Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar'ın başına geleni herhalde duydunuz: Bütün belgeleri, savcılık iddianamelerini, mahkeme safahatında konuşulanları, konuya ilişkin kaynakları didik didik ederek kaleme aldığı 'Ergenekon' konulu kitabı yüzünden 18 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezası tecil edildi, ama önümüzdeki beş yıl içerisinde aynı suçtan ceza almaması şartıyla...
Bu şart, verilen cezayı, 'Ergenekon hakkında yazı yazmama cezası' haline getiriyor doğal olarak...
Star, bazılarınca 'yandaş medya' diye adlandırılan gazeteler arasında yer alıyor; internette adını yazın, Şamil Tayyar için sık kullanılan sıfatın 'hükümete yakın gazeteci' olduğunu göreceksiniz. Ne kadar garip: Çoktandır varlığını unuttuğumuz basına dönük ceza maddeleri Star'dan Şamil Tayyar'a uygulanıyor.
Şamil Tayyar şu sıralarda yargının özel ilgisini çeken tek yazar değil. Bugün gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Aslan geçenlerde Jandarma tarafından gözaltına alındı da öğrendik; onun hakkında da 'yayın yasağını ihlâl' iddiasıyla açılmış bir dava varmış... Herhalde o da Ergenekon konusunda yazdıkları yüzünden yargılanıyordur.
Adem Yavuz Aslan da 'hükümete yakın gazeteci' sınıfına sokulanlardan; temsilcisi olduğu gazete de 'yandaş medya' yaftası yiyenlerden...
Taraf'tan Mehmet Baransu da 'soruşturmanın gizliliğini ihlâl' ettiği iddiasıyla ifade vermeye gittiği mahkemece az kalsın tutuklanıyordu.
'Yayın yasağını ihlâl' ile 'soruşturmanın gizliliğini ihlâl' şu sıralarda basının üzerinde Damokles'in kılıcı gibi asılı duran suçlar... Ergenekon sürecine özel ihtimam gösteren gazeteler hakkında açılmış yüzlerce dava dosyası var; çok sayıda gazeteci bu suçtan yargılanıyor. Bazısı ceza aldı, bazısı almak üzere... Gazetelerde Ergenekon ile ilgili haber veya yorumlar çıkmaya devam edebiliyorsa, medyada hâlâ yürekli gazeteciler ve yazarlar bulunması sayesindedir.
Mahkemelerin bu konuda verdiği cezalardan sonra, iddianamelere dayanarak ya da mahkemeye taşınmış tartışmalardan hareketle, konuya ilişkin bir şeyler yazmak mümkün görünmüyor.
Turpun büyüğü heybede: Şimdilik Meclis gündeminde değil, ama Bakanlar Kurulu'nda konuyu özel takibine almış önemli siyasetçiler bulunduğu için her an uyanabilir: Basın özgürlüğünü daha da daraltacak bir dizi yasa değişikliğinin hazırlığı tamamlandı. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 132, 133, 134 ve 285. maddeleri tasarıya uygun hale getirildiğinde bildiğimiz ve alıştığımız anlamda bir medya özgürlüğü kalmayabilir. TCK'nın bu dört maddesi, 'haberleşmenin gizliliği' ile 'özel hayatın gizliliği' suçlarını yaygınlaştırıp pekiştiriyor, 'gizliliğin ihlâli' suçunun cezasını da artırıyor.
Yasada yapılacak değişikliğin, Ak Parti iktidarının önem verdiği bilinen 'Ergenekon' davasının mahkemenin dört duvarı dışında tartışılmasını engelleyecek bir düzenleme olduğuna dair kuşkular çok büyük. Hükümetin davaya verdiği varsayılan önem nasıl bir önemse artık...
Başbakan Tayyip Erdoğan muhtemelen kendisine özgü sebeplerle 'medya' hakkında olumsuz his ve düşüncelere sahip... Bazılarının sandığı gibi, onun gözünde, 'karşıt medya' ve 'yandaş medya' diye bir ayrım yok; medyanın ve medya mensuplarının bütününe aynı gözle baktığı belli. Aksi halde Star ve Bugün gazetelerinin yazarlarının değil, farklı yazarların tepesinde dururdu Damokles'in kılıcı; mahkeme mahkeme koşarak 'ihlâl suçu' işlemediğine dair dil döken gazete sorumlularının haline acıyarak yasalarda gerekli değişiklikler yapılırdı.
Değişiklik yapılacak yapılmasına, ama açılan dosyalardan iflâhı kesilmiş 'yandaş medya' denilen gruplardan gazetecilere Adliye'yi ikinci adres haline getirecek bir düzenleme olacak bu...