Seçimler yaklaştıkça meydanlardaki hava biraz daha heyecan arzeder duruma geldi.
Birçok televizyon kanalı iktidar yanlısı eğilimleri dolayısıyla diğer partilerden ne pek hazzediyor ne de bahsediyor.
Bu da memleket insanının (seçmenin) birbiriyle meclise girmek için yarışan siyasi partiler hakkında tarafsız bir resim oluşturmasına mani oluyor.
Bundan dolayıdır ki, millete ulaştırılmayan partilerin bu vatan ve insanı için ne yapmak istedikleri ile ilgili olarak bilgi sahibi olunamıyor.
On üç yıldır iktidarda olan parti başkanının meydanlarda kullandığı dilin, huzura ve birliğe en çok ihtiyaç duyulan bu günlerde, pek iç açıcı olduğu söylenemez.
Belli bir partiyi hedef alıp onun üzerinden yeniden oy devşirme girişimi ne kadar kabul edilebilir bir meseledir, sorgulanmalıdır.
29 Mayıs Van mitinginde ifade edilen bazı hususları burada zikrederek bir değerlendirme yapmaya çalışalım.
Tek parti döneminde vuku bulan bir gizli oy açık sayım konusuyla ilgili köylü kadınların takındığı tavrı sandığın namusu olarak ifade eden başbakana, sandıktan çıkan oylarla iktidara gelmiş bir partinin, toplumun namusunu ilgilendiren konularda attığı adımların, ne yaman çelişki olduğu hatırlatılmalıdır.
Avrupa’ya uyum paketleri çerçevesinde imzalanan zinanın serbestliği hususu namusla alakalı değil midir yoksa?
Irak’ta (Ebu Gurayb) yükselen feryatta, Suriye’de tarumar edilen namuslarda bu iktidarın hiç payı yok mudur?
Ekonomik sorunları münasebtiyle bedenini pazarlamak zorunda kalan Anadolu kadınımızın namusu bizim namusumuz değil midir?
İlla da Avrupa Birliği’ne gireceğiz diye diretip, Avrupa Parlamento’suna devredilecek bağımsızlık mı, arzu edilen bağımsızlıktır?
Bayrağa, bütün yetkileri onlara devrederek mi sahip çıkılacaktır?
Büyükşehir olmuş bir vilayete getirilmiş olan 54 Ambulans mıdır övünülmesi (utanılması gerekirken) gereken?
Halen ilçeleriyle vilayet arasında seyahat emniyeti sağlanamayan Van’da ortamı germek midir bir başbakana yakışan?
Sıfır sorun diye çıkılmış olunan yolda, kendisiyle sorun yaşamadığımız tek komşumuzun olmadığı bir Türkiye varken, Ortadoğu’da hangi yeni barış düzeninden söz etmektedir başbakan?
Yoksa BOP’un taşeronluğu mudur burada ifade edilen?
Toplumun bütün kesimleri oluşturulan gergin havayla birbirine düşürülürken, hangi Türk-Kürt-Arap kardeşliğinden bahsetmektedir başbakan?
Vs., vs. ...
Bunlar sadece bir mitingin kısa bir kesitinin bize düşündürdükleri!
Borçlanma, uluslararası ilişkilerdeki fiyasko, artan işsizlik, onarılmaz boyutlara ulaşmış sosyal güvenlik sorunu, takip edilen ekonomik yol münasebetiyle memleketin içine sürüldüğü darboğaz, ahlak ve maneviyattaki bozukluklar ve daha üzerinde konuşulması gereken nice sorun!!!
Sandık gerçekten de namusumuz ise, bütün bu meseleler üzerinde derinlemesine düşünülmelidir.
Gündelik, küçük ve kısa vadeli hesaplar yerine, kalıcı ve yeni bir dünyanın kuruluşunu temin edecek ADİL BİR DÜZEN istikametinde bu iktidara o sandıkta ders verilmelidir.
Yoksa 13 yıldır mecbur bırakıldığımız modern kölelik (bir tas çorba, bir tutam ekmek edebiyatı) bu iktidar vasıtasıyla aynen devam edecektir.
Allah sonumuzu hayreylesin!