Salonu dolduran çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu kalabalığa podyumun üstüne çıkarak baktığımda, içimden, “Galiba teknolojide kaydedilen yenilikleri bizim gençlerimize borçluyuz” düşüncesi geçti. Kimi Apple’da, Facebook’ta, kimi İntel’de, Microsoft’ta, bazısı adı bizde bilinmeyen ama büyük hacimli işlere imza atılan şirketlerde çalışan yüzlerce genç...
Biri, “Her talep eden davet edilseydi bu salona sığılmazdı; binlerceyiz çünkü” dedi bana... Geceyi düzenleyenler 600 kişiye davetiye göndermişler...
Konuya ve ülkeye âşina birinin ağzından çıktığını kendi kulaklarımla işitmesem ‘şehir efsanesi’ sanabilirdim: Önemli ABD firmaları ne yapıp edip kafası çalışan gençleri henüz üniversite sıralarında keşfediyor ve mezuniyet sonrası Silikon Vadisi’ne göçmeleri karşılığı yüklü burslar veriyormuş... Üstün derecelerle mezun olup başvurduğunda geri çevrilen genç de yokmuş; “Herkese iş var burada” dedi biri ve ekledi: “Yeter ki buranın standartlarına uygun olsun...”
Cumhurbaşkanı Gül’ün mühendis büyük oğlu burada önemli bir internet firmasında çalışıyor.
Meraklıyım ya, karşılaştıklarıma “Burada elde ettiklerinizi bulamayacağınız için artık ülkeye dönmek istemezsiniz” diye takıldım. İstisnasız hepsi neredeyse kelimesi kelimesine “Neden gelmeyelim?” cevabını verdi. Çalıştıkları şirketlerde orta derece yönetici konumuna yükselmiş bir genç, “Çağırın, burada bir gün durmam” dedi.
Kafamda teknoloji alanına giren yığınla soru vardır benim; bunlardan bazılarını konunun uzmanı sayılacaklara sordum: “Neden herbirimiz evlerimize internet bağlantısı kurmak zorunda kalıyoruz; kablolu veya kablosuz internet bağlantısını herkese sunan kentler olmayacak mı?” Bir sorum buydu. “Hayli zor bir iş” dediler.
“Tek bir yatırım alanı seçmeniz istense, ülkeye en fazla getirisi olacak yatırım konusu ne olabilir?” soruma aldığım en makul cevabı da yazayım: ‘Çip’... Birinin şirketi her yıl Tayvan’dan çok yüklü miktarda ‘çip’ satın alıyormuş; “Ciddi bir yatırımla bizim mühendislerimiz bu işi pekâlâ başarabilir” dedi o genç...
Aslında Türkiye nicedir sermaye yoğun olan ve yüksek kalitede beyinlere ihtiyaç duyulan teknoloji alanında yeni fikirleri teşvik ediyor, onları uygulamaya koyanları el üstünde tutuyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’e, anlattıklarını dinledikten sonra, “Sizin ikinci adresiniz burası olmuş galiba” deyiverdim. ‘Silikon Vadisi’nde gezip konuşmadığı önemli firma kalmamış ve herbirinin kodlarını da çözmüş görünüyor bakan...
Abdullah Gül de, buraya, az koyup çok almayı sağlayan yatırım alanı temel teknolojiye cumhurbaşkanı olarak ülkenin dikkatini çekmek için uğradığını söyledi. Yüz milyarlarca dolar değerine ulaşan nice şirket aslında tek bir fikirden yola çıkılarak o değere ulaştı. Tek bir fikir...
“Orijinal bir fikri olan, ama onu uygulamaya koyacak şartlardan mahrum insanlarımıza birkaç kaynaktan destek oluyoruz” dedi Bakan Ergün. Destekte 100 bin TL’den başlamış 500 bin TL’ye kadar çıkmışlar. İlk önce az sayıda başvuru oluyormuş, şimdilerde başvuru sayısı binlerle ifade edilmeye başlamış: “Teknokentler’de yerleşik firmalar neredeyse bedava denilecek kiralar ödüyor, uzun müddet her türlü vergi ve primden muaf tutuluyorlar; bütün derdimiz, ileri teknolojiyi kendimizin yapabilmek...”
Hangi yöne dönsem mühendisle karşılaştım, tek tük de müteahhitle... “Burada bulunanların yüzde 90’ından fazlası mühendistir; işte birkaç da altyapı işlerine bakanımız var” dedi otuz yıldır bu civarda yaşadığını söyleyen biri... Bir şeyi daha fark ettim: Türkiye’den evlenen genç mühendislerin eşleri de çevredeki önemli üniversitelerde -çoğu sosyal bilimler alanında- master veya doktora yapıyor...
Gecenin ileri saatlerine kadar gençlerle sohbet etti konuşması sonrasında Cumhurbaşkanı Gül; salondan çıkarken, “Benim ayaklarımın mecali kalmadı, maşallah siz hâlâ zinde görünüyorsunuz” demekten kendimi alamadım.
Zindeliğinin sebebini biliyorum: Sohbetleri sırasında işittiklerinin verdiği heyecan...