Bu hafta aslen Iğdırlı olup Ankara’da ikamet eden bir yazar dostumuzla beraberiz. Sevgili Fahrettin Alay. Onu yıllar önce şair kimliğiyle tanıdım, zaman su gibi akıp geçti, hiç boş durmadı, şu sıralar ise elimden bırakamadığım romanını okuyorum.
Fahrettin Alay çok yönlü emekli bir öğretmen… Birçok antolojiye öykü ve şiirleriyle katılan yazarımız şimdilerde yeni eserini yazmakla meşgul. İlk eseri Gözleri Gönlümde Asılı’dan sonra ikinci kitabı Müjde’nin Rüyası raflarda yerini kısa süre önce aldı. Ankara kitap fuarında imzalı almak da nasip de varmış.
Kitap fuarlarına imkân buldukça katılıyor fakat eserleri internet sitelerinde de mevcut…
Ben size her şeyi anlatmayım, biraz da ondan dinleyelim.
“Sayın Hocam Hoş geldiniz, öncelikle vakit ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Edebiyat yolculuğunuz nasıl başladı?”
Öncelikle, çok kıymetli olan vaktinizi bana ayırarak, bu fırsatını verdiğiniz için size çok teşekkür ederim Fatma Hanım.
Efendim, ben lise yıllarından bu yana hep bir şeyler yazma, gördüğüm duyduğum olayları kendi yorumlarımla anlatma isteği vardı içimde. Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü yaptığım yıllarda, aylık dergi çıkardım. Orada yayımlanan yazıların hemen hemen çoğunu ben yazardım. 1983 yılında bir kaç öykümü bir gazeteye gönderdim, yayımlandı. Ama bir türlü kitap haline getirme cesareti bulamıyordum kendimde. Nihayet Fatma Çetin Kabadayı hanımefendinin beni yüreklendirmesiyle kitaplarımı yazmaya başladım.
“Sizdeki o cevheri görmemek için kör olmak lazımdı. Memleketiniz Iğdır’da iki yıl dolu dolu yaşamış bir olarak Iğdır hakkında düşüncelerinizi almak istiyorum. Neler söylersiniz?”
Sizin de belirttiği gibi ben Iğdırlıyım. Iğdır cennet vatanımızın, güzel köşelerinden bir yer. Misli bulunmaz bir şehir. Ben oranın bereketli topraklarında doğup büyüdüm. Yazın sıcağını kışın ayazını yedim. Iğdır Aras Nehrinin kıyısında Ağrı dağının yanı başında, bir yıldız gibi parlayan yer. Güneş ülkemize ilk oradan doğar. Memleketim olduğu için biraz duygusal olabilirim ama siz de orada iki seneden fazla kaldınız bilirsiniz, Iğdır farklı ve güzel bir yer gidip görmek lazım.
Gerçekten de Iğdır’ımıza, gidenler dönünce orayı özlerler. Iğdır memleketim özlemim ata yurdum.
“İlk yayınlanan şiirinizi ve heyecanını hatırlıyor musunuz?”
Fikir, duygu ve hayallerinizi en güzel ve coşkulu bir şekilde şiir ile ifade edersiniz. Tabi, şiir yazmak kolay bir şey değildir. Bu nedenle ben iyi şiir yazmayı çok isterdim ama yazamıyorum bu nedenle kendime şair diyemem. Ama her genç gibi ben de şiir diye bir şeyler yazmaya çalıştım. Fatma Çetin Kabadayı hanımefendinin hazırladığı Altın Kalemler şiir Antolojisinde yayımlanan ilk şiirim oldu, tabi çok heyecanlanıyor insan yazdığını bir kitap da görünce.
“Evet, o antolojimiz güzel olmuştu sahiden… Sizlerin katkısıyla iyi bir işe imza atmıştım. İlk kitabınız Gözleri Gönlümde Asılı bir solukta okuduğum öykülerden oluşuyor. Okuyanlar hep aynı şeyleri söyledi sanırım. Bu eseriniz istediğiniz ölçüde okura ulaşabildi mi? Okurlarınızdan nasıl tepkiler aldınız?”
Yirmi kısa yaşanmış öyküden oluşan "Gözleri Gönlümde Asılı" isimli öykü kitabım, arkadaşlarım çevrem ve okuyucularım tarafından çok güzel tepkiler aldı. Bu da beni daha çok ve kolay bir şekilde kafamda tasarladığım ve arşivimde bulunan notlarımı çıkarıp kâğıda dökmeye itti. Geniş okur kitlesiyle buluşturmayı başardım diyemem. Biliyorsunuz, pazarlama tanıtım ayrı bir sektör henüz tanınmadığımız için istediğim düzeyde okuyucuya ulaşamadı. Tabi bunda yayım evinin de rolü var.
(Kapak: Sabahattin Usta)
“Kesinlikle haklısınız. Yayınevleri yüzünden tanınmamış öyle güçlü kalemler var ki. Ama ben gün gelip bu gizli kalmış eserlerin hak ettiği yere geleceğine inanıyorum. Şu an okumakta olduğum ‘Müjdenin Rüyası” sonunu merakla beklediğim, akıcı bir kitap. Körfez’de geçen bir aşk hikâyesi. Samimiyetle soruyorum çünkü okurken o hissi veriyor, yaşanmış bir olay mı?”
Müjde'nin Rüyası isimli Romanım, gerçekten de yaşanmış bir öyküden esinlenerek yazılmış bir kitap. Yaşanmış bu olayın tanıklarından dinledim ve kendi yorumumu katarak yazdım. Okuyucularım tarafından iyi tepkiler alıyorum.
“Romandaki şiirler size mi ait? Çünkü gerçekten bir bayan dilinden yazılmış gibi. Bu psikolojiye girebilmek gerçekten çok büyük başarı. Ben yapabilir miydim diye düşünmeden alamadım kendimi.”
İçindeki şiirimsi mektuplara gelince, ben onları bayağı araştırıp inceleyerek ve de kendimi olay kahramanını yerine koyarak yazdım. Beğenmeniz beni mutlu etti.
“Roman zengin yayıncılıktan çıktı. Yeni olmasına rağmen kaliteli işlere imza atıyorlar. Ben sayısız yayınevi ile çalışmış biri olarak sormak istiyorum. Yayıneviniz beklentilerinize cevap veriyor mu? Birçok yazar dostumuz sağlam bir yayınevi arayışında, gerek basım gerek dağıtım açısından bilgi alabilir miyiz?”
Senin de bildiğin gibi yazarın en önemli sorunu Yayınevi konusudur. Bizim gibi yeni piyasaya çıkmış yazarlar maalesef istenilen verimi alamıyor. Bakalım inşallah bir gün iyi bir yayımcıyla karşılaşırız. Zengin Yayıncılık, benin çok sevdiğim hemşerim, arkadaşımın oğlu Şair Yurtseven Şen'in kurduğu taze bir fidan, umarım ileride adından söz ettiren bir yayınevi olur.
(Fotograf: Yazar Fahrettin ALAY- Şair yayımcı Yurtseven ŞEN ile....)
“Müzikle de ilgileniyorsunuz. Sanatla ilgilenen her insanda gizli kalan bir istektir bu sanıyorum. Siz bunu başardınız. Nasıl başladınız?”
Ben hep söylerim, Türk Milleti Karacaoğlan neslinden gelmişiz, her gördüğümüz güzelliğe, acıya drama ve olaya sazımızla sözümüzle bir şeyler söyleriz. İçimizdeki sevinci ve kederi bir şekilde dile getiririz, ben de hep bir enstrüman çalmayı çok istedim. Koyun güttüğüm zamanlarda, kamışlardan yaptığımız flüt ve kaval çalarak başladığım musiki hayatıma amatörce bağlama kursuna giderek öğrendiğim sazımı çalarak ruhumu dinlendiriyorum.
“Aileniz yazmanıza, eser üretmenize, sosyal aktivitelere katılmanıza destek oluyor. Yazar ile yaşamak sabır ister düşüncesindeyim. Katılıyor musunuz?”
Eşim öğretmen, dolayısıyla yazma konusunda bana çok yardımcı oluyor, teşvik ediyor. Tabi zorlukları var, onlara katlanıyor. Eşimin anlayışlı olması bana güç veriyor, sağ olsun.
“Hangi vakitler yazmayı tercih edersiniz? Bilgisayar başına oturur oturmaz üretebilenlerden misiniz? Yoksa ilhamın gelmesini bekleyenlerden misiniz?”
Yazmaya başlamadan önce hep kafamda olayı kurarım. Bu kurguyu önce not ederim, kendimce belli bir olgunluğa geldiğine inandığım vakitte yazarım. Yazma anının belli bir saati yoktur. Bazen gece sabahlara kadar yazarım, bazen de hiç yazamam. İlham dediğimiz hallerim genellikle tek başıma olduğumda daha çok oluyor. Örneğin, bir olaya şahit olurum onu eve gelinceye kadar kafamda irdelerim ve gelip evde kâğıda dökerim. İlkin içimden geldiği gibi yazarım sonra okur, düzenlerim.
“Yazarlık zor zanaat, sabır, fedakârlık, çalışma isteyen bir iş… Yazar adaylarına neler tavsiye edeceksiniz?”
Senin de dediğin gibi yazmak kolay bir şey değildir. Bir sürü şey düşlesin kafanda, geçersin klavyenin başına hepsi uçar gider yazacak bir şey bulamazsın, ben öyle olurum çoğu zaman. Sonra sabırla tekrar kurarım kafamda senaryoyu, yeniden yazmaya çalışırım. Yüzlerce kitap okurum yazacağım yer mekân ve olguların doğruluğunu araştırmak için bunların hepsi bir zaman ve sabır ile olur. Kolay değildir başkasının yerine düşünmek, onun için bilgi sahibi olup fikir yürütmek, gerekir.
Yazar arkadaşlara önerim, bir kere çok okumaları gerekir. Çünkü dolmak lazım. Nasıl ki bir kabı ağzına kadar doldurursan su taşar ise, yazarın da taşması için dolması lazım ki taşsın. Bir kere çok okumalılar. İkincisi yazmaktan korkmasınlar, yazsınlar, başkası ne der filan vehmine kapılmamalılar yazsın sora düzenlesin derim.
“Ankara’da yaşamak sosyal kültürel açıdan her şeye sahip olabilmek demek… Hangi faaliyetler katılıyorsunuz?”
Ankara da olmam tabi ki bir şans, mümkün olduğunca, çeşitli edebiyat ve şiir etkinliklerine katılıyorum. İLESAM’ın faaliyetlerin takip ediyorum. Yazar ve şair arkadaşlarla tanışıyorum, onlardan çok şey öğreniyorum. Ama kış aylarında sağlık sorunlarım nedeniyle biraz sıkıntı oluyor, çoğuna katılamıyorum.
“Okumaktan zevk aldığınız tavsiye edeceğiniz yazarlardan bir kaçının adını istesek ne dersiniz?”
Edebiyat ile ilgilenen arkadaşlar naçizane önerim bir kere çok okumaları ve okumayı bir ihtiyaç haline getirmeleri ve mümkün olduğunca dünya klasiklerini okumalılar. Şark İslam Klasiklerine bakmalılar. Ben Kemal Tahir ve Sabahattin Ali'nin bütün kitaplarını çok beğeniyorum.
“Okurlarımızla bir şiirinizi paylaşabilir miyiz?”
Başta dediğim gibi şair olmayı çok isterdim. Çok güzel şiir yazan arkadaşlarım var onlara gıpta ile bakıyorum keşke ben de onlar kadar yazabilsem. Mesela Fatma Çetin Kabadayı Hanım gibi yazabilmeyi çok isterdim. Ama şiir yazmak zor iş… Ama yazmaya çalıştığım şiirlerden birisini sizinle paylaşayım:
Gönlüme Düştün Yar
Gariplikler tüten gecelerimin
Zifiri karanlığında
Umudun, umutsuzluğa
Umutsuzluğun umuda
Yorduğum anlarda
Genzimde biriken
Hıçkırıkların
Bulutlanan gözlerimin
Islattığı kirpiklerden
Yanaklarıma çağıldayan
Gözyaşlarım akıyorsa
Eğer;
Bil ki, gönlüme düştün yar…
“Yeni projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?”
Çalışmaları sağlığımın ve yaşantımın elverdiği ölçüde yazmaya devam ediyorum
Bir tarihi şahsiyetin romanını yazdım, şu anda editörde inceleniyor. Düzenlemeler yapınca inşallah basıma gidecek. Bu arada bir sevda romanına başladım onu yazıyorum. Gözlem ve araştırmalara devam ediyorum. Kafamda bir sürü proje var, ömrüm vefa ederse kâğıda dökeceğim hayırlısıyla.
“Okurlarımıza iletmek istediğiniz herhangi bir husus var mı?”
Okurlara şunu iletmek isterim: Okumak bir ihtiyaçtır, okuyun ve edindiğiniz intiba ve fikirleri not edin. Ayıca herkese sağlık ve esenlik diliyorum.
“Çok teşekkür eder, saygılar sunarız.”
Ben de teşekkür eder çalışmalarınızda başarılar dilerim.