. Yani Ak Partinin anayasal düzeyde reformlar gerçekleştirmesi için 330 vekil  gerekliydi ama Ak Partinin anayasal düzeydeki reformları gerçekleştirmek için sahip olduğu sandalye sayısı artık yeterli değil. Toplumun verdiği yüzde elli destekle psikolojik açıdan eli çok fazla güçlenen Ak Parti ortaya çıkan meclis aritmetiği açısından kritik eşiğin altında kalarak zayıflamıştır. Bu yönüyle statükocular bir kazanım elde ettiler.

Bu şu anlama gelmektedir Ak Parti bundan böyle Anayasa düzeyindeki reformları devam ettirmek için statükonun derin adamları tarafından Silivri’den Meclise kazılan tünele rıza gösteren partiler,  parti liderleri ve statükonun derin adamlarının meclisteki sığ adamları ile uzlaşma arayacaktır.

Bu uzlaşmanın ne kadar sağlanacağını şimdiden kestirmek zor gözüküyor. Çünkü 12 Eylül referandumunda meclise giren partilerin takındığı tavır göz önüne alınırsa bu uzlaşmanın kolay sağlanacağını söyleyemeyiz. Gel ki yeni CHP söylemiyle ortaya çıkan ve bu söylemle oylarını beş puan artıran Kılıçdaroğlu ve ekibi seçim öncesi açıkladıkları anayasa taslağıyla büyük zorluklar çıkarmayacaklarının sinyalini verdiler ama onlarında söylediklerinden kısa sürede çark etme gibi bir alışkanlıkları var. İkinci bir husus CHP’nin statükocuları Kılıçdaroğlu ve ekibini hiç rahat bırakacak gibi gözükmüyor. Hatta Kılıçdaroğlunu o koltuktan indirmek için çaba sarf edecekleri seçim sonrası yapılan istifa çağrıları ile ayyuka çıkmış durumda. Tüm bunlar arasında Kılıçdaroğlu yaptığı açılımları çark etmeden devam ettirebilecek mi? Burasını tam olarak kestiremiyoruz.

CHP deki bu durumun aksine MHP 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki olumlu tavra benzer bir tavır sergilerse buna MHP içinden kimse itiraz etmeyecektir. MHP  2007 yılındaki sancılı süreçteki yapıcı tavrını dönerse yapılacak yeni Anayasa hem evrensel değerlere sahip bir anayasa olur hem de MHP 2009 seçimlerinde olduğu gibi takınacağı olumlu tutumun semeresini bir sonraki  seçimde alır. Bir yönüyle de MHP açısından bu bir zorunluluktur. Çünkü hem kendi dinamiklerini güncelleyebilmesi, hem Ak Partiye kaymakta olan Muhafazakâr seçmen kitlesini tekrar kazanması, 12 Haziran seçiminde kendilerine destek veren cemaatlerin desteğinin devamı ve vefa borcunu ödenmesi açısından bu bir zorunluluktur. Aksi halde MHP giderek daha gerileyecek ve bu katı tutumunu devam ettirirse marjinal bir kulvara kayacaktır.

Son olarak şunu belirtelim. Seçimin galibi her ne kadar AK parti gibi gözükse de evrensel değerlere sahip yeni bir anayasa yapımında statükonun derin adamları iyice saf dışı edilirse seçimin gerçek galibi Türk Demokrasisi olacaktır. Şimdi kaybedenleri konuşmayı bırakıp kazanan  Demokrasi, kaybedenler satükonun derin adamları olsun diye kaybedenlere psikolojik desteğimizi ihmal etmeyelim ki seçimin kaybedenleri psikolojik desteği statükonun derin dehlizlerinde aramasın...

Aytekin ATASOYU

atb_ats@hotmail.com

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.