Tevafuk işte böyle bir şey. Geçen Perşembe günü (24.06.2010), İstanbul'un Anadolu yakasında (Üsküdar) arkadaşlarla yaptığımız haftalık ekonomi ve ilim semineri sonundaki ana gündemimiz; seminerdeki bazı önemli konuları Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ve İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan ile paylaşmak üzerine oldu...
Çalışma arkadaşlarıma, 'inşaallah, ilk fırsatta gerekeni yapmaya çalışırım' dedim.
Tevafuk işte; fırsat çabuk gerçekleşti.
Cumartesi günü (26.06.2010), Millî Gazete Genel Yayın Yönetmenimiz Necdet Kutsal aradı ve davet etti: Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile Millî Gazete yazarları olarak Pazartesi akşamı (28.06.2010) bir araya geliyoruz...
Cumartesi akşamı İstanbul'un Avrupa yakasındaki haftalık seminerimizin sonunda da; genellikle her zaman olduğu gibi yine siyaset ve bu sefer ağırlıklı olarak Saadet Partisi üzerinde duruldu. Pazartesi günü Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile toplantı yapacağımızı hatırlatınca, görüşmelerimiz daha da hareketlenip hararetlendi...
Yazımın daha en başında "tevafuk" dedim ya; "tevafuk" işte böyle bir şey...
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile bir araya geldik...
Millî Nizam... Millî Selâmet... Refah... Fazilet... Ve Saadet Partisi...
"Millî Görüş Hareketi"nin kırk yıllık özü ve özeti bu kelimelerde...
Bunların tamamı mukadderatın ve tevafukun eseri değil mi?..
Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, 26 Ekim 2008 günü yapılan Büyük Kongre'de Saadet Partisi Genel Başkanı seçildi ve özellikle "Harun gibi gelip Karun gibi gitmeme" vurgusu yaptı. Bu vurgu aynı zamanda "siyasi, sosyal ve ekonomik kokuşma"ya dikkat çeken çok önemli bir vurguydu. Sürekli yaşanan, bir türlü sonu gelmeyen, hep hatırlattığım üzere artık "sosyal tufan"a dönüşen ve bu arada iyice kronikleşen her türlü "krizler" sadece ülkemizin değil, bütün insanlığın bir "SAADET müjdesi" beklediğini göstermiyor mu?
Mezkur yazarlarla toplantının sonunda, Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ile ayak üstü yaptığım kısa görüşmede de paylaştığım üzere: Halkımızı özellikle ve öncelikle "ekonomik sorunlar" daha çok ilgilendiriyor. Halkımıza sorulduğunda, bir numaralı sorun hep "EKONOMİK SORUNLAR" çıkıyor. Bütün anketlerde % 70 olmak üzere, halkın birinci sorunu ekonomi görülüyor; yani aş, iş, eş/evlatlar/ev ve açlık...
Bu meseleler üzerinde duruyorken aklıma bir şey daha geliyor: Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'un "ekonomi profesörü" olmasını da "tevafuk" olarak düşünüyorum...
Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'un 26 Ekim 2008'de Saadet Partisi Genel Başkanı seçilmesinin birkaç ay ardından 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri yaşandı...
Şimdi de "erken" veya "normal" olsa da; Türkiye seçim atmosferine girmiş bulunuyor, 12 Eylül 2010 günü referandumla birlikte erken seçim de olabilir...
Dünyanın ve ülkemizin durumu herkesin malumu... Dünyada ve Türkiye'de işte bu malum sorunlu atmosfer yaşanıyorken... Bugünlerde siyasilerimiz anlamsız pek çok siyasi tartışmalar yapıyorken... Numan Bey'in teşbihiyle; halkımız sığınacağı bir siyasi liman arıyorken... Daha en başta "tevafuk işte böyle bir şey" dedim ya; ülkemizdeki seçime daha güçlü girmek için Saadet Partisi 11 Temmuz'da "Büyük Kongre"ye gidiyor...
Saadet Partisi: KONGREDEN İKTİDARA sürecini yazmaya devam edeceğim...
TEVAFUK nedir? Tevafuk; birbirine denk gelme, latifane (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma anlamına gelen kavramdır. Anlamlı ve hikmetli amaçlarla latif bir şekilde birbirine yakışan ve birbiriyle ilişkili olan, uygunluk arz ederek bir düzenin varlığını gösteren, kısaca birbirine tevafuk eden her şey, kâinatta tesadüfe yer olmadığını işaret ve ispat eder.