SÖZ konusu Cemil İpekçi ise sorun yok.
Değil mi ki o Cemil İpekçi, iktidara selam durmuştur.
Değil mi ki o Cemil İpekçi, türbana destek çıkmıştır.
Değil mi ki o Cemil İpekçi, laik kesime giydirmiştir.
Açılır gazetelerinin sayfaları...
Açılır televizyonlarının ekranları...
İhaleler falan gırla gider...
“Eşcinsellik hastalıktır” lafını zikretmek aklın ucundan bile geçmez.
Keyifle, gülümseyerek, “Anlat Cemil... Helal Cemil...” diyerek pohpohlanır Cemil...
* * *
Söz konusu Bülent Ersoy ise de sorun yok.
Değil mi ki o Bülent Ersoy, “Analar ağlamasın” sloganına denk düşen tezler ileri sürmüştür.
Değil mi ki o Bülent Ersoy, açılıma arka çıkmıştır.
Değil mi ki o Bülent Ersoy, dudaklarında dualar mırıldanmaktadır.
Açılım toplantılarında hemen başköşeye konuk edilir “büyük sanatçı” kontenjanından...
“Hastalık” ya da “tedavi” falan akla gelmez.
“Cinsel kimlik” falan hiç sorun değildir.
Tercihe saygı had safhadadır.
* * *
O zaman soralım:
Yoksa siz eşcinselin de zengin, güçlü ve meşhur olanını mı seviyorsunuz?
Dikkatimi çekti
HAKAN’IN YAZISI Hakan Albayrak, Yeni Şafak’taki yazısında, “Cep telefonundan sekreterle aratıp dakikalarca müzik dinletme olgusu”nu işlemiş. Hemen söyleyeyim: Bu konu, benim de başımın belasıdır. Beni de yüksek makamdakilerin sekreterleri arayıp, “Falanca Bey sizi arıyor” diyorlar. Ben de telefonda dakikalarca bekletiliyor ve müzik dinliyorum. Ben de uzun bekleyişten sonra sekreterden, “Falanca Bey’in görüşmesi uzayacak gibi... Biz sizi sonra arayalım” cümlesini işitip ifrit oluyorum. Hakan’ın yazısı, yüksek makamdakiler için tam bir adap / erkan dersi olmuş. Umarım o yazıdan, “dersini almış da ediyor ezber” durumu çıkar.
* * *
ROMAN BULUŞMASI Nişantaşı civarındaki reklam panolarından bazılarında önce koskocaman bir “roman” yazısı dikkatimi çekti. Ardından Başbakan Erdoğan’ın elini kalbine koymuş fotoğrafı... Panoya biraz daha yakınlaşınca yazıları da okudum: “Başbakanımız Roman vatandaşlarla buluşuyor.” Altta da tarih ve adres var. Çok hoşuma gitti doğrusu. Roman vatandaşlarımızın, memleketin başbakanı ile buluşmuş olmaktan kıvanç duyacak yüz ifadeleri geldi gözümün önüne... Sevindim, memnun oldum. Biraz sonra aykırılığım tuttu ve “Başbakan reklam yapıyor” dedim. Son kararım ise şu oldu: Bu zamana kadar hiçbir başbakanın aklına getirmediği bir işi yapıyor. Helal olsun bu reklam ona...
Sadece Türkiye’de olur
* Sadece Türkiye’de manav da, konsolos da telefonlarının dinlendiğini düşünür.
* Sadece Türkiye’de bir afette yetkili makamların açıkladıkları ölü sayısında artma değil azalma olur.
* Sadece Türkiye’de “kaseti piyasaya çıkan” kişiler, “alayı montaj” diyerek kendilerini savunurlar.
* Sadece Türkiye’de normal doğum yapmayı tercih eden “Cumhurbaşkanı kızı”, doktoru tarafından “cesur yürek” ilan edilir.
* Sadece Türkiye’de ölen dizi karakterlerinin ardından gıyabi cenaze namazı kılınır.
* Sadece Türkiye’de dalga geçilecek onca özelliği bulunan magazin şahsiyeti, başkalarıyla dalga geçer.
* Sadece Türkiye’de bir parti yetkilisi, partisinin lideri tarafından kürsüden yalanlanınca geri adım atar.
Peygamber bugün gelse
BİR okul dergisinden anket türü bir soru geldi.
Soru şu:
“Hz. Peygamber, tebliğini bugünün koşullarında yapmak durumunda kalsa idi, neyi tebliğ ederdi?”
Çok kısa bir cevap yazdım. Sunuyorum:
“İnandım” diyenlere de, “İnanmadım” diyenlere de şöyle bir bakar ve “Ey insanlar! İnsan olunuz” derdi.
Twitter notları
* BİR: Mazhar Alanson son şarkısını ilk kez Twitter’da yayınladı... Sonuç? Yoldaşlar şarkıyı çok beğendi.
* İKİ: Demet Akalın, Twitter’ı “kavga meydanı” olarak kullanmaya başladı. Yoldaşlar pek ırgalanmadı ama medya ırgalanıyor.
* ÜÇ: “Hülyacı mıyız? Gülben miyiz?” şeklinde feci demode ve feci arkaik bir soru sordum. Aldığım cevaplar, platformun memleketin en zekileri tarafından kullanıldığını kanıtlayacak nitelikteydi.
* DÖRT: Dün Haber Türk’te çıkan Orhan Pamuk ve sevgilisinin plaj fotoğrafı, dün Twitter’ın en mühim gündem konusu oldu. Ortak kanaat şu: Fotoğraf sükunet, huzur, sadelik yayıyordu.
* BEŞ: Ilıcak Ailesi’nin “anne, gelin, oğul ve kız”dan oluşan “Twitter atağı” bütün hızıyla sürüyor. Yoldaşlar, Ilıcaklar’a acayip alıştı...
* YEDİ: Twitter’ın en kafa dengi Cüneyt Özdemir, en centilmeni Nihat Odabaşı, en matrağı Ezgi Mola, en dik gideni Biricik Suden, en filozofu İsmet Berkan, en sevimlisi Ece Erken, en gözlemcisi Neslihan Acu, en kendine özgüsü Ata Demirer...