Televizyonlarda hem reyting damıtıp hem de SMS gelirleri üzerine rant imparatorluğu kurmaya çalışılan ilk program Pop Star olmuştu. Program öylesine reyting rakamlarına ulaşmıştı ki, yapımcısı ile kanal arasında problemler çıkmış, bunun üzerine aynı programın farklı versiyonları farklı kanallarda farklı adlarla yayınlanmaya başlamıştı. Bıçağın kemiğe dayandığı, "Yeter artık, sizin başka televizyon formatınız yok mu?" diyeceğimiz Osmantan Erkır'ın Pop Star Alaturkası ise iki dönem boyunca farklı televizyonlarda yayınlandı.
Ne ürettiği bu programlar? Türk Sanat Müziği'ne, Türk Pop Müziği'ne, Türk Halk Müziği'ne ne katkıda bulundu?
Yarışmacılarının mağduriyetleri ve farklı hayat hikayeleriyle bezenen, insanların ilgisini ve alakasını çekebilmek için her hafta farklı bir atraksiyon deneyerek SMS havuzunu genişleten bu programlar, sabun köpüğü şöhretler üretti. Pop Star'ın ilk versiyonundaki Bayhan şimdi ne yapıyor? Günlerce, haftalarca Bayhan'ın eski bir suçlu olması üzerinden medya ilginç tartışmaların fitilini ateşledi. Bayhan'ın farklı gırtlağıyla söylediği şarkılara, izleyicilerden SMS'ler yağdırıldı. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında Pop Star'ın ilk versiyonunun yanık gırtlaklı Bayhan'ıyla yapılan röportajlar vardı. Bayhan, şöhreti kaldıramadığını, Pop Star'ın kendilerine sunduğu yalan dünyada kaybolup gittiğini anlatıyordu.
Önceki gece bir televizyon kanalında Pop Star Alaturka'ya katılan ve kazanan evli barklı bir yarışmacının dramı ekranlara getirildi. Yarışmacımız, programda birincilik kürsüsüne çıktıktan sonra, evini barkını dağıtmış, karısından ayrılmış ve çok tanıdık ünlü bir sanatçıyla evlenmiş. Şöhret afettir der atalarımız. Şöhret ateşten bir gömlektir. Bu gömleği giymesini bilmiyorsanız, kesinlikle üstünüze almayacaksınız.
Televizyon ekranlarını işgal eden bu tür programlar, renkli ve magazinel dünyanın ağırlığı altında ezilen, hayatları ve gelecekleri karartılmış sanal şöhretler üreterek, televizyonun insan öğütme değirmeninde harcamıştır. Şöhretin büyüğü küçüğü olmaz... Bugünlerde ATV ekranlarında yayınlanan sözde şarkıların yarıştığı, fakat küçük yarışmacıların kullanıldığı Bir Şarkısın Sen programında da durum aynıdır. Üstelik bu programın küçük yarışmacıların üstünde oluşturduğu travmayı, sosyolojik ve psikolojik açıdan incelemek gerekmektedir.
Radyo Televizyon Üst Kurulu, programların sadece Türk Aile Yapısına uygunluğunu denetleyeceğine, bu tür programlarda sahte kahramanlar, sahte şöhretler üreten zihniyeti de sorgulamalı, küçücük yarışmacıların üzerinden rant devşirmeye çalışan programcılık mantalitesini de hizaya sokmalı.
Maalesef, Türk televizyonlarında insanları güzele, doğruya ve hakkaniyete yönelten program sayısı yok denecek kadar az. Televizyonlarımızın program koordinatörleri, gelir getiren, kendisini amorti edebilen ve aynı zamanda reyting sağlayan ne olursa olsun anında kabul ederek ekranlara dolduruyorlar. Bir program reyting getiriyorsa, farklı türleri ve türevleri de anında başka televizyonlarda sökün ediveriyor.
Çok farklı türde program üretebilecek ve bunları insanların zihinlerine doğru bir şeyler koyabilmek için ortaya çıkarabilecek yetenekte televizyon dünyasında insan yok gibi.
Bu kısır zihniyetin ortaya koyduğu programcılık anlayışı da izleyiciyi uyuşturan, ahlaksızlığı içselleştirmeye çalışan, iffeti değil şehveti başrole koyan bir anlayış olarak karşımıza çıkıyor.
Reyting kalitesizliği getiriyor, kalitesizlik ahlaksızlığı besliyor, ahlaksızlık ise her gün artan suç oranları ve fuhşiyat olarak toplumumuzun temeline dinamit koyuyor. Bu bir kısırdöngü! Allah (c.c.) sonumuzu hayreylesin!