Bundan önceki beş yazım 'ekonomik sistem çöktü; alternatifi biliyorsunuz' ve 'ekonomik sistem topallıyor' üzerineydi. Bugünlerde 'ekonomi' yazmak fantezi gibi görünür oldu. Neden? Ee, 'referandum günlerindeyiz' ya; varsa-yoksa referandum!
Peki, referandumda neyi oyluyoruz? Birkaç 'anayasa' maddesini!
İyi de, birkaç istisna dışında, siyasilerimiz başta olmak üzere, bu anayasa maddelerinin içeriğinden bahsedene, söz edene, anlatana, yazana rastladınız mı?
Siyasi liderler ve sivil toplum önderleri, gazeteler ve televizyonlar, gazeteciler ve yazarlar ne yapıyor? Bu seçim atmosferi çok önemli bir fırsat olmasına rağmen, 'ülkenin ve halkın çok daha önemli sorunları varken' onların tamamına yakını, maalesef TV'lerdeki komedimsi 'EVET' mi 'HAYIR' mı programları seviyesinde sadece 'referandum'u tartışıyorlar. Tartışmayı da havuz-villa, boy-pos, soy-sop gibi asıl konu ile ilgisiz ve tehlikeli meseleler üzerinden yürütüyorlar; 'halkın ve ülkenin asıl sorunları' ile ilgilenen yok!
Özellikle 'iktidar' ve 'ana muhalefet' liderleri evlere şenlik!
Bu durumda işimiz, her şeyimiz, ana sorunlarımız Allah'a kalmış gibi görünüyor.
'Allah halkımızın yâr ve yardımcısı olsun' diyeceğim ama; bu yardımı hak etmek için de halkımızın bir an önce uyanması ve gereğini yapması gerekiyor. Ne diyelim; inşaallah...
Özetle; günlerdir 'ekonomik sistem çöktü' veya 'ekonomik sistem topallıyor' diyorum ama öyle anlaşılıyor ki, 'siyasi sistem de çöktü/topallıyor' demem gerekiyor.
Adetimdir, günlük yazımı yazmadan önce, bence önemli okumalarımı tamamlamadan yazımı yazmam. Değer verip de takip ettiğim yazar sayısı azdır ama mutlaka okuduğum yazarlar da vardır; bunların başta geleni de Mahir Kaynak'tır. Geçen gün (15.8.2010) onun 'Havuzlu villa' başlıklı yazısını okuyunca, yukarıdaki değerlendirmeyi yazma ihtiyacını hissettim. Mahir Kaynak'ın bu yazıdaki çok önemli tesbit ve teşhislerine gelince, özetle şöyle: Gündemin en önemli konularından biri kimin havuzlu villası olduğu. Diğer tartışma konuları da isimlerin önüne hangi ünvanların konulacağı, ya da başka kişisel konular. Demokrasi ise geçmişin hesaplaşmasına dönüşüyor... (Oysa) Yaşadığımız dönem gibi büyük değişimlerin olduğu zamanlar düşünce üreten insanlar için bulunmaz fırsatlar yaratır. Mesela bundan sonra liberal ekonomik düşüncenin sürdürülemeyeceği görülebilir ve yeni bir ekonomi teorisinin temelleri atılabilir. / Dünyada gelecek yıllarda büyük değişim olarak adlandırılacağını sandığım gelişmeler yaşanırken ve bu değişimde ülkemizin hem etkilenen hem de değişime katkı yapacak bir ülke konumunda olmasına rağmen, tartışma konularımızın münazara çizgisinde sürdürülmesi nasıl yorumlanmalı?.. / Bugünlerde havuzlu villayı tartışacak yerde bölgeyi yeniden şekillendirecek güç odaklarının projelerinin ne olduğunu ve nasıl bir rol oynamamız istendiğini ve bizim tercihimizin ne olduğunu tartışsak daha iyi olmaz mı?..
Birkaç günlük tesbit ve değerlendirmelerin mahiyetinden anlaşılacağı üzere; ülkemizde ve dünyada elbette çok önemli 'ekonomik sorunlar' var. Apaçık göründüğü kadarıyla 'ekonomik sistem çökmüş' veya en azından 'topallıyor' ama sorunları çözmesi gereken siyasilerimiz, yöneticilerimiz, düşünürlerimiz, akademisyenlerimiz başka âlemlerde... Bu arada 'siyasi sistem de çökmüş' veya en azından o da 'kör, sağır ve topal' durumda...
Bu durumda, ülkemizde ve dünyada 'ÇÖKEN' veya 'TOPALLAYAN' ekonomik, siyasi ve sosyal sistemlerle veya düzenlerle böyle nereye kadar?!.
Biricik ve tek çaremiz olan 'Adil Düzen' ve 'Adil Ekonomik Düzen' gelinceye kadar beklemeye devam...