Şu anda Türkiye’de, "her şey yolunda, her şey güllük gülistanlık, işsizlik normal, ekonomi süper, hukuk, eğitim, sağlık, tarım, toplumsal huzur…Velhasıl her alanda halkımızın ne derdi var ne tasası; kuşlar uçuyor bülbüller şakıyor, çiçekler kokuyor güller açıyor…” diyecek kadar şaşkın bir insan olabilir mi? Elbette bir çok derdimiz ve sıkıntımız var. Üstelik bu sıkıntılar Pandemiden önce de vardı, salgın, dertleri, sıkıntıları zirveye taşıdı. Tabi bu durum sadece bize has bir durum da değil.
Buralara yani bu gün içinde bulunduğumuz hale nasıl geldiğimizi, nereden nereye gerilediğimizi bilmeden yapılacak değerlendirmeler eksik olur.
Gezi Milat Oldu
2013 teki "Gezi Kalkışması" gerçeğini görmeden, ondan sonra art arda patlayan "Mit Tırları kumpasını", "17 Aralık Hukuk darbesi" gerçeğini ve hele de "15 Temmuz" İhanetini hesaba katmadan günümüzü hakkıyla değerlendirmek mümkün olmaz. O günleri anlatan bir haberden bir bölüm: “…Gezi ile beraber 2013 Mayıs ayında piyasada yaşanan olumlu dinamikler yerini dalgalanmaya bıraktı. Borsa siyasetten gelen açıklamalara göre kimi zamanlar büyük düşüşler yaşarken kimi zamanlar da kayıplarını toparlamaya çalıştı. Dolar protestolar öncesi uluslararası piyasalardan gelen dinamiklerle değer kazanıyordu. Gezi Parkı protestoları ile birlikte zaman zaman 1.90 TL'yi gören dolar iyice dalgalanmaya başladı. Gösterge tahvil faizleri de Mayıs ayı içinde yüzde 5'li seviyeleri görmüştü. Uluslararası gelişmelere Gezi Parkı protestoları eklenince faizlerde sıçradı ve 13 günlük periyotta kimi zaman yüzde 7'li seviyeleri gördü…” Gördüğünüz gibi geziden önce dolar 1.50 lerde falanmış. faizler ise yüzde 7 lerde imiş. Ondan sonraki dış gelişmeler( ki en önemlisi ABD nin Suriye polİtikasında yaptığı zikzaklar, veya bize kurduğu tuzaklar (ki burada hata tabiki de hükümetin) ABD' nin pyd/pkk ye aleni desteği. Suriye'nin perişan olup halkının bize sığınması, Irak, Libya olayları... İşlerin kötüye gitmesine sebep oldu.
İş Yapmayan Hata da Yapmaz
Gelelim bu güne, 20 yıldan fazla iktidarda kalan bir hükümet / bir başkan elbette çelişkiler yaşayacak, elbette hatalar yapacak.İktidar ne kadar uzun olursa çelişkiler o kadar çok olur. Şoför koltuğuna hiç oturmayan bir adamla 20 yıldır çok değişik pek farklı yollarda kaptanlık yapan bir adamı kaza yapma konusunda kıyaslamak ne kadar doğru. Erbakan, iktidarda çok az hata yaptı. Çünkü 11 ay kadar hükümet oldu. Baykal, Kılıçdaroğlu, Akşener ...Hiç hata yapmadılar çünkü iktidar olmadılar. Erdoğan, Özal, Demirel, Menderes...hatalar yaptılar. Mesela Sayın Erdoğan, (siyasi, sosyal, ekonomik, sağlık, eğitim, iç ve dış politika....) binlerce projeye imza attı, yüzlerce çok büyük iş yaptı. Bunların çoğu iyi ve güzel, bazıları ise hatalı ve yanlıştı. Yapılan olumlu işleri birkaç satır sonra yazacağım, lakin akla gelen yanlışları ve hataları da görmemezlikten gelemeyiz.
Bir liderin bir hükümetin başarılı mı başarısız mı olduğunun ölçüsünün formülü "zaman" ve "orandır". Yani ne kadar kaptanlık yaptı? Hangi araçla hangi yollarda sürücü koltuğunda oturdu? Kaptanlığı süresince yaptığı doğrular, yanlışlarından çoksa başarılı, aksi halde başarısız sayılır. Pekiyi buna kim karar verecek? Elbette otobüste seyahat eden yolcular yani halk. Mesela benim rahmetli halam hiç kaza yapmadı, çünkü kendisi şoför değildi, ömründe hiç araba sürmemişti.!!!.
20 yıldan fazla iktidarda kalıpta çelişki/zikzak yaşamayan, yanlış adımlar atmayan dünyada bir lider,bir hükümet varsa siz söyleyin. Fatihten Yavuza, Kanuniden Yıldırıma, Alparslan'a...tarihte yaşamış ve uzun süre iktidarda kalmış liderlerimizden, hatasız, çelişkisiz olanı yoktur., olamazda çünkü bu durum fıtrata aykırıdır. Sayın Erdoğan'ın çelişkileri de tabi olarak (çünkü iktidarı uzuyor) gün geçtikçe artıyor: Son yerel seçimlerde Akara ve İstanbul'u kaybedince “problem yok çünkü meclisler biz de” demesi, son kongrede maske ve mesafeye dikkat edilmemesi, Ak Parti sayesinde zengin olan insanların gösterişli bir hayata sürüklenmesi, salgından dolayı milletin sıkışık anında, daraldığı bir dönemde devletin ve belediyelerin lüksten, lüks araçtan vazgeçmemeleri, İst. Sözleşmesinin kabulü, merkez Bankası Başkanlarının artarda değiştirilmesi... ..Bunlardan bazıları.
Bu Günün Panoroması Şöyle
Tüm bunları gözden ırak tutmadan, dünyanın durumunu göz ardı etmeden, Türkiye’nin içte ve dışta(Libya, Suriye, Afrika, Irak, Azerbaycan,PKK, FETÖ...) yaptığı mücadeleyi iyi bir değerlendirmeye tabi tutmadan yapılacak değerlendirmeler insafa sığmaz. Şimdi buyurun Türkiye'nin manzarasına/panoromasına yakından bakalım:
a- Pandemi şartlarında bile Türkiye dünyada Çin'den sonra büyüyen ikinci ülkedir. Bu dönemde Türkiye ihracatta rekor kırmıştır.
b- Ak Parti hükümetleri milli eğitim bütçesini 7,5 milyardan 147 milyara çıkarmıştır.
c- Ak Parti hükümetleri spor da toplam tesis sayısının 1575'ten 3 bin 907'ye çıkarmıştır.
d- Ak Parti hükümetleri sağlıktaki personel sayısının 378 binden 1 milyon 177 bine
e- Ak Parti hükümetleri hekim sayısının 92 binden 174 bine çıkarmıştır.
f- Ak Parti hükümetlerinden önce 107 bin kişiye bir ambülans düşerken bu sayısının 14 bine düşürmüştür.
g- Ak Parti hükümetleri Sağlıkta gerçekleştirilen sessiz devrimlerle dünyanın en başarılı ülkesi konumuna yükseltmiştir.
h- Ak Parti hükümetleri aşılamada Avrupa'da ikinci olmuştur.
i- Ak Parti hükümetleri kamudaki engelli istihdamını 5 bin 777 den, 58 bine çıkarmıştır.
j- Ak Parti hükümetleri 2002 yılında 184 lira olan asgari ücreti 3 bin 100 liraya çıkarmştır. (tabi burada önemli olanın miktardan ziyade alım gücü olduğunu göz ardı etmiyorum.)
k- Ak Parti hükümetleri 932 milyar yatırım yaparak Türkiye'nin altyapısını büyük oranda yenilemiştir.
l- Ak Parti hükümetleri 6 bin 101 kilometreden devralınan bölünmüş yol mesafesinin 28 bin 200 kilometreye, 1710 kilometreden devralınan otoyol uzunluğunun 3 bin 523 kilometreye yükseltmişlerdir.
m- Ak Parti hükümetleri tersane sayısının 37'den 83'e çıkarmışlardır.
n- Ak Parti hükümetleri 37 milyar lirayı bulmayan Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla miktarını , 333 milyar liraya yüseltmişlerdir.
o- Ak Parti hükümetleri Savunma sanayiinde yerli üretim oranını yüzde 20'lerden yüzde 80'lere çıkarmışlar, Savunma sanayinde ihracatçı bir ülke konumuna getirmişlerdir. Sihalar İhalar helikopterler füzeler….Okullar, burslar...Ayasofya'nın Açılması, Katsayı uygulamasının kaldırılması, en büyük cami, en büyük köprü, en büyük hava limanı, en büyük kütüphane....
Not : İst.Sözleşmesinin kalkması ile ilgili yine birileri eksik bilgi vererek konuyu saptırıyor. Hiç bir vicdan sahibi bırakın kadını, çocuğu herhangi bir canlıya yapılacak zulmü işkenceyi tasvip etmez, edemez. . İst. Sözleşmesi "şiddeti engellemek " olarak adlandırılmasına rağmen içinde barındırdığı bazı maddelerle ile (mesela toplumsal cinsiyet ) aileyi. fıtratı bozan bazı maddeler içermektedir. Bu nedenle iptali iyi olmuştur.Şunu kamuoyunun bilmesi gerekir. Sözleşme bir kanun değildir. Bu sözleşmeye istinaden çıkarılan 6284 nolu kanun meriyettedir.. Bu nedenle kadınlarla ilgili koruma kanunları halen geçerlidir. Ki bu kanunun bazı maddeleri de aileye, evliliğe zarar vermektedir.(Mesela ömür boyu nafaka ve kadının beyanı esastır maddeleri. Bu maddeler yüzünden erkekler evlenmekten korkar hale gelmişlerdir. ) Umarım meclisimiz Avrupayı falan örnek almadan, cinsiyet minsiyet, lgbt falan karıştırmadan...Kadınlara, çocuklara yapılan işkence, zulüm, saldırı, öldürme gibi vakaları sıfıra indirecek çok güzel kanunlar çıkarır.
.