Saadet Partisi Kongreden İktidara 2

xxx95

Hatırlayalım; Saadet Partisi'nin son seçimlerde kullandığı slogan neydi?

"FARK VAR - SAADET VAR..."

Aslında bu fark kırk yıldan beri var; Erbakan'ın önderliğinde "Millî Görüş Hareketi" başladığından beri var, "Adil Düzen ve Adil Ekonomik Düzen" Türkiye ve bütün dünyaya "bir medeniyet projesi" olarak sunulduğundan beri var...

Önce "Millî Nizam"; sonra sırasıyla "Millî Selâmet", "Refah", "Fazilet" ve en sonunda "Saadet" dendiğinden beri "FARK VAR - SAADET VAR..."

Ve işte o "Saadet Partisi" şimdi de "KONGREDEN İKTİDARA" sloganı ile yeni bir yapılanmaya, yeniden yapılanmaya, yeni bir kongreye, olağanüstü kongreye gidiyor; önümüzdeki "erken" veya "normal" seçime hazırlanıyor ve diyor ki:

"FARK VAR - SAADET VAR..."

 

Batı merkezli "kuvvete dayalı zalim uygarlık" insanlığın sorunlarını çözemedi. Aksine, Batı sürekli sorun üretti. Üretmekle kalmayıp sorunları daha da çoğalttı ve günümüzde "SOSYAL TUFAN" seviyesine yükseltti. Batı merkezli bu uygarlık hep savaş, sömürü, kriz, zulüm ve adaletsizlik oluşturdu.

Sadece ülkemiz değil, bütün beşeriyet, devasa dünyamız, milyarlarca insan bu sorunlarla boğuşurken; tam da işte bu zamanda, böyle bir kritik vakitte, insanlık "yeni bir dünyaya, yeni bir medeniyete, Hakka ve adalete dayalı bir medeniyete" muhtaç.

Ülkemizdeki bütün siyasi partilerin önemsediğim çok önemli bir sorunu var.

Saadet dışındaki partiler bu "yeni medeniyet ihtiyacı"nın farkında değiller.

İşte tam da bundan dolayı, "yeni medeniyet projesi"ni sunmasından dolayı;

"Adil Düzen"i "bir medeniyet projesi" olarak takdim etmesinden dolayı:

"FARK VAR - SAADET VAR..."

 

Siyasetin pek çok yönüyle kirlendiği bir dönemde Saadet Partisi aslında bu slogan ile tüm Türkiye'ye ve seçmenlerine "iyi" ile "kötü", "güzel" ile "çirkin", "doğru" ile "yanlış", "Hak" ile "bâtıl", "ADALET" ile "ZULÜM" arasındaki farkı hatırlatıyor ve hatırlatmakla kalmayıp artık bunun iyice vurgulanması gerektiğinin altını çiziyor.

Türkiye sekiz yıl öncesindeki seçimden önce de "yoksulluk, yolsuzluk, adaletsizlik, anayasa vs." meselelerini konuşuyordu; bugün de "yoksulluk, yolsuzluk, adaletsizlik, anayasa vs." meselelerini konuşuyorsa; o zaman sekiz yılda ne değişti?!.

Çok değil, birkaç hafta sonra "siyasi yolsuzlukların konuşulduğu" bir seçim atmosferine girilecek, "yolsuzluk ve rüşvet dosyaları" gündemden hiç düşmeyecek...

İşsizlik ve gelir dağılımındaki dengesizliğin oluşturduğu yoksulluk her geçen gün daha da derinleşiyor, aradaki makas giderek daha da açılıyorken; seçim atmosferinde neler olacağını ve nelerin konuşulacağın bilmek için kâhin olmaya gerek yok, her şey şimdiden malum... Türkiye seçmeni, bütün anketlerde yüzde 70 oranında görüldüğü üzere, en büyük sorun olarak görülen "yoksulluk ve yolsuzluk" yani "ekonomik sorunlar" gerçeği üzerine kilitlenmiş durumda... Hele bir de seçmenin iyice uyandığını ve bizim "SOSYAL TUFAN" olarak adlandırdığımız ilmî, dinî, iktisadî ve siyasî bütün sorunların farkına vardığında neler olabileceğini bir düşünsenize...

İşte tam da kördüğüme dönüşmüş bulunan bu "sorunlar yumağında ve seçim atmosferinde" yeni bir sese ve yeni bir nefese ihtiyaç varken:

"SAADET PARTİSİ VAR..."

"FARK VAR - SAADET VAR..."

"KONGREDEN İKTİDARA HAMLESİ VAR..."

"KONGREDEN İKTİDARA GİDEN SAADET VAR..."