Türkiye, 30 Mart yerel seçimlerini geride bırakarak önemli bir badireyi daha atlatmıştır.
Muhalefet partilerinin bazı il ve ilçelerde Yüksek Seçim Kurulu (YSK)'na bazı itirazları devam etse de ortaya çıkacak olan tablo aşağı yukarı pek değişmeyecek gibi görünüyor.
Ak Parti, 30 Mart yerel seçimleriyle bir kez daha önemli bir seçimden güçlenerek çıkmıştır.
Seçim öncesi ortaya serpiştirilen bunca tape ve ses kayıtlarına rağmen Ak Partinin bu seçimlerden zaferle çıkması tüm muhalefet partilerini şapkalarını önlerine koyup uzun uzun düşündürmelidir.
Özellikle buradan acizane olarak, muhafazakar kitleye hitap eden Saadet Partisi ve Hüda-Par'ı ele almak istiyorum.
Muhafazakar kesimin kırmızı çizgileri olarak kabul edilen bunca yolsuzluk iddiaları ve Bakan Egemen Bağış'ın "bakara makara" tapesine rağmen, Ak Partinin muhafazakar seçmeni acaba niçin alternatif partilere yönelmedi ?
Saadet Partisi bu seçimlerde nasıl oldu da Ak Partinin muhafazakar seçmenine hitap edemedi ?
Şunu özellikle belirtmek gerekirse "Paralel yapı" olarak bilinen yapılanma, muhafazakar kesimin dokusuyla uyuşmamaktadır.
Dolayısıyla bu seçimlerden "Paralel yapı"dan medet uman Mustafa Kamalak, partisini adeta uçuruma sürüklemiştir.
1969 yılında kurulan Milli Görüş İslami siyasal hareketi, Mustafa Kamalak yönetimiyle ilk defa sığ ve ilkesiz bir politika izlemiştir.
Saadet Partisinin karikatür krizi,Doğu Türkistan,İsrail'i tel'in vs. gibi milyonluk mitinglerini bile haber değeri olarak görmeyen paralel yapının medya organlarına çıkıp ; " Hizmet hareketi, Ak Parti hükumetinin yapamadıklarını yapmıştır." gibi mesnetsiz açıklamalar yapan Mustafa Kamalak, muhterem Erbakan hocanın kemiklerini sızlatmıştır.
Mustafa Kamalak, 30 Mart seçimlerinde muhterem Erbakan hoca ve Saadet Partisi tabanına ihanet etmiştir.
Zaman gazetesinin ilk sayfasında yayımlanmak ve Samanyolu tv'de iki dakikalık haber olmak karşılığında Mustafa Kamalak, partisinin itibarını ayaklar altına sermiştir.
Bugünden sonra Saadet Partisinin yola Mustafa Kamalak'la devam etmesi intihardır.
Umarım bunu Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Oğuzhan Asiltürk görüyordur ve gereğini Haziran ayında yapılacak olan kongrede yapacaktır.
***
30 Mart yerel seçimlerinin bir diğer kaybedeni hiç şüphesiz Hür Dava Partisi HÜDA-PAR'dır.
Seçimlere doğunun bazı ilerinde giren Güneydoğu Hizbullah cemaatinin uzantısı ve siyasi kanadı olarak bilinen Hüda-Par, sıfır belediyeyle adeta büyük bir şok yaşamıştır.
En güçlü olarak gösterildiği Batman'da bile %10, doğunun en önemli ili Diyarbakır da ise %4'lerde kalmıştır.
Muhafazakar Kürt halkının talep ve beklentilerine yönelik politika üretmesi gereken Hüda-Par, tüm çalışmasını BDP karşıtı bir politikaya odak lamasıyla ilk girdiği bu seçimlerde böyle bir sonucu alması kaçınılmaz kılınmıştır.
Üretken bir politika yerine, PKK ile geçmişe yönelik kavgasından nemalanmak isteyen Hüda-Par, muhafazakar Kürt halkını adeta hayal kırıklığına uğratmıştır.
Seçime girdiği merkezlerde Ak Parti'ye toz kondurmaması ve seçimlere girmedikleri merkezlerde ise Ak Partiyi desteklemeleri Hizbullah cemaati hakkında sosyal medyada ortaya atılan ; "Eskiden Ergenekonun, şimdi ise Ak Partinin kontrolündeler." gibi iddialar güçlük kazanmıştır.