İnsanın ne iş üzerinde bulunduğu çok önemlidir. Ademi yaratan, "Her ne yapsanız, her ne işte bulunsanız O sizinle beraberdir." diye bildirmektedir. İşte bu yüzden insanın ne iş üzerinde bulunduğu çok önemlidir. Sonra bir de şu var; son Peygamber Hz. Muhammed -ki ona sayısız selam ve ihtiramlar olsun- şöyle bildirir: "Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz."
Bir vefat haberi duyduğumda eğer o kişinin sosyal medyası varsa ona bakıyorum, özellikle en son paylaşımına bakıyorum. Ne ile meşgûl olduğunu merak ettiğim için bakıyorum. Bakalım ne söylemiş en son diye. Hayırlı şeylerle meşgûl olduğuna dair bir iz bulursam onun adına seviniyorum. Çünkü cümle alemin şahit olduğu bir yerdir sosyal medya. İşte bu cümle alemin o kişinin iyiliğine ve kötülüğüne şahitliği de çok önemlidir. Elbette iç durumunu Allah, bilip değerlendirmektedir fakat Hz. Muhammed aleyhisselam; "Eğer bir kişinin iyiliğine şahit olan iki komşusu varsa yani iki kişi o kişiye 'iyi Müslümandır' diye şahitlik ederse Allahu Teala o kişiyi iyilerden yazar. Velev ki kötü bile olsa!" buyurmuştur.
Bütün bunları tefekkür ederek, deprem öncesi günümü gözden geçirdim.
Eğer o gün ölseydim ben ne hal üzerinde ölürdüm?
Allah'a nasıl bir kalple kavuşacaktım? Bunlar sadece beni ilgilendiriyor gibi görünebilir. Fakat öyle değil. Okurlarım, yazılarımın günlük tarzında olduğunu söylüyorlar. Aslında bu niyetle yazmıyorum fakat yazdıklarım yaşadıklarımdır ve belki yaşadıklarımı kayıt altına almayı seviyorum. Yaşadıklarımı kayıt altına alırken de topluma bazı mesajlar veriyorum. Ne yapayım bu benim tarzım. Her yazanın, her konuşanın bir üslubu vardır. Benim üslubum böyle. Hata ve kusurlarım için şanı büyük Rabbimizin affına sığınıyorum.
Deprem öncesi yani pazar günü sabah vakitlerinde habernamede son yazılan yazıları okumuştum. Her zaman fırsat bulup okuyamıyorum. Ama o gün epey bir yazı okudum ve hatta onlara yorumlar da yazdım. Sonra faizle ilgili bir yazı vardı mesela. Faizli bankalarla katılım bankalarının işleyişi hakkında yazılmıştı. İkisinin arasındaki farkı çok iyi açıklıyordu. Faiz bugünkü dünyayı karambole sürükleyen çok büyük bir faciadır. Allah'ın peygamberi, Veda hutbesinde faizi kaldırdığını beyan etmiştir. Allahu Teala insanlığı bu illetten şiddetle men etmiştir. Kur'an'da bu konuda ayetler var. Hasılı kelam bu yazı katılım bankacılığı ile faizli bankaların arasındaki farkı çok güzel açıklıyordu. Bununla birlikte habername'de o günkü diğer yazılar da çok değerliydi. Bu yüzden teşekkür mahiyetinde habername grubuna dua niteliğinde şu cümleyi yazmıştım: "Sağolun ve sağ olalım hepimiz!"
Bu sözlerimle kıymetli yazarlarımıza teşekkür etmiştim. Ama "Sağ olalım hepimiz!" cümlesini iştiyakle eklemiştim. O 'hepimiz'in içine hayra çalışan bütün insanları ilave etmiştim.
Şimdi geriye dönüp bakıyorum; iyi ki böyle bir dua etmişim diyorum. Çünkü duam tam da bir depremin arifesine denk gelmişti. Ve bizler depremin öncesinde büyük oranda hayır yazmış, hayır söylemiştik. Allah hepimizden razı olsun. Bizleri de iyi kullarının zümresine katsın.
Bahsettiğim Habername grubuna deprem öncesi yazdıklarımın önemli kısmı şu şekildeydi.
"Sitedeki yazıların hepsi birbirinden kıymetliydi, şimdi okudum. Yazıların altına yorumumu da yazdım. Sağolun değerli yazarlarımız. Bilgi paylaştıkça güzeldir. Yazmaya devam edelim hep birlikte inşallah.
Faiz konusu hem devletimiz açısından hem de milletimiz açısından çok önemli. Herkes faizin haram olduğunu yazıp anlatıyor; bu doğru ve güzel fakat eksik. Yazarımızın yazdıklarını bu anlamda çok faydalı buldum. Keşke vaizlerimiz hocalarımız faizin ne olduğunu böyle anlatsalar! Evet ortada, karşılığında bir ürün olmayan para var; işte bu faiz. İslam'da bir alım satımda hem mal hem de o malın karşılığı olan para vardır. Fakat faizli alım satımda bu yoktur. Halk bunu anlamıyor. İlahiyat fakültelerinde de bu konular eski yazılan kitaplar üzerinden anlatılıyor. Alimlerimiz çok ince detaylı kitaplar yazmışlar fakat bunları okusak da anlamıyoruz. Herkesin anlayacaği bir dille bu kitaplar yeniden yazılmalı. Sağolsun herkes sağ olalım hepimiz!"
Şimdi depremden öncesine dönüp baktığımda, "İyi ki bu duayı yapmışım." demekten kendimi alamıyorum. Pazar günüm yani deprem öncesim, elhamdülillah full güzel geçmişti. Ufak tefek kusurlarım haricinde deprem öncesi günüm bana göre hayırlı saatlerimdi. O gün bunlardan başka bir de misafir ağırlamıştım. Az miktarda da olsa infak yapmıştım. Deprem saatinde uyanıktım ve Allah'ı anıyordum. Bu yüzden belki deprem anında çok geniş bir tevekkül halindeydim. Ölüm yakama yapışsa dahi huzurla ölebilirdim fakat yaşama isteğim vardı. Daha hayır namına yapmak istediğim çok işlerim vardı. Allah'tan hayırlı ve salih bir ömür istiyordum. Ben böyle diliyordum lakin Rabbimin takdirini bilemem. Ben O'ndan hayır istemekle mükellefim. Dünyamızı güzelleştiren insanların arasında ben de var olmak istiyorum. Siz de var olun diliyorum.
Sağolsun herkes sağ olalım hepimiz!