Referanduma Sayılı Günler Kala Bir Hatırlatma
12 Eylül 1982 darbesinin ürünü olan Anayasa’nın bazı maddelerini değiştirecek anayasa değişikliği paketi ilginç bir “tevafuk” olarak 12 Eylül 2010 da halkoyuna sunulacak. Yani referandum için sayılı günler kaldı…
Bugün bu anayasa değişikliğine karşı çıkanların bir kısmı kısmi değişikliğin yeterli olmadığı anayasanın komple değiştirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Oysa aynı kişi ve gruplar değerli Anayasa Hukuku profesörü Ergun Özbudun önderliğinde hazırlanan ve hemen her madde için alternatif değişim önerileri içeren “Yeni Anayasa” taslağını da hiç incelemeden/katkı sağlama imkânı aramadan yok saymışlardı. O günlerde Ergun Babahan’ın Sabah gazetesindeki köşesinde yazdığı gibi bu girişim maalesef “üstüne oynanan korkular” a kurban edilmişti.
O gün de “Yeni Anayasa” paketinin içeriğine bakılmamıştı bugün de bakılmıyor. Çok fazla insanla temas halindeyim bunların pek çoğu da üniversite mezunu… Konuşuyoruz özellikle “Hayır” cephesinde olanların anayasa değişikliğine neleri içerdiğini bilmeden kulaktan dolma söylemlerle karşı çıktıklarını üzüntüyle izliyorum.
Bir Siyasi Liderin arkasında yer alan panoda “Hayır” gerekçeleri yazıyor. Bakıyorsunuz:
Izdıraba Hayır,
Yolsuzluğa Hayır,
Riyakarlığa Hayır,
Ayrışmaya Hayır,
Hukuksuzluğa Hayır,
1982 Anayasa’sına “Hayır” dediğini ifade eden ve retçi yüzde 8,5 içerisinde yer aldığını beyan bu siyasetçi şimdi değişikliğe karşı. Hem de yukarıda geçen cümlelere bakarsanız “içerik” le hiç ilgisi olmayan gerekçelerle… Dün “Hayır” dediğini “iddia” ettiği Anayasa’nın bugün değişmesine “Hayır” diyor…
“Hayır” cephesinin mantığı hep aynı. “Habur” görüntülerini bahane etmekten tutun konuyla ilgisi olmayan tüm argümanlar kullanılıyor ama içeriğe hiç girilmiyor… Mailler geziyor: Anayasa değişirse emeklilik yaşının yükseleceği, tedavi giderlerine yapılacak katkıların artacağı… vs. vs… İddialar havada uçuyor. İçeriğinde hiç olmayan şeylerle Anayasa değişikliğine hayır denilmesi sağlanmaya çalışılıyor.
Oylamaya 7 gün kala siz değerli okurlarıma/fırsat bulup inceleyemeyenlere doğru karar vermeleri için Anayasa paketinde yer alan değişiklik ve yenilikleri özetlemek istiyorum:
Yargıya kapalı/yargıdan kaçırılan hiçbir alan kalmayacak:
1982 Anayasa’sı asker, yargı ve bürokrasinin bazı işlem ve eylemlerini yargı denetimi dışında tutmuştur. Bunlar:
- Yüksek Askeri Şura kararları,
- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları,
- Memurlara verilen uyarma ve kınama cezalarıdır.
Bu kapalı alanlar uygulayanların “karanlık” infazlarının sahnesi olmuştur.
YAŞ kararları ile sokağa atılan, aç bırakılan, çocuklarının temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz duruma getirilen yüzlere TSK mensubu subay-astsubaylara yenileri eklenmesin diye, (İskender Pala’nın hazin hikayesini bu bağlamda bir kez daha hatırlamanızı ve yaşadıklarını anlattığı “iki darbe arasında” kitabını okumanızı tavsiye ediyorum)
Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun meslekten ihraç kararı ile ellerinde avukatlık yapma imkanı bile alınan Şemdinli iddianamesini yazan Ferhat Sarıkaya gibi savcılara yenileri eklenmesin diye,
Amirlerinin keyfi uyarma ve kınama cezaları hakkında çaresiz kalan tüm kamu görevlilerinin yargıda hak arayışlarına imkan sağlamak için,
Bile destek vermek ve “EVET” demek vicdani borcumuzdur.
Ne gariptir ki yargıya kapalı alan kalmaması temel hedeflerinden biri olan bu değişikliğe en çok karşı çıkanlar bir kısım yargı çevreleri ve onların ideolojik saplantılı dernekleridir.
“Hak arama” da iki yeni kapı:
1982 Anayasa’sı temelde bireyi değil devleti esas alan özgürlükleri sınırlayan “hak arama” hürriyetini sınırlayan/desteklemeyen bir Anayasadır.
Anayasa değişiklik paketi iki yeni kapı aralayarak “hak arama” özgürlüğünü genişletmektedir.
Bunlardan birisi bizim sadece kitaplarda okuduğumuz uygulanmasını hayal bile edemediğimiz Kamu Denetçisi (Ombudsman) müessesesidir. Bu yeni düzenlemeye göre kamuyla ilgili olarak dilek ve şikâyeti olan herkes TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak Kamu Denetçisine başvurabilecektir. Böylece “yargı” yı meşgul etmeden kamuda hak aramak mümkün hale gelecektir.
Bir diğer “hak arama” kapısı da Anayasa Mahkeme’sine “Bireysel Başvuru” yolunun açılmasıdır. Buna göre Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki anayasal hak ve özgürlüklerden birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini düşünenler kanun yollarının tükendiği durumlarda Anayasa Mahkemesine başvurarak hakkını en yüksek mahkeme nezdinde arayabilecektir.
Bu yeni düzenleme hayata geçecek olursa hak arama yolları tükenen insanlarımız çareyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde aramak zorunda kalmayacaklardır. Türkiye AİHM de kendi vatandaşı ile davalı olma ve tazminat ödemek zorunda kalma ayıbından da kurtulacaktır.
Pozitif Ayrımcılık Anayasal bir görev haline geliyor:
Anayasa’nın temeli “Hiçbir kimseye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanımaması” dır. Bu temel bir kaidedir ancak bazı kesimlerin istisna tutularak haklarında “pozitif ayrımcılık” diye nitelendirilecek özel haklara sahip kılınması da çağdaş yönetim anlayışının doğal bir sonucu kabul edilmektedir.
Bu anayasa değişikliği hayata geçtiğinde;
Çocuklar,
Yaşlılar,
Engelliler,
Şehit yakınları
Gibi özel suretle korunması gerekenler için önlemler almak Devlet organları ve tüm ilgili kesimler için bir görev olacaktır. Bu alanlarda yapılan iyileştirmeler bir “lütuf” olmaktan çıkıp anayasal bir görev haline gelecektir.
Darbeciler Yargı Yolunun Açılması:
Darbecilerin yargılanmasının önünde engel olarak duran Anayasa’nın geçici 15. maddesi kaldırılmaktadır. Bu hem 12 Eylül’ü gerçekleştirenlere hem de yani darbe heveslilerine verilecek güzel bir mesaj anlamı da taşımaktadır.
Yeni haklar ve kazanımlar:
- Özel hayatın gizliliği ve korunması konusunda mevcut Anayasadaki boşluklar ortadan kalkacaktır. (Fişlemeye son-Kişisel bilgilere erişim özgürlüğü)
- Yerleşme ve seyahat hürriyetinde kazanım (Yurt dışına çıkış yasağına yeni düzenleme. Basit vergi cezaları için bile yurt dışına çıkış engellenebiliyordu. Artık suç soruşturması ve kovuşturması sebebiyle sadece hakim kararı ile bir sınırlama getirilebilecek.)
- Çocuk Haklarına Anayasal Düzenleme getiriliyor.
- Memur ve işçilerin sendikal haklarında yeni kazanımlar. (Toplu sözleşme kavramı Anayasada-Uyuşmazlık kurulu kararlarının kesin olması ve TİS hükmünde sayılması-birden fazla sendikaya üye olmanın hak haline gelmesi-“Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu, grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddî zarardan sendika sorumludur.” hükmü ile “Siyasî amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz.” Hükmü kaldırılmıştır.)
- Yargı yetkinsin “Yerindelik” denetimi olarak yapılamayacağının Anayasa hükmü haline getirilmesi.
- Sivil kişilerin askeri mahkemelerde yargılanmasının önüne geçilmesi.
Yargıda Yeni Düzenlemeler:
Anayasa Mahkemesi: Üye sayısı 11 asıl 4 yedekten 17 asıl üyeye çıkarılmıştır.Eski düzenleme tüm üyeleri Cumhurbaşkanı’nın seçimi esasını getirirken yeni düzenlemede:
Cumhurbaşkanın (Üç üye Yargıtay- İki üye Danıştay- 1 üye Askeri Yargıtay- Bir üye Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başkan ve üyeleri arasından kendi yapacakları seçimle gösterecekleri üç aday arasından- Üç üyeyi YÖK ün göstereceği öğretim görevlileri arasından- Dört üyeyi üst kademe yöneticiler, serbest avukatlar, birinci sınıf hakim ve savcılar, en az beş yıl görev yapmış Anayasa Mahkemesi Raportörleri arasından seçecektir.) = 14 üye
TBMM (İki üyeyi Sayıştay’ın başkan ve üyeleri arasından kendi yapacakları seçimle gösterecekleri üç aday arasından- Bir üyeyi baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday arasından seçecektir.) =3 üye
Seçimi esası getirilmiştir. Ayrıca AYM’ne bireysel başvuru hakkı getirilmiştir. Görüldüğü üzere burada “yandaş yargı” oluşturuluyor iddiası havada kalmaktadır. Mevcut sistemde tüm üyeleri Cumhurbaşkanı seçerken yeni sistemde bu yetki bir azaltılmakta ve 3 üye seçme hakkı TBMM’ne verilmektedir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu: Mevcut sistemde Adalet Bakanı ve Müsteşarı dahil 7 üyeden oluşan kurul 21 asıl 12 yedek üyeye çıkarılmaktadır. Adalet Bakanı ve Müsteşarı dışındaki üyeler (Kurulun, dört asıl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca, üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca, bir asıl ve bir yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından, yedi asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından idarî yargı hâkim ve savcılarınca, dört yıl için seçilme esasına bağlanmaktadır.)
Yedi üyenin ikisi tartışmalı üye iken (Adalet Bakanı ve Müsteşarı) bu üyelerin oransal güçleri 21 de ikiye düşülmüş olmaktadır. Yani siyasal etki arttı ifadesi yine havada kalmaktadır. Üstelik adli ve idari hakim ve savcılara kurulda (10 asıl 6 yedek) yer alma ve kendilerini ilgilendiren düzenlemelerde söz sahibi olma imkan getirilmektedir.
Evet değerli dostlarım Anayasa değişikliği bu içeriğe sahipken bir seçim havası içerinde havada sözlerle kazanımlarımız elimizden alınmaya çalışılmaktadır. Oyunuz “Evet” ya da “Hayır” olabilir ama en azından içeriği bilerek kararımızı verelim.
unalsade@mynet.com