Sahabelerden Daha mı Bilgiliyiz? Sahabeler Müctehitmiydiler?

Lütfi AYHAN

 İnsanların en rahat konuştuğu birkaç alan vardır. Bunlardan en başta geleni galiba Din konusu. İşçimizden çiftçimize, esnafımızdan tüccarımıza, öğretmenimizden  öğrencimize, ustamızdan çırağımıza, ressamımızdan, mankenimize kadar herkes din mevzu açıldı mı maşallah derya kesiliyoruz.

Ömründe bırakın Kuran’ın Arapçasını, Mealini bile bir kere hatmetmeyen, hadis, tefsir, kelam, fıkıh ilimlerine fersah fersah uzak  birçok vatandaşımız fetva verme konusunda maşallah  birer  İmam-ı azam veya İmam-ı Şafii kesiliyor. “Bence” diye söze başladılar mı durdur durdurabilirsen. Kimimiz, “çalışmak ibadettir “ diyerek çalışanlarımızın ibadetlerini çalışmakla yerine getirmiş olacaklarını savunuyor; kimimiz de, “İslam mantık dinidir, günümüzde başörtüsünü gerektirecek bir sebep yok, üstelik de ulul emre itaat farzdır! öyleyse devletin emrine uyuver” diyerek başörtü meselesini kendimizce hallediveriyor. 

Bir şiir konusunda veya bir arabanın arızası mevzuunda dut yemiş bülbüle dönen ve “ bu konuda bilgim yok” diye kenara çekilen biz allameler!, dinin en girift mevzularında, İmam-ı Azamların, İmam-ı Malikilerin cesaret edip de giremediği fetva okyanuslarına “yeşil başlı ördekler” misali korkusuzca dalıveriyoruz. “Yahu bu iş o kadar kolay değil, bu iş fakihlerin, Rasihlerin işi” diyenlere de hemen Kuranın; “Gerçekten Biz onu, belki aklınızı kullanırsınız diye Arapça bir Kur'an kıldık” (Zuhruf 3) ayetini okuyarak lafı ağzına tıkıyoruz. Kimimiz devletin şeklini şemalini, kimimiz ticaretin en ince ayrıntılarını (faizi, kârı, zararı, kâr oranlarını, finans kurumlarının, bankaların fıkıhtaki yerlerini), kimimiz Türkiye’de yaşayan Müslümanların siyasetle, eğitimle, yabancı devletlerle ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini, Kimimiz Mekke devrinde miyiz, Medine döneminde miyiz? Sorularının cevaplarını bir çırpıda Kuran’a göre açıklayıveriyor.

Biz büyük fakihlere; “Kuran-ı Kerimin ayetlerini konularına göre bir tasnif eder misin? Bir fetva vermek için hangi bilgilerle donanmak gerek? İtikat mezhepleri hangileridir? Amel mezhepleri hangileridir? Ayetlerin nüzul sebeplerini, Hüküm Ayetleri ile ilgili hadisleri ve aynı ayet ve hadislerle ilgili sahabe ve mezhep imamlarının görüşlerini biliyor musun?” gibi sorular sorulunca ,”orası önemli değil, ben bu ayetten şunu anlıyorum o bana yeter” diyerek cahilliğimizi  kurnazca kapatmaya çalışıyoruz. 

SAHABELER FETVA VERİYOR MUYDU?

 Ülkemizin ve şehrimizin sayılı fıkıhçılarından biri olan Prof. Orhan Çeker Hocanın son kitabında (Tasavvufi Meselelere Fıkhî Bakış) bu konu ile ilgili çarpıcı tespitler var. Orhan Hoca diyor ki; “Sahabe döneminde ictihad eden sahabilerin sayısı 162’dir. Halbuki bu dönemdeki hadis ravilerinin sayısı 1300 dür… Hadiste bir numara Ebu Hureyre (r.a) 5374 Hadis nakletmiş iken fıkıhta bir numara Hz Ömer (r.a)’dir. sahabe döneminde müçtehitlerin nüfusa oranı binde birdir. Yani Peygamber döneminde yaşayan Arapça bilen, ümmetin en faziletlisi olan kişiler de bile oran bu kadardır.”

 Buradan çıkan sonuç şu; Sahabeler, Peygamber döneminde yaşamalarına rağmen, hepsi Arapça bilmesine karşılık, bir çoğu da çok fazla hadis naklettiği halde fetva vermemişler kendilerini fakih saymamışlar. Sahabenin cesaret edemediği, büyük imamların zar zor girdiği bu konuya günümüz insanlarının bu kadar cesurca dalmaları olsa olsa; “cahil cesurdur” sözünün bir göstergesidir. Talebelerimden, ahbaplarımdan, akrabalarımdan,  birkaç kitap okuyarak fetva vermeye kalkan o kadar çok kişi ile karşılaşıyorum ki şaşmamak elde değil. Bizim neslin 70’li yıllarda sürüklendiği bu yanlışa şimdi ki gençlerin düşmesini engellemek alimlerin vazifesi olsa gerek. Bizler o yıllarda Kuranın 6666 ayetinin tümü sadece siyaset ve devletle ilgiliymiş gibi bütün enerjimizi bu konuya hasretmek yanlışlığına düşmüştük Ayetlerin kaç tanesi devletle, hukukla ilgili, kaç tanesi ibadet ve ahkâmla ilgili, kaç tanesi ahlakla ilgili bilmiyorduk? (Kuranın ayetlerinin 1000’ i emre, 1000’i nehye, 1000’i va’de, 1000‘i vaide (tehtid) 1000’i haber ve kıssalara, 1000’i mesel ve ibretlere, 500’ü ahkâma (helal haram) 100’ ü tespih ve duaya 66’sı nasihate dairdir.) (Feyzül Kuran s. 10)

Hâsılı kelam, en basit bir konuda bile uzmana danışan bizler, ciddi bir çalışma gerektiren, “dini anlama ve fetva verme” konusunda biraz daha tedbirli, ilme ve ilim erbabına saygılı olmalıyız. Fetva vermek, Allah adına bir konuyu hükme bağlamak demektir.Sahabelerin büyük çoğunluğunun bile cesaret edemediği ve kaçındığı bir konuda, günümüz insanın hoyratça at oynatması ancak cehaletin bir sonucudur.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.