Şaşırt beni CHP, şaşırt

xxx78

CHP ile ilgili 'olumlu' beklentiler içerisine girmek dünyanın en riskli işlerindendir; CHP'nin iyimserleri yanıltmak gibi kötü bir huyu vardır çünkü... Bunu bilirim, ama yine de CHP'yle ilgili olumlu beklentilere ara sıra kapılmaktan kendimi alamam...

Basit bir sebep yüzünden: Cumhuriyet'i kuran kadronun mirasçısı bir parti, o tarihî mirasın ağırlığını omuzlarında hissedip gerektiğinde en akılcı tavrı almaktan geri durmaz gibi gelir bana...

Tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşıyor Türkiye; başına dert edilen sorunları geride bırakabilir ve halkını refahla tanıştırabilirse bu yüzyılın devlerinden biri olabilir. Bunun için yapması gereken, korkularını ümide, sorunlarını zenginliğe çevirmek, kendini 'neyse o halde' dünyanın önüne çıkarmaktır.

Hayli zamandır bu yönde ciddi adımlar atılıyor. Ermenistan'la imzalanan 'Protokoller' de, 'Kürt sorunu' ile yüzleşmesi de, Aleviler'in sıkıntılarını giderme yönünde çabalar da hep aynı amaca dönük. Türkiye demokrasisini sağlamlaştırıp pekiştirdiği, 'çağdaşlığı' hukuk devleti alanına da yaydığı taktirde daha önce tanımadığı türden bir 'istikrar' ile tanışacak ve bu da 'refah toplumu' olma yolunu önünde açacaktır.

Masal gibi gelse de bu bir gerçek... Dünya da, Türkiye'yi, sorumluluklar üstlenebilecek çapta demokratik bir hukuk devleti olarak görmek istiyor.

Şimdilik 'erken' bir tespit bile olsa CHP'yi yöneten kadronun da artık bu gerçeği görmeye başladığını düşündürecek emareler fark ediliyor. CHP lideri Deniz Baykal'ın, 'ıslak imza' ile ünlenen 'İrtica ile Mücadele Planı' konusundaki 'sahtecilik' inadından vazgeçtiği anlaşılıyor son Grup konuşmasından...

Hiç belli olmaz, 'Balyoz Darbe Planı' ve hatta 'Ergenekon Örgütü' ile ilgili önceki tutumunu da yeniden gözden geçirme ihtiyacı hissedebilir CHP ve lideri Deniz Baykal...

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununun çözümü bağlamında 'barış getirecekse' kaydıyla "Genel affa varız" demesi, Baykal'ın itirazı üzerine eski duruşundan -bazılarının deyimiyle- çark ederken "Terör bitmeden af olur mu?" sorusunu sorması bile bir şeye işaret ediyor: CHP 'demokratik açılımı' daha ciddiye alıyor ve konuyu kendi kadrosu içerisinde tartışıyor.

"Ne oldu da CHP değişmiş olsun?" sorusu yerinde elbette. Askerî mercilerin 'ıslak imza' ve 'Balyoz Darbe Planı' için "Gerçektir" sonucuna varmaları önemli bir yenilik. Düne kadar PKK ile aşna-fişna durumundaki bazı Avrupa ülkelerinin terör örgütüne karşı aldığı son tavır da göz açıcı.

Deniz Baykal'ın epey bir aradan sonra Çankaya Köşkü'ne çıkıp Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le uzun sayılabilecek bir süre görüşmesi de yararlı olmuştur.

CHP türü yapılar kolayca tavır değiştiremezler. Deniz Baykal düne kadar kendisini 'avukatı' saydığı bir örgütle arasına herhalde birdenbire mesafe koymayacak, Kılıçdaroğlu örneğinde yaşandığı gibi erken açıklamalar tepkiyle karşılanacak, 'ıslak imza' itirazı kaldırılsa bile DNA testi ve parmak izi ısrarı sürdürülecektir.

Ama bir de her şeyi göze alıp gerçeklerle yüzleşmeye başlar ve kendisini geri tutmaya çabalayanları tersleyip tavrını baştan aşağı yenilerse CHP? Akıntıya karşı kürek çekmek yerine kendisini akıntıya bırakırsa? "Ülkeyi biz daha çağdaş, daha demokrat ve hukuk devleti ilkelerine daha saygılı yaparız" iddiasını benimseyip düne kadar karşı çıktığı reformları sahiplenirse?