Önümüzdeki günlerde iki önemli yasal düzenleme Meclis'te görüşülecek. Bunlardan ilki seçim yasasında düşünülen değişiklik paketi Meclis'e geldi. Diğeri ise Yargı reformu ile ilgili olarak HSYK'nın yeniden yapılandırılması. Tüm bu değişiklikler demokratikleşme yönünde atılması gerekli adımlar olarak nitelendirilebilir.
Seçim yasasında iktidarın geniş çaplı bir değişiklik düşündüğü Meclis'e gelen paketten anlaşılıyor. Elbette seçim yasasında düşünülen değişiklikler Meclis'te komisyon ve genel kurulda görüşülmesi sırasında diğer partilerinde desteğini almak adına bazı değişikliklere uğrayabilir.
Ancak, yapılan çeşitli değişikliklere rağmen eğer seçim barajının indirilmesi yönünde bir değişiklik gündeme gelmeyecekse iktidar partisinin demokratikleşme ile ilgili tavırlarının samimiyetinden şüphe etmek doğal hale gelir. Gerçekten demokratikleşme isteniyorsa öncelikli olarak Meclis'te farklı renklerin temsiline imkan verecek, daha doğrusu önünü açacak bir değişikliğe ihtiyaç vardı.
Bunun yolu da seçim barajının indirilmesinden geçiyor. İstikrar adına darbe anlayışının ürünü olan düzenlemenin hem de demokratikleşmenin gündemde olduğu bir dönemde hâlâ sürdürülmesinde ısrar edilmesi ciddi bir çelişkidir.
Böyle bir değişikliğe CHP ve MHP'nin hayır demesini anlamak mümkündür. Çünkü bu iki parti başından beri demokratikleşme adına atılan tüm adımlara peşin olarak hayır demeyi siyasetlerinin asli unsuru haline getirmiş durumdalar. Daha doğrusu bu iki partinin demokratikleşme anlayışı ile iktidar partisinin anlayışı arasında büyük fark var.
Mevcut yüzde 10 barajı seçmenin yüzde 50'ye yakın kısmının oylarının Meclis'te temsil edilmemesine yol açıyor. Bir diğer ifade ile insanımızın önemli bir bölümünün Meclis'te temsili engellenmiş oluyor. Böyle bir sistem muhafaza edilerek demokratikleşme nasıl sağlanacak? Demokrasi çok seslilik ve çok renklilik, temsilde adalet ve eşitlik ise yüzde 10 barajı ile bunun sağlanması mümkün değildir.
Yıllardan beri bu ülkede belli çevreler önce toplumu gerdiler, çatışmalara zemin hazırladılar ondan sonrada istikrasızlık ülkeye zarar veriyor diyerek demokrasi dışı müdahale ve düzenlemeleri normalmiş gibi göstermeye çalıştılar. Bir bakıma çok sesliliği istikrarsızlık ve ülke için zararlı gibi takdim ettiler.
Bu anlayış sonucudur ki koalisyonlar aleyhine kampanyalar oluşturuldu, toplum adeta iki en fazla 3 partili bir sistemin gerekliliğine inandırıldı. Bir bakıma al gülüm ver gülüm sistemi oluşturuldu. Bunun sonucudur ki seçmenin önemli bir bölümünü oylarının Parlamento'ya yansımasını engelleyen hiçbir Avrupa ülkesinde bulunmayan yüzde 10 gibi çok yüksek bir baraj getirildi. Eğer yüzde 10 barajı istikrar adına savunulacaksa o zaman darbelerinde gerekçesini istikrarın sağlanması olduğu unutulmamalıdır.
Bu arada HSYK ile ilgili düzenlemenin de giderek netleştiği belirtiliyor. Hatta bazı köşe yazarları yeni düzenlemenin içeriği hakkında yorumlar yapmaya başladılar. Görüldüğü kadarıyla üye sayısı 7'den 21'e çıkartılıyor. HSYK ayrı bir yapıya kavuşacak ve sekretaryası olacak. Bu 21 üyenin nasıl seçileceği de belirlenmiş. Üye sayısı içinde yargının seçtikleri çoğunlukta olacak.
Çünkü 21 üyenin 13'ü yargı tarafından, geriye kalanlar ise 3'ü Meclis, 3'ü de Cumhurbaşkanı tarafında seçilecek. Eskiden olduğu gibi Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı HSYK'nın tabi üyesi olarak devam edecekler.
Görünen o ki iktidar, muhalefetin ve bazı çevrelerin 'yürütme yargıyı kontrolü altına almaya çalışıyor' eleştirilerinden fazlaca etkilenmiş. Bu eleştirilerin bundan sonrada süreceği düşünülürse ve ille de uzlaşma arayışına gidilecekse Meclis'in seçeceği üye sayısının ya azaltılması ya da Meclis'in devre dışı kalması teklifleri gündeme gelecektir.
Eğer iktidar partisi bu yöndeki talepler karşısında geri adım atacaksa o zaman başlangıçtaki iddiaları ile yeni düzenleme arasında büyük bir fark orta çıkacaktır. Kısacası demokratikleşme yönünde atıldığı iddia edilen bir adım daha yarım alacaktır.
Bu bakımdan diyorum ki demokratikleşme adına gündeme getirilen seçim yasası ile HSYK'nın yeniden yapılandırılması çalışmalarının demokratikleşmeye fazlaca bir katkısı olmayacaktır.