Biz Anadolu insanıyız. En üst kimliğimiz İslâm'dır. Vicdanımız vardır ve onun sesini hep dinleriz. Şiarımızdır merhamet. Belki bu toprakların hamurunda vardır merhamet, belki de havasında suyunda.
Dedim ya biz Anadolu insanıyız. Düşen birini kaldırırız elinden tutarak. Ağlayan bir göz gördüğümüzde içimiz hemen burkulur.
Anadolu insanı hep merhametli olduğundan bazan mantığına başvurmaz. Eli ayağı düzgün birini görse ondan zarar geleceğini düşünmez. Hele dervişâne tavırları varsa sakalıyla, giyinişiyle, tavırlarıyla. Hep ona güvenir, ondan zarar gelmeyeceğini düşünür. Ona güvenerek yola çıkar ve ona güvenerek parasını, malını teslim eder.
Halbuki bu böyle değildir işin aslında. Her şeyimiz senetle, yazıyla olmalıdır ki bu Kur'âni emirledir.
Ama dedik ya bir takke, bir sakal görünce unuturuz bunları ve güveniriz ona.
Bazen yanılmasak da bazen de yanılırız ve acısı, çilesi çok kötü olur.
Size affınıza sığınarak bir Hz. Süleyman (as) hikâyesi paylaşmak istiyorum. Bununla da anlayana saz, anlamayana davul zurna az diyelim ve bu güzel hikâyeye kulak verelim;
*Derviş ile Kuşun İbretlik Hikâyesi:*
Bir gün yaralı bir kuş Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm'a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm dervişi hemen huzuruna çağırtır ve sorar:
*"Bak! Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?"*
Derviş kendini şöyle savunur:
*"Sultanım, kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yaklaştım yine kaçmadı. Teslim olacağını düşünüp atladım. Yakalayacağım esnada kaçmaya çalışınca kanadı kırıldı."*
Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm:
*"Bak! Bu adam haklı, niye kaçmadın? O sinsice yaklaşmamış, hakkını savunabilirdin? Şimdi kolum kırıldı diye şikâyet ediyorsun."* diyerek kuşa söyler. Kuş kendini savunur:
*"Onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsa hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez dedim!"*
Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm, kuşun bu savunmasını doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.
*"Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın!"* diyerek emreder.
Ancak bu emre kuş itiraz eder:
*"Efendim, sakın böyle bir şey yaptırmayın!"* diyerek öne atılır.
Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm; "Neden?" diye sorar.
Kuş sebebini şöyle açıklar:
*"Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi onun üzerindeki derviş kıyafetini, elbisesini çıkarın. Çıkarın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra bir daha aldanmasın!"*