Samimiyet “GÜÇ” tür…
“Sayın Peres benden yaşlısın sesin çok yüksek çıkıyor biliyorum ki sesinin bu kadar yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisidir.
Öldürmeye gelince siz çok iyi bilirsiniz. Ülkenizde Başbakanlık yapmış kişilerin sözleri vardır. Tankların üzerinde Filistine girdiğimde kendimi mutlu hissediyorum diyen başbakanlarınız vardı.
Bu zulümleri alkışlayanları da ayıplıyorum. Bu arada iki söz söyleyeceğim. Sözümü kesmeyin. Tevrat 6. maddesinde der ki öldürmeyeceksin. Burada öldürme var. Avi Şalom Guardina’da bunu söylüyor: “İsrail Haydut devlet haline gelmiştir”
Bu konuşmayı neredeyse hepimiz ezbere biliyoruz.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta “Dünya Ekonomik Formu” kapsamında 29 Ocak 2009’da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mun, İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres’le birlikte katıldığı “Gazze: Ortadoğu’da Barış” konulu panelde İsrail Cumhurbaşkanı’nın yüzüne karşı söylediği ve sonrasında “Davos benim için bitmiştir” diyerek paneli terk ettiği Dünya’yı şok eden sözleridir.
Gerçi konuşmasını kesmeye çalışan panel yöneticisi David İgnatius’u eliyle engelleyerek peş peşe sıraladığı “ONE MİNUTE” sözleri bu konuşmasını bile gölgeleyen bir üne de kavuştuğunu da biliyoruz.
O günlerde yaşananları hatırlayın Başbakan tüm İslam dünyasında kahraman ilan edilmiş, Türkiye’ye dönüşü olay olmuştu. Deniz Baykal bile Başbakan’ı onaylamak durumunda kalmıştı.
Gerçekten bu samimi bir çıkıştı ve gücünü de bu samimiyete borçluydu.
Hepimizi heyecanlandıran ve gururlandıran bu konuşmayı izlerken etkisini yıllarca kaybetmeyecek bu çıkışın, birileri tarafından iç politika malzemesi yapılarak değerinin düşürüleceği ve “zaten yaklaşan yerel seçimler için hazırlanan bir senaryo” olduğunu iddia edenleri haklı çıkaracak bir takım yanlış uygulamalara fırsat verilip verilmeyeceği kaygısı içime düşmüştü.
Tam iki ay sonra yapılacak Mahalli seçimlerin arifesinde bir ziyaret için gittiğim şehirde (İsmini vermeyeceğim) caddelere aşağıdaki afişlerin asıldığı gördüm.
Eyvah dedim. Yanlış!...
Belediye Başkanı AK Partili olan ve bir önceki seçimde %45 oyla Başkanlığın MHP’den devralındığı bu şehirde aslında işlerin çok iyi gitmediğini biliyordum. Belediyecilik adına çok iyi şeyler yapılırken “Başkana ve yönetim tarzına ilişkin dedikodular” bunların önüne geçiyordu.
Seçim öncesinde Ak Parti’nin kapatılma davasında da konu olan Başkan’ın tekrar aday yapılmayacağı beklenirken tam aksi gerçekleşmiş Başkan yeniden aday yapılmıştı.
Başkan icraatlarının afişleri yerine yukarıda resmini çektiğim afişleri şehrin sokaklarına asarak Başbakan’ın samimi çıkışını oya tahvil etmeye ve kendi açıklarını kapatmaya çalışıyordu.
Ankara’ya döndüğümde sizinle paylaştığım bu resimleri AK Parti’nin Genel Başkan yardımcılarının mail adreslerine göndermiş bu tutumların yanlış olduğu ve olumsuz tesir edeceğini ve Başbakan’ın samimi çıkışını şüpheli hale getireceğini yazmıştım.
Ne mi oldu?
Hiç birisinden bir dönüş olmadı. O şehirde Ak Parti seçimi %8 oy kaybına uğrayarak kaybetti. Üstelik bir seçim öncesi Başkanlığın devralındığı MHP aynı başkanla seçimi kazandı.
Bu konuyu yeniden hatırlamama sebep olan şey geçtiğimiz günlerde TOKi tarafından yapılan Ataşehir-Halkalı-Ispartakule köprülü kavşak ve bağlantı yolları açılışından önce, tören alanına yakın bir yere asılan afiş oldu.
Afişi görüyorsunuz. Afişte İsrail Cumhurbaşkanı Siman Peres adeta Başbakan’ın önünde eğiliyor ve afişte: “DÜNYANIN ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLDİĞİ LİDER Sn.RECEP TAYYİP ERDOĞAN HOŞGELDİNİZ” yazıyordu.
Afiş Başbakan oraya gelmeden Başbakanlık görevlileri tarafından kaldırılmış. Bu güzel;ama konu hem İsrail basınında hem de Dünya basınında yerini buldu. İsrail gazetelerinden Maariv’de “Türkiye’de asılan 50 metre boyundaki dev afiş, ülkemiz Cumhurbaşkanı Simon Peres’i, Başbakan Erdoğa’ın önünde secde ederken göstermektedir” şeklinde haber yapıldı. Durumun İsrailli yetkililer tarafından “Tacizci ve rahatsız edici bir skandal” olarak görüldüğü ifade edildi.
Afiş kaldırılmış duyduk. Dünya da afişi duydu. Ama o afişi oraya asan “çağdaş dalkavuk”lara ne oldu bilemiyoruz. Keşke o afiş gibi afişe edilseydiler.
Montesquieu “Dalkavukluk, devlet adamlarının çevresini sarmış bir çemberdir” der. Dalkavuk çemberini bir şekilde kırmayan ya da kıramayan liderler hak etmeseler bile bir bedel ödemek zorunda kalabilirler.
Ve Başbakanımız bunu hiç hak etmiyor….
unalsade@mynet.com